Didem

Birlik Duygusu Olan Toplumların Özellikleri Nelerdir

Bu konu Didem tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
Didem
Didem
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 3434
Yanıt Sayısı: 0
19 Mayıs 2021, 9:45

Birlik Duygusu Olan Toplumların Özellikleri Nelerdir

Kayıtsız Üye
birlik ve beraberlik duygusu olan toplumların özellikleri nelerdir


Cevap: Birlik Duygusu Olan Toplumların Özellikleri Nelerdir

Deli Sevdam
Birlik Olmanın Önemi

Toplum hayatı aslında grup hayatıdır. Grup ise birden fazla insandan meydana gelir. Grup hayatı, insanın doğumuyla ailede başlayan, sonra da okulda ve toplumsal çevrede (sokak, işyeri, eğitimsel, kültürel ve politik ortamlar vs.) çeşitlenen örnekleri ile insan için son derece gerekli bir hayat alanıdır.

İşbölümü hayatı kolaylaştırdığı gibi insanın ihtiyaç duyduğu ürünlerde de kaliteyi artırır. İnsanlar ve meslekler arası rekabet, ürünlerdeki kaliteyi teşvik eder, daha iyi ve dahagüzelin sunulmasına standartların yükselmesine neden olur.
Türk düşüncesinin önde gelen isimlerinden biri olan Ahi Evren (1171-..?.) bir çeşit siyasetname olan Letaif-i Hikmet adlı eserinde iş bölümünün önemi ve gereğini şuçarpıcı ifadelerle dile getirmektedir: “Tanrı insanları yemek, içmek, evlenmek, meslek edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Durum böyle olunca demircilik, marangozluk gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi demircilik, marangozluk ve diğer bütün meslekler ve sanatlar da bir takım alet ve edevatı tedarik etmek için de ayrıca çok sayıda insana ihtiyaç vardır. Bu bakımdan insan (toplum) için gerekli olan bütün sanat kollarının yaşatılması ve bu işe yeterli miktarda insanın yönlendirilmesi lüzumludur. Toplum çeşitli sanat kollarını insanların muhtaç olduğuna göre bu sanat kollarını yürüten çok sayıda insanların belli bir yere toplanmaları ve her birinin belli bir sanat ile meşgul olmaları gerekir ki, toplumun bütün ihtiyacı görülmüş olsun”.

Bu kısa ve özlü yaklaşımda Ahi Evren iş bölümünün insanlar için önemi ile birlikte işbirliğinin yol açtığı mesleki çeşitliliğin gereğine de dikkat çekmektedir. İşbölümü sosyolojik anlamda kapalı toplumdan açık topluma, bir diğer deyişle kendisi için üreten ve tüketen geleneksel kapalı toplumdan uzmanlık ve mesleki çeşitliliğin ortaya çıktığı modern topluma gelindikçe belirginleşen bir olgudur. Bu nedenle denilebilir ki işbölümü sanayileşmenin neden olduğu bir sosyal gelişme olarak modern toplumun temel özelliklerinden sayılır. Sanayileşme belirli bir meslek ve iş alanının beceri ve uzmanlık gerektiren taraflarını ön plana çıkarmak suretiyle bu noktalarda iş bölümünü zorunluluk getirmiştir. Açıkça insanlar büyük yerleşim birimlerine yöneldikçe sosyolojik olmanın şartı daha etkili bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu nedenle sanayileşmenin yolaçtığı modern toplum, “sosyal”i ve “sosyal hayat”ı yeni insan yaşamının önemli bir boyuta dönüştürmüştür.

İşbölümünün kültürel açıdan yararları şöyle sıralanabilir:
1. İşbölümüyle az emek ve az masrafla daha çok ürün alınabilir.
2. İşbölümü uzmanlaşmaya neden olmaktadır. Belirli bir konu ve beceri alanı uzman olma gereği işbölümünün doğal sonuçları arasındadır.
3. İşbölümü paylaşan insanlar arasında sorumluluk duygusu gelişmektedir. İnsanlar yaptıkları işin başkalarının yaptıklarına bağlı olarak anlam ve değer kazanma duygusu ile daha dikkatli ve sorumlu olmayı önemsemektedirler.
4. İşbölümü ile mekanik dayanışma organik dayanışmaya dönüşmektedir. Yani toplumda doğal olarak var olmanın getirdiği dayanışma gerçeği birbirini tamamlayan insan dayanışmasına (organik) dönüşmektedir. Mekanik dayanışma geleneksel topluma özgü bir dayanışma ve etkileşim biçimi olurken: organik dayanışma bireyleri birbirlerine karşı sorumlu varlıklar olarak düşünen mekanik toplumun ilişki biçimidir.

İşbölümünün bu yararlarının yanı sıra bazı zararlarından da söz edilmektedir. Bu zararları ise şöyle özetlemek mümkündür: İşbölümü insanın belirli bir alanda beceri ve bilgi sahibi yaptığı için insanın olası yeteneklerini köreltmektedir. Çok farklı ilgilere sahip insan yerine yalınkat ve tek boyutlu insan profili ortaya çıkmaktadır. Öte yandan işbölümünün yol açtığı seri üretim ihtiyaç fazlası ürünlere neden olurken bu olgu beraberinde ekonomik ve toplumsal sorunlara da yol açmaktadır.

Bu kavram; kısaca birlikte çalışma ve yardımlaşma demektir. Kişinin çeşitli ihtiyaçlarını tek başına karşılaması mümkün olmadığından ortak ihtiyaçlar sayesinde onun ortak değerler etrafında toplandığını görüyoruz. Bertrand Russell’a göre
İş Birliğinin Sebepleri
1. Menfaat (çıkar) birliği
2. İnanç birliği
3. Kan birliği

En ilkel toplumlardan en gelişmiş toplumlara kadar hemen her toplumda çeşitli biçimlerde işbirliğine rastlanmaktadır. E. Durkheim, bunlardan klanda olanına organik bağlılığın yarattığı işbirliği diyor.
Ailede, aile fertleri arasındaki işbirliğine sosyal gruplarda, köyde imece dediğimiz işbirliğine kentlerde ve büyük şehirlerde meslek mensuplarının işbirliği ve dayanışmasına şahit oluyoruz. Milletlerde ise bölgeler arası işbirliğine rastlıyoruz. Bugün artık işbirliği bölge, devlet ve millet sınırlarını aşmıştır. Ekonomik, sosyal ve askeri olanlarda bölgesel ve beynelmilel işbirliğine gidilmektedir.

İşbirliğinin tersi rekabettir. Eğitimciler, işbirliğinin insanlar üzerinde kişilik gelişiminde olumlu etkileri olduğun da müttefik olmalarına rağmen rekabette aynı görüşü paylaşmamaktadırlar. Sadece rekabetin hakim olduğu toplumlarda insanlar ruhen çöküntüye uğramaktadırlar.

Genelde rekabetçi toplumların insan özelliklerini ve işbirliğine dayanan toplumların insan özelliklerini şöylece sıralamak mümkündür. Rekabetçi toplumun insan özellikleri egosantrik, alıngan, geçimsiz, kavgacı, sadist, güvensiz, huzursuz, tembel, kararsız, umutsuz ve gösterişçi olmaktadır.

Eğitimci bu bakımdan rekabeti dozunda kullanabilmeli, öğrencileri işbirliğine yönelebilecek bir şekilde yetiştirmeli ve işbirliği fırsatları yaratabilmelidir. Eğitim, öğretim, program, müfredat, metot ve ilkeleri düzenlenirken rekabetten ziyade işbirliğine önem verilmelidir. Rekabeti ancak kendi kendini geçebilmek manasında uygun bulabiliriz. Günümüzün modern toplumu yersiz rekabetin sıkıntılarını yaşamaktadır. Bu durum “yeniden cemaate yönelme” temayülü biçiminde ve aksiyoner yönelişlere sebep olmaktadır. Amiran Kurtkan Bilgiseven bu sebepleri şöylece özetlemektedir:

1. 20. asırda aşırı ferdiyetçiliğe karşı bir reaksiyon var.
2. 20. asırda ilmi ve dini düşünce akımlarında cemaat duygusuna yöneliş var,
3. Manen bozulmuş nesillerin ortaya çıkışı, cemaate yönelme ihtiyacını doğurmuştur.
4. Siyasi partiler dahi cemaatvari ideolojilere dayanmaktadırlar.
5. Kitle harpleri cemaat duygusunu kuvvetlendirmektedir.
6. Ailedeki çözülme temayülü büyük aile dayanışmasının önemini iyice hissedilir hale getirmiştir.

“Cemiyet hayatı bize resmi kooperasyon (yani kanunlara dayanılarak menfaat birlikleri çerçevesinde görülen dayanışmalar) yolu ile bir takım maddi menfaatler sağlaması cemaat hayatının ise bize daha sıcak ve sevgiye dayanan münasebetler ve biz şuuruna dayana bağlılıklar ve manevi tatminler sağlaması” biçiminde bu oluşum etkisini sürdürmektedir.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile