lord

Islahat Fermanının Getirdiği Yenilikler

Bu konu lord tarafından 1 ay önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
lord
lord
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 4599
Yanıt Sayısı: 0
4 Ağustos 2024, 2:53

Islahat Fermanının Getirdiği Yenilikler

Kayıtsız Üye
ıslahat fermanının getirdiği yenilikler nelerdir ?


Cevap: Islahat Fermanının Getirdiği Yenilikler

Kara Sevdam
Islahat Fermanının Getirdiği Yenilikler

Bu ferman bir anayasa özelliği taşır (maddi anlamda anayasal niteliktedir)
Kanun önünde müslümanlara ve müslüman olmayanlara eşitlik getirilmiştir-Dini inançlara özgürlük getirilmiştir (din değiştirmede zorlama yoktur)
Azınlıklara ait; okul, kilise, mezarlık, manastırhastahane gibi yerlerin yeniden yapılmasına ya da tamir edilmesine izin verilmiştir
Karışık mahkemeler kurulmuştur (müslümanlar ve gayr-ı müslimler )
Yabancı devletlerle yapılacak antlaşmalar gereğince yabancılar da Osmanlı Devleti sınırları içerisinde mülk sahibi olabileceklerdir.
Mezhepler arasında eşitlik getirilmiştir (dil, din, ırk farkı gözetilmeden)
Patrikhanelerde yeni meclislerin kurulmasına ve bu meclislerde alınacak kararların osmanlı hükümetinin onayından geçtikten sonra uygulanmasına karar verilmiştir.
Islahat fermanıtanzimat fermanının (1839) devamı niteliğinde bir fermandır. Tanzimat fermanı gibi Osmanlı imparatorluğu içerisindeki gayr-ı müslimleri özellikle hıristiyanları müslümanlarla aynı haklara kavuşturmayı hedef almıştır.
Islahat Fermanı Sened-i İttifak ile başlayan Tanzimat Fermanı ile devam eden Osmanlı anayasacılık hareketleri içinde atılmış önemli bir adımdır.

Detay:

FERMANIN YAPISI

(Maddeler Detaylı)
Gülhane hattındaki prensibleri yeniledikten başka onlara yenilerini de ekleyen ıslahat fermanı şu yirmi maddeden kurulmuştur:
1-Tebaanın can ve mal, ırz ve namus masunluğu,
2-Kanun önünde eşitlik,
3-Şahsın ve topluluğun tasarruf hukuklarına saygı,
4-Devlet hizmetlerine ve askerlik ödevine bütün tebaanın kabulü,
5-Bazı sınırlar içinde mezhep ve eğitim hareketi,
6-Vergiler hususunda eşitlik,
7-İltizam usulünün kaldırılarak verginin doğrudan doğruya alınması,
8-Mahkemelerde şahitlik hususunda eşitlik,
9-Tebaanın mahkemeler huzurunda hüküm giymesinden sonra idam veya af hususunun padişahın hakları cümlesinden olduğu,
10-Mahkemelerin açık olması ve ilânların yayınlanması,
11-Suçlu mülklerinin müsaderesi usulünün kaldırılması,
12-İşkencenin kaldırılması,
13-Hapisane usul ve nizamlarının insanlık kaidelerine daha uygun bir şekilde tutulması,
14-Karma ticaret, ceza ve cinayet dâvaları için karma mahkemeler kurulması, bu mahkemelerde yürütülecek haklar ve 15-Ceza kanunlariyle mahkeme usullerinin düzenlenmesi,
16-Müslüman olmayan toplulukların din yönünden olan imtiyazları muhafaza edilerek diğer imtiyazlarının incelenmesi ve değiştirilmesi.
17-Patrikhanelerin veya Müslüman olmayan meclislerin bazı hallerde hukuk davalarında sahip olacakları selâhiyetlerin teyidi.
18-Adı geçen, meclisler tarafından vilâyet ve nahiye meclisleriyle Ahkâm-ı Adliye meclisinde âza bulundurulması,
19-Resmî yazılarda Hıristiyanlar için hakaret manası taşıyan tabirlerin kullanılmaması,
20-Rüşvetin kaldırılması, irtikâb ve ihtilasın kaldırılması için kanunun şiddetle yürütülmesi."

Islahat fermanının bu maddeleri Gülhane hattına göre daha gerekli ve daha geniş idi. Gülhane hattında da olduğu gibi ıslahat fermanında da başlıca düşünce, tebaayı ırk ve din farkı gözetmeksizin kaynaştırmak ve imparatorluğun mukadderatı ile ilgili bir Osmanlı topluluğu yaratmaktı. Islahat fermanı, bu amaca varılması için Müslümanlar ile Hıristiyanları ayıran hususların kaldırılmasını gözönünde tutuyordu. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında mevcut farklar, din, vergi, askerlik ve devlet memurluklarına geçme, eğitim alanında göze çarpmakta idi. Hıristiyanlar, din bakımından hürlüğe sahiptiler. Fakat inanç sistemleri Müslümanlar nazarında küfürdü. Bu itibarla Hıristiyanlar da kâfir sayılırlardı. İmparatorluğun temeli islâmiyet olduğu için Hıristiyan umumî efkârını üzer bazı kanunlar da çıkarılmıştı. Bunlar içinde ikisi İslâm umumî efkârı nazarında kuvvetli birer hüküm halini de almış bulunuyordu. İslâmlığı kendi isteğiyle kabul eden bir Hıristiyan veya Yahudi tekrar kendi dinine döndüğü takdirde ölüm cezasına çarptırılması kanundu. Keza Müslüman bir kadınla münasebette bulunan bir Hıristiyanın, islâmlığı kabul etmediği takdirde, ölüme mahkûm edilmesi de kanundu. Böyle kanunlar mevcut oldukça, Hıristiyan cemiyeti ile Müslüman cemiyeti arasında bir kaynaşma sağlanamayacağı belli idi. Islahat Fermanı içine aldığı maddelerle kişiler arasında eşitliği temin etmek istediği kadar din sistemleri arasında mevcut eşitsizliği de şekil bakımından olsun kaldırmak istiyordu.

İslâmlarla Hıristiyanlar arasında vergi ve askerlik hizmeti bakımından olan eşitsizlik de oldukça önemli idi. Tanzimata kadar Hıristiyan tebaa askere alınmazdı. Bu muafiyetine karşılık olarak devlete haraç ismini taşıyan bir vergi verirdi. Bu durum tebaanın kanun önünde eşitliği prensibini çok zayıflatmakta idi. Tanzimatta haraç kaldırılarak askerlik ödevi Hıristiyanlar için de mecburî olmuştu. 1847 de ilk defa olarak Rum gemicileri Osmanlı bahriyesine alınmıştı. 1850 de devlet şûrasının kabul ettiği bir kanun projesiyle bütün hıristiyan tebaanın askerliği problemi ele alındı. Fakat bir taraftan Hıristiyanların orduda ilerlemeleri kararlaştırılamadığından, diğer taraftan Hıristiyanlar askerliği benimsiyemediklerinden kanun projesi yürütülemedi. Bu örneğe rağmen Islahat fermanında Hıristiyanların askerliği yeniden prensip olarak ortaya kondu. Askerlik ödevini yapmak istiyen İslâm ve Hıristiyan tebaa için "bedel-i nakdî" formülü kabul edildi. Bu, bir derece, haraç vergisinin devamı demekti. Fakat Müslümanların da bedel-i nakdi vermek hakkına sahip olmaları ile Hıristiyan ve Müslüman tebaa arasında askerlik alanında eşitlik sağlanmış oldu. İslâmla Hıristiyan tebaa arasında bir eşitsizlik de devlet memurluklarına geçmede göze çarpmakta idi. Hıristiyanların bazı hallerde, Rumlar müstesna, devlet memurluklarına geçmeye hakları yoktu. Hıristiyanların siyaset haklarından mahrumluğunu anlatan bu durum Hiristiyan devletlerin gözüne çarpmakta idi. Devlet memurluğu eğitim ile yakından ilgili olduğundan Islahat fermanında Hıristiyanların hem Osmanlı eğitiminden faydalanabilmeleri hem de devlet memurluklarına geçebilmeleri prensibi konulmuştu.
Islahat fermanında, tebaayı kaynaştırmayı amaç tutan maddelerin yanında türlü alanda devlet idaresini denkleştirmek için de birtakım maddeler vardı. Bütün bu maddelerin yürütülmesi Tanzimatın ikinci merhalesi olan ve 1856’dan 1875’e kadar uzanan devirde olmuştur.

ISLAHAT FEMANI’NIN ÖNEMI

Hıristiyan halka haklar tanınma*sına rağmen Avrupalı devletler Hıristiyanlara istediği sözlerini geçirme hakkına sahip oldular.
Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Avrupalılar Osmanlı içindeki azınlıklara etken oldular.

ISLAHAT FERMANININ SONUÇLARI

1 – bu ferman ile müslüman ve gayri müslimler eşit haklara sahip olmuş. böylece kaynaşmış bir osmanlı toplumu ortaya çıkmıştır.
2 – ferman müslümanlardan ziyade yabancıların haklarını genişletmiş, bu durum müslüman tebanın tepkisine neden olmuştur.
ferman sonrası açılan okullar zamanla ırkçı bir nesil yetiştirmiş ve bu durum osmanlı devleti’nde dağılmayı hızlandırmıştır.
3 – ayrıca patrikhaneye meclis açmak izninin verilmesi gayri müslimlerde bağımsızlık eğilimini artırmıştır.
avrupalılar yine osmanlı devleti’nin içişlerine karışmaya devam etmiştir.
4 – osmanlının parçalanma sürecini hızlandırmıştır.
5 – osmanlıcılık düşüncesinin ürünü olan tanzimat ve islahat fermanları toplumsal dengeyi zedelemiş

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile