Derin

Oruçla İlgili Bazı Konular

Bu konu Derin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
Derin
Derin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 8491
Yanıt Sayısı: 0
20 Mayıs 2021, 10:31

Oruçla İlgili Bazı Konular

Hayat…
Oruçla İlgili Bazı Konular
Açıktan oruç yemek"Allah’ın bildiği, kuldan saklanmaz." diyerek açıktan (herkesin gözü önünde) oruç yiyenler oluyor. Günah değil midir?

Günahı, açık da, gizli de işlemek caiz olmaz. Fakat nefsine, şeytana uyarak günah işleyen, günahını gizlemelidir! Günahı gizlemek birkaç yönden faydalıdır:

1. Eğer günahlarımız açığa çıkmamışsa sevinmelidir! Cenab-ı Hak, (Günahı gizleyin) buyuruyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) buyurdu ki: «İnsan günahını dünyada gizlerse, Allah-u Teâlâ da, kıyamette, bu günahı kullarından saklar.» [Müslim]

2. Allah-u Teâlâ açıktan, çekinmeden günah işleyenlere daha çok buğz eder. Fakat üzülerek günahını gizleyenleri, gizlediği için affedebilir.
Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Bir günaha düşen, günahını gizlesin! Allah-u Teâlâ’nın örtüsünü onun üzerinde bulundursun!) [Müslim]

3. Günah işlerken halktan olsun utanmalıdır! Başkasını kendi hakkında konuşturmamak, gıybetini ettirmemek için günahı gizlemelidir!
Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:

«Haya tamamıyla hayırdır.» [Buhârî]

«Haya imandandır.» [Buhârî]

«Hayasızın dini olmaz ve hayasız kişi Cennete giremez.» [Deylemî]

4. Kötü örnek olmamak, başkalarının da günah işlemesine cesaret vermemek için günahı gizlemeli! Böyle sebeplerden dolayı açıktan günah işlememeli, gizli de olsa günah işlemekten sakınmalı! Çünkü günahlar öldürücü zehirdir. İmanı olan günah işlemekten çok korkar.
Hadis-i şerifte buyruldu ki: «Mümin, günahını dağ gibi görür, üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, günahını, burnuna konmuş, hemen uçacak bir sinek gibi görür.» [Buhârî]

Adak orucu tutan kadın adet görürse
Arka arkaya 15 gün oruç tutayım diye adak yapan bir hanım, 15 günü tamamlamazdan önce adet görmüş olursa, yeniden fasılasız oruç tutması gerekir. Bu tuttuğu oruçlar adak yerine geçmez. Araya engel girmiştir. Yeniden tutması gerekir.[1]

Adet Geciktirici Hap Kullanmak
Kadınlar oruçlarını tam tutabilmek için adet dönemlerini geciktirici hap kullanmaları doğru mu? Bir zorunluluk olmadığı halde fıtrata müdahale etmek ve sağlığı riske atmak, Din’in “zaruriyyat” olarak kabul ettiği “nefsin/canın korunması” ilkesine aykırıdır… Herhangi bir ibadetini eda için kadının hayzı geciktirici ilaç kullanmasına mutlak anlamda cevaz vermek doğru olmasa gerek. Kadının hayız görmesi tabiî/fıtrî bir hadisedir ve zorlayıcı bir durum olmadıkça da tabiî seyrine müdahale edilmemelidir.[2]

Adetli Kadının Oruçlu Gibi Durması Caiz mi?
Adet halinde olan bir kadının, oruç tutmadığı halde yemeyip içmeyip oruçlu gibi durması haramdır. Bu durumdaki hanıma oruç tutmak haram olduğu gibi, yemeyerek, içmeyerek oruçlu gibi durması da haramdır. Aynı şekilde oruca niyet edipte tan yeri ağardıktan sonra hayız veya nifas haline giren kadına, akşama kadar oruçlu gibi aç durmak haramdır. Bu durumdaki hanımların gizli yemeleri İslâmî edeplerdendir.[1]

Cinsel organa bir şey sokmak orucu bozar mı?
Kadın parmağını veya başka bir aleti su yahut yağ ile ıslattıktan sonra cinsel organına sokarsa ve parmağı veya benzeri şey cinsel organında kaybolursa orucu bozulur, kaza etmesi gerekir.[1]

Cinsel organa ilaç sürmek orucu bozar mı?
Kadının cinsel organına ilaç veya bir şey damlatması, ıslak parmağını sokması, kaybolacak şekilde bir parça pamuk koyması orucu bozar, kazayı gerektirir.[3]

Deri üzerine sürülen merhem orucu bozar mı?
Derin olmayan yaralara konulan merhemler orucu bozmaz. Derin yaralara konulan merhemler vücudun içine, kana ve mîdeye karışabileceğinden orucu bozarlar. Bu durumdaki hastalar iyileşinceye kadar zâten oruçtan muaf olduklarından, ilâçla tedâviye ihtiyaç duydukları günlerde oruç tutmayabilirler. İyileştikleri zaman gününe gün kazâ ederler.[4]

Dil altına konan ilaç orucu bozar mı?
Bazı kalp rahatsızlıklarında dil altına konulan ilaç, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu ilaç ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dil altı kullanmak orucu bozmaz.

Diş fırçalamak orucu bozar mı?
Diş fırçalamakla oruç bozulmaz. Bununla birlikte, diş macunun, misvak parçalarının veya suyun boğaza kaçması halinde oruç bozulur. Orucun bozulma ihtimali dikkate alınarak, dişlerin imsakten önce ve iftardan sonra fırçalanması uygun olur.

Diş Tedavisi orucu bozar mı?
Oruçlu bir kimsenin morfinli veya morfinsiz olarak dişlerini tedavi ettirmesi veya çektirmesi orucu bozmaz. Ancak tedavi esnasında, kan veya tedavide kullanılan maddelerden herhangi bir şeyin yutulması orucu bozar.[5]

Dudaktaki ruj orucu bozar mı?
Dudaktaki boyanın sökülüp yutulması halinde orucu bozacağı kesindir. Böyle bir yutma söz konusu olmazsa ister ruj, isterse başka boya olsun orucu bozmaz.[6]

Fitil kullanmak, lavman yaptırmak orucu bozar mı?
Ağrı kesici, ateş düşürücü olarak veya diğer bazı amaçlarla makattan; mantar ve bazı kadın hastalıklarının tedavisinde ferçten fitil kullanılmaktadır. Lavman, tıbbî operasyon öncesi veya kabızlıkta kalın bağırsak da bulunan dışkının, anüsten içeriye, sıvı verilerek dışarı çıkarılmasıdır. Sindirim sistemi, ağızla başlayıp anüsle sona eren, sindirim borusu ile sindirim bezlerinden oluşur. Sindirim borusu ise, ağızla başlar. Ağzın gerisinde yutak bulunur. Sonra yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, rektum ve anüs gelir. Sindirim ince bağırsaklarda tamamlanmaktadır. Kalın bağırsaklarda ise, sadece su, glikoz ve bazı tuzlar emilmektedir. Kadının ferci ile sindirim sistemleri arasında ise bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu itibarla kadınların fercinden kullanılan fitiller, orucu bozmaz. Makattan kullanılan fitiller ise, her ne kadar sindirim sistemine dahil olmakta ise de, sindirim ince bağırsaklarda tamamlandığı, fitillerde gıda verme özelliği bulunmadığı ve makattan fitil almak yemek ve içmek anlamına gelmediği için, orucu bozmaz. Lavman yaptırmak konusunda ise, iki durum söz konusudur; kalın bağırsaklarda su, glikoz ve bazı tuzlar emildiği için, gıda içeren sıvının bağırsaklara verilmesi veya orucu bozacak kadar su emilecek şekilde verilen suyun bağırsakta kalması durumunda oruç bozulur. Ancak, suyun bağırsaklara verilmesinden sonra bekletilmeyip bağırsakların hemen temizlenmesi durumunda, verilen su ile birlikte bağırsaklarda bulunan dışkının dışarıya çıkarıldığı ve bu esnada emilen su da, çok az olduğu için oruç bozulmaz.[5]

Fitre ve Fidye Arasındaki Fark Nedir?
Bu iki kelime arasında anlam açısından fark vardır. Fitre, sadaka-ı fıtır’dan kısaltılmış ve biraz değişikliğe uğramış bir kelimedir. Bu, Ramazan’da zengin Müslümanların vermekle yükümlü olduğu sadakanın adıdır. Çok yaşlı bir ihtiyarın, tutamadığı oruçlara karşılık verdiği paraya "Oruç Fidyesi" denir.

Göze, burun ve kulağa damlatılan ilaç orucu bozar mı?
Bu konuda farklı görüşler varsa da burada ifade edilecek son görüş, gözle kulağa damlatılan ilaç orucu bozmazsa da, buruna akıtılan ilacın (yemek borusu ve mideyle doğrudan ilgisi bulunduğundan dolayı) orucu bozacağı şeklindedir. Bu itibarla mümkünse bu gibi beden içine akıp giden ilaç koymalar iftardan sonraya tehir edilmeli, değilse sonra bu oruçlar bir gün olarak kaza edilmeli, şüpheli şeyden kurtulma tarafı tercih edilmelidir. Konu tıbbı ilgilendirdiğinden farklı tıbbi yaklaşımlar söz konusu olmuştur.[6]

Gözyaşı veya ter yutmak
Birkaç damladan fazla göz yaşı veya ter yutulurda tuzluluğu ağızda iyice hissedilirse oruç bozulur, kaza gerektirir.

Günah İşleyenin Orucu
Bazıları, «Namaz kılmayan, içki içen, açık gezen veya başka günah işleyen bir kimse, boşuna oruç tutmamalı.» diyorlar. Bu söz doğru mudur?

Hayır, dinimize aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hasıl olan büyük sevaba kavuşamaz. Fakat ahirette niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur. Hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkanı olur.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: «Bütün günahlara tövbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tövbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tövbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.» (Mektubât, 2.c. 66.m.)

Namazın dinimizdeki yeri, oruca göre daha önemli ise de, bir kimseye namaz kılmadığı için, «Oruç da tutma.» denmez. Aksine, «Namaz kılamıyorsan, orucu bari terk etme.» denir. Namaz kılmamakla büyük bir günaha giren kimse, oruç tutmazsa günah miktarı daha da çok artar.

Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse, ona, «Diğerlerini bırakmadığına göre bu günaha da devam et.» denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa o kadar iyi olur. Allah’tan korkup bir günahtan vazgeçmek iman alametidir.

Hadis-i şerifte, «Ömründe bir defa Allah-u Teala’yı anan veya Ondan korkan Müslüman, Cehennemden çıkar.» buyruldu. (Tirmizî)

Günah işleyen, oruç tutuyor veya zekat veriyorsa, «Aman bunları bari bırakma.» demelidir! Bu ibadetleri de yapmazsa, dinden tamamen uzaklaşabilir. Korkutmaktan çok, müjdeleyici olmak gerekir.

Peygamber efendimiz, «Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden ümit kestirip, dinden nefret ettirenlere lanet olsun! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin.» buyurdu. (Müslim, Şir’a)

Bir genç, Peygamber efendimize, «Şu üç günahı bırakamıyorum.» dedi. O üç günah, yalan, zina ve içkidir. Resulullah efendimiz, «Bu üç günahtan yalanı benim için bırak.» buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, «Bu günahları işleyip Resulullah’ın karşısına çıkınca, “Ben işlemedim” desem yalan söylemiş olurum. Eğer işlediğimi söylersem, beni cezalandırır» diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti. (Şir’a)

Kelime-i şehadeti dil ile söyleyip kalp ile de tasdik eden Müslüman’dır. Günah işleyen, Müslümanlıktan çıkmaz.

Hadis-i şerifte: «Cebrail Aleyhisselam, “Ümmetine müjde ver ki, şirk üzere ölmeyen Cennete girer” dedi. Ben, “Zina ve hırsızlık eden de mi Cennete girer?” diye üç defa sordum. “Evet, zina ve hırsızlık eden de Cennete girer” dedi. Daha sonra, “İçki içse de yine Cennete girer” dedi.» buyruldu. (Buhârî, Müslim, Bezzar) [Ancak bu günahların cezaları çekildikten sonra Cennete girilir.]

Bu müjdeler, insanı günah işlemeye sevk etmemelidir! Her günah, kalbi karartır, insanı küfre sürükler ve ebedi Cehennemde kalmaya sebep olabilir. Allah-u Teâlâ’nın gazabı günahlar içinde saklıdır. Onun için her günahtan kaçınmalıdır. Belam-ı Baura, çok ibadet eden büyük bir âlim iken, bir günah yüzünden kâfir oldu. Günah işleyen hemen tövbe etmelidir! (K.Saadet) [7]

Hamile ve Süt Emziren Kadının Durumu
Hamile kadınla süt emziren kadın oruç tuttukları takdirde ya kendilerinin hastalanmalarından, ya da çocuğun gıdasız kalıp ölmesinden korkarlarsa, oruçlarını bozarlar. Ramazan’dan sonra günü gününe kaza ederler.[1]

Hanımların Muayene Olması Oruçlarını Bozar mı?
"Bir hanım oruçlu olduğunu unutup doktora muayene olsa keffaret gerekir mi?"

Asıl itibariyle bir insan unutarak yiyip içse, cinsi yakınlıkta bulunsa veya doktora muayene olsa bile bu çeşit davranışlardan sonra ne oruç bozulur, ne de kaza veya kefaret gerekir. Oruca bir zarar gelmiş olmaz.

Hatta oruçlu olduğunun farkında olarak bile muayene olunsa yine oruç bozulmamaktadır. İnsanın dübürüne, kadının fercine kuru olarak parmağın girmesi bile orucu bozmaz. Su veya yağ ile ıslanmış bir parmağın ön veya arka tarafa sokulması orucu bozar. İnsan ön tarafa pamuk koyar da iyice kaybolursa, bu takdirde oruç bozulur.

Muayene esnasında tıbbi aletin bir kısmı dışarıda kalacak olursa oruç bozulmaz Fakat bir ilaç sürülerek konursa oruç bozulur. Fakat bir zaruret olmadıkça Ramazan ayının dışında muayene olmak gerekir.[8]

İğne yaptırmak, hastaya serum ve kan vermek orucu bozar mı?
İğnenin orucu bozup bozmayacağı, kullanılış amacına göre değerlendirilebilir. Ağrıyı dindirmek, tedavi etmek, vücudun direncini artırmak, gıda vermek gibi amaçlarla enjeksiyon yapılmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Hastaya serum veya kan verilmesi de, aynı hükme tabidir.[5]

Kadın, Bugün Adet Olacağım Diye Oruç Tutmazsa
Adeti belirli olan kadına, kendince adet gelmesi şüpheli olan günde oruç tutmamak caizdir. Eğer görmezse yanız o günü kaza eder. Ancak kadın oruca niyet ettikten sonra "Bugün adet günümdür." diye kan görmeden orucunu bozar da o gün kan gelmeyecek olursa, hem kaza hem de kefaret gerekir. Bunun için adet gördükten sonra iftar etmek gerekir.[1]

Kan Aldırmakla Oruç Bozulur mu?
Oruçlunun kan aldırması mekruh değildir. Ancak orucuna devam edemeyecek durumda zayıf düşmesinden korkulursa mekruhtur.

Kefareti Gerektiren Haller
-Gıda olsun, gıda hükmünde ilaç olsun, bunlardan herhangi bir şey yemek veya içmek.
-Cima etmek. Her ikisi için keffaret ve kazayı gerektirir.
-Ağza giren yağmuru kasten yutmak. Hatayla yutulursa yalnız kaza icap eder. Unutularak yutulursa, oruç bozulmaz.
-Kokmuş olsa bile, çiğ et yemek. Kurtlanmış olursa, tiksindirici bir hal aldığında yalnız kazayı gerektirir. Keffaret olmaz.
-İç yağı yemek.
-Kurumuş et yemek.
-Buğday yemek. Yalnız bir buğday tanesi çiğnenir de ağız içinde eseri kaybolursa, bu orucu bozmaz.
-Ağız dışından bir buğday tanesi yahut bir susam tanesi alıp yutmak.
-Ermeni kili yemek.
-Yenmesi alışkınlık haline gelmiş bir topraktan yemek.
-Az tuz yemek. Çok tuz yemek kefaret gerektirmez, yalnız kaza icap ettirir. Çünkü çok tuz, gıda hükmünde olmaz.
-Sevdiği arkadaşının veya zevcesinin tükürüğünü yutmak. Kendilerinden hoşlanılmayan kimselerin tükürüğünü yutmak yalnız kazayı gerektirir. Çünkü bunda lezzetlenme yoktur.
-Gıybet ettikten sonra, oruç bozulduğunu zannederek kasten iftar etmek.
-Kan aldırdıktan sonra, oruç bozulduğunu zannederek iftar etmek.
-İnzal olmadan yaklaşmada bulunduktan sonra, oruç bozulduğunu zannederek iftar etmek.
-Şehvetle öpmeden sonra, oruç bozulduğunu zannederek iftar etmek.
-Bir kimse kusma hali gelip te kustuktan sonra, orucunun bozulmadığını bildiği halde iftar ederse, üzerine kefaret icap eder. Bozulduğunu zannederek iftar etmiş olursa, yalnız kaza gerekir..
-Kefaret yalnız Ramazan orucunun bozulmasında icap eder, diğer oruçluların bozulmasında icap eder, diğer oruçların bozulmasında gerekmez. Ramazan orucunun keffareti 60 gündür. Keffareti gerektiren bir şey yapan kimse, hem o günün orucunu kaza eder, hem de keffaret orucunu peş peşe tutar. peş peşe olması şarttır.[1] [9]

Kusmakla oruç bozulur mu?
Kendiliğinden kusmakla oruç bozulmaz. Ancak kişinin kendi isteği ve müdahalesiyle meydana gelen kusma, ağız dolusu olması halinde, orucu bozar. Nitekim Hz. Peygamber "Oruçlu kimseye kusmak gelir de kendisine hakim olamazsa ona kaza gerekmez. Her kim de kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin." buyurmuştur.

Makyaj yapmak veya yaptırmakla oruç bozulur mu?
Krem sürmek, makyaj yapmak veya yaptırmakla oruç bozulmaz. Ancak, makyaj malzemeleri, herhangi bir şekilde ağız ya da burun yoluyla boğaza ulaşması halinde oruç bozulur.[5]

Mastürbasyon (İstimna), Orucu Bozar mı?
İstimna, mastürbasyon demektir. Bu da, ne şekilde olursa olsun, kendi kendini tatmin ederek orgazma ulaşmak demektir. Bu iş, zevk için olursa haramdır. Sükunet bulmak, rahatlamak için olursa caiz, zina tehlikesi olursa, vacip olur. Demek ki, sırf zevk için mastürbasyon günahtır. Ama; insan sıkılmıştır, erkeklerde olur, boşalma ihtiyacı duyar, o zaman caiz olur, günah olmaz. Kadın için veya erkek için zina tehlikesi varsa, o zaman mastürbasyon vaciptir, yani orgazma ulaşıp o sıkıntıdan kurtulmalıdır.

Mastürbasyon yapılıp meni gelince, gusül gerekir, orucu da bozar.

Kadınlarda meni gelmesi daha zor olur. Meni gelmez de, mezi denen akıcı sıvı gelirse gusül gerekmez. Meni, titreyerek gelir, kasılmalar olur. Gelenin mezi mi, yoksa meni mi olduğu bu şekilde de, anlaşılabilir.[10]

Orucun Fidyesi
Tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa tutulmuş, aşırı derecede düşkün ve zayıflığından dolayı oruç tutamayan kimseler farz ve vacip olan oruç borçlarından her gün için bir fidye verirler. Bir fidye bir fıtır sadakasıdır. Fidyelerin tamamı bir fakire verilebileceği gibi, başka başka fakirlere de verilebilir. Buna da gücü yetmeyenler Allah’tan af ve mağfiret dilerler.

Orucun kısımları nelerdir?
Farz Oruçlar
Farz olan oruçlar ikiye ayrılır;

Zamanı muayyen olan, Ramazan orucu.
Zamanı muayyen olmayanlar ise, kefaret oruçları, kazaya kalan Ramazan oruçları.
vacip Oruçlar
Vacip olan oruçlarda ikiye ayrılır.

Zamanı muayyen olan oruç ki, falan işim olursa, bu yıl şu zamanda orucu tutacağım şeklinde yapılan adaktır.
Zamanı muayyen olmayan oruç ki, falan işim olursa şu kadar oruç tutacağım şeklinde yapılan adak oruçlardır, Ramazan dışında her zaman eda edilebilir.
Sünnet Oruç
Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu Aşure günlerini (veya 10. ve 11. günlerini) oruç tutmak. Yalnızca onuncu gün tutmak mekruhtur.

Mendub Olan Oruç
– Her ayın 13, 14ondurt ve 15. günlerini oruç tutmak,
– Her ayın başından, ortasından ve sonundan bir gün oruç tutmak,
– Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutmak.
– Şevval ayından altı gün oruç tutmak.
– Bir gün oruç tutmak bir gün iftar etmek (Davud Orucu)
– Recep ve Şevval aylarında oruç tutmak.

Nafile Oruç
Bütün bu sayılan kısımlar dışında Allah rızası için tutulan ve tutulmasında kerahet olmayan oruçlardır.

Mekruh Oruç
Oruç tutulması mekruh olan günler, tahrimen ve tenzihen mekruh diye ikiye ayrılır.

Tahrimen Mekruh Olan Oruç: Ramazan Bayramının birinci günü ile Kurban Bayramının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günleridir. Bu beş günde oruç tutmak tahrimen mekruhtur. Buna haram da denilir.

Tenzihen Mekruh Olan Oruç: Muharrem ayının 10. gününü tek bir gün olarak tutmak, yalnızca Cuma günü veya yalnızca Cumartesi günü oruç tutmak, Nevruz ve Mehrican günlerinde oruç tutmak.

Orucun Şartları Nelerdir?
Farz olmasının şartları
Müslüman olmak: Kafir iman etmediği için amelle sorumlu olmaz.
Akıllı olmak: Deliye oruç farz değildir.
Büluğa ermiş olmak: Çocuklara oruç tutmak farz değildir. Alışmak için tutabilirler.

Orucun edasının vücub şartları
Sıhhatli bulunmak: Hastalara oruç farz olmaz, ancak bilahere kaza edilir.
Mukim Olmak: Misafir olanlara oruç tutmak farz değildir. Bilahere kaza gerekir. Ancak tutmaları daha faziletlidir.

Orucun edasını sıhhat şartları
Hayız ve nifastan taharet üzerinde bulunmak: Hayız ve nifas üzerine oruç tutulmaz. Bilahere kaza gerekir.
Niyet etmiş olmak: Niyet bulunmaksızın oruç tutmak sahih olmaz.[9]

Oruçlu Kadın Yemeğin Tadına Bakabilir mi?
Kadın, bazen yemeğin tadına bakmak zorunda kalabilir. Bazı yiyecekleri satın almak için de aynı mecburiyeti hissedebilir. Boğazdan aşağı inmemek şartıyla yemeğin tadına bakabilir.

Oruçluya Mekruh Olan Haller
-Bir şeyin tadına bakmak
-Gereksiz bir şey çiğnemek (Başka kimse yoksa, kadın çocuğuna çiğneyebilir)
-Önceden çiğnenmiş ve çiğnendikçe eksilmeyen sakızı çiğnemek
-Tükürüğü ağızda biriktirip yutmak
-Abdest alırken ağza, buruna suyu fazla çekmek
-Zevcesini öpmek, boynuna sarılmak
-Kan aldırmak (Eğer zarar verirse)

Oruçta Kefareti Düşüren Haller
Bir kadın Ramazan günü orucunu kasten bozduktan sonra hayız veya nifaz hali görse, yahut iftarı mübah kılacak bir hastalığa tutulsa üzerinden kefaret düşer. Bu durumda kasten bozduğu orucu kaza etmesi gerekir.[9]

Parfüm ve kolonya orucu bozar mı?
Parfüm veya kolonya sürünmek ve koklamak orucu bozmaz.[5]

Ramazan Orucuna Hergün Niyet Şart mı?
Ramazan orucunu eda edebilmek için, hergün ayrı ayrı niyet etmek gerekir. Niyetin zamanı, gecenin başlangıcından, kaba kuşluk anına kadardır. Bu müddet içinde niyet edilmezse, farz eda edilmiş olmaz.

Ramazan’da Güneş Doğduktan Sonra Adet Görme
Oruca niyet edip güneş doğduktan sonra adet gören hanımın orucu bozulur. Bu durumda olan hanım yemeğini yer. Adet halinde olan bir hanımın, oruç tutmadığı halde yemeyip, içmeyip oruçlu gibi durması haramdır. Ancak gizili yemesi İslâmî edeptendir.

Ramazan’da Güneş Doğduktan Sonra Temizlenme
Ramazan’da güneş doğduktan sonra adet ve loğusalıktan temizlenen bir kadın, eğer oruca aykırı bir şey yapmamış ise, derhal niyet ederek oruca başlar. Bu şekilde orucunu tutmuş olur.[1]

Ramazan da Nasıl Yemeliyiz?
Toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil eden Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulmakta ve bununla birlikte bireylerin günlük yaşantılarında önemli değişiklikler olmaktadır. Ramazan ayında yapılan en önemli beslenme değişiklikleri arasında oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısını değiştirip üç ana öğün olan günlük beslenme düzeninin iki öğüne indirilmesi ve özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin artması yer almaktadır. Oysa oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral oranlarının değişmediği ve bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmenin gerekli olduğu unutulmamalıdır.

Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekir. Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 12 saat olan açlığı, ortalama 18 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve kurubaklagil yemeklerinden oluşan bir öğün tercih edilmelidir.

Ramazan’ın yemek kültürü açısından en bilinen özelliği iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluktur. İftar sofralarında bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. Kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Beyin doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir ve bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına da zemin hazırlar.

Ramazan ayında en sık karşılaşılan sorunlardan biri de mide içinde bulunan yemek ve asitin yemek borusu içine doğru geri kaçması olarak tanımlanan reflüdür. Tüm bu rahatsızlıkların ortaya çıkmaması için sağlıklı beslenme önerileri çerçevesinde hareket edilmesi gerekmektedir.

Oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı, ancak bazı hastalıklarda (şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği vb.) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmemelidir. Kronik hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları önemlidir.

* Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir.
* Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile, iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir.
* Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları sağlığın korunması açısından önemlidir. Sahur yemeğinde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Ancak gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulması uygundur.
* İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Yine enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten besinler (beyaz ekmek, pirinç pilavı gibi glisemik indeksi yüksek olan gıdalar yerine bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna gibi posalı besinler) tercih edilmelidir.
* Günde ortalama 2- 2,5 litre su içmeye, bununla birlikte enerji verirken sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, soda, sebze suları vd. içmeye özen gösterilmelidir.
* İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.
* Yemekleri hızlı yemekten kaçınmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir.
* Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir.
* İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır.
* Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır.
* Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kurubaklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir.[11]

Ramazanda umuma açık yerlerde oruç tutanların gözü önünde yemek küfür mü?
Küfür değildir. Oruç tutmamak büyük günahtır ve bunu teşhir etmek de ayrıca büyük günahtır. Ameller imandan parça değildir. Yani bir ibadeti yapmayan kâfir olmaz, inanmayan, beğenmeyen kâfir olur.[12]

Sakız Çiğnemek Orucu Bozar mı?
Oruçlu bir kimsenin evvelce çiğnenmiş olan sakızı çiğnemesi mekruh olup, yeni alınmış bir sakızı çiğnemesi ise asla caiz değildir. Hele içinde tat ve koku bulunan çikletleri çiğnemek ise oruç için tehlikelidir.[13]

Günümüzde üretilen sakızlarda, ağızda çözülen katkı maddeleri bulunduğundan, ne kadar itina edilirse edilsin bunların yutulmasından kaçınılması mümkün değildir. Bu sebeple bu tür sakız çiğnemek orucu bozar. Ancak kenger sakızı gibi katkısı bulunmayan sakızlarla daha önce çiğnenmiş olup içinde hiç katkı maddesi kalmamış olan ve çiğnendiğinde hiçbir eksikliğe uğramayan sakızların çiğnenmesi orucu bozmaz. Bununla birlikte, oruçlu iken bu tür sakızları çiğnemek mekruhtur.[5]

Seferî Hâli ve Oruç
Misafir olan kimsenin seferilik halinde iftar etmesi mübah ise de oruç tutması daha faziletlidir. Ancak oruçlu iken sefere ilk çıktığı gün orucu bozmaması gerekir. Bununla beraber yolculuğa çıktıktan sonra iftar ederse kefaret gerekmez, yalnız kaza icap eder. Sefere çıkmadan önce iftar edilir de sonra yola çıkarsa kefaret lazım gelir. Gündüzün ilk vaktinde kasten orucunu yiyen kimse, sonra zorla sefere çıkarılmış olsa, keffaret üzerinden düşmez. Kendi arzusu ile de sefere çıkmış olsa hüküm değişmez.

Sevişmek orucu bozar mı?
Oruçlu eşlerin çıplak durumda birbirine sarılmaları, kendilerinden emin olsunlar, olmasınlar mekruhtur. Birbirlerinin dudaklarını öpmeleri, emmeleri mekruhtur. Eğer bu sevişme esnasında erkekten meni, kadından da yaşlık gelirse ikisinin de orucu bozulur, kaza gerekir.[1]

Sprey orucu bozar mı?
Nefes almakta zorluk çeken astımlının boğazına pompaladığı hava orucu bozmaz. "Çünkü bu bir hayati ihtiyaçtır. Üstelik yutulan hava zerrecikleri içeriye gittiği doğru olsa bile akciğerden ileriye geçmediği, mideye ulaşmadığı, gıda ve susuzluk ihtiyacını karşılamadığı ileri sürülmektedir. Bu sebeple de orucu bozmamaktadır." [6]

Uçakla seyahat eden oruçlu şahıs iftarını nasıl yapar?
Seyahate çıkan kişilerin, imsak ve iftarları bulundukları yere göre yapmaları gerekir. Uçakla seyahat eden oruçlu kişiler de, uçuş esnasında uçağın üzerinde bulunduğu yere göre imsak ve iftar yapmalıdırlar. Ancak çok hızlı uçaklarla kıtalararası yolculuk yapılması durumunda, imsak ile iftar arasında süre, anormal ölçüde kısa veya uzun olabilmektedir. Bu durumda, yolculuk yapacak kişi orucunu kazaya bırakabilir. Ancak oruca başlamış ise, imsake başladığı yere göre iftar edebilir.[5]

Üç Aylarda Oruç
Halk arasında Recep, Şaban ve Ramazan aylarına üç aylar denilmektedir. Peygamberimiz peş peşe bu ayları hiçbir zaman oruç tutmamış, bu şekliyle de ümmetine tavsiye etmemiştir. Hatta ramazan ayının dışında hiçbir ayı baştan sona oruçlu geçirmemiştir.[14]

Yıkanmak, Denize Girmek Orucu Bozar mı?
Ağızdan ve burundan dimağa veya mideye su kaçırmamak şartıyla, yıkanmak orucu bozmaz. Yalnız İmam-ı Azam serinlemek için suya girmeyi veya yaş elbiseye sarılmayı mekruh saymıştır. Ebu Yusuf’a göre değildir. Allah Resulü oruçlu iken hararetini gidermek için başına su dökmüştür. Ancak denize veya nehre girip de uzun müddet yüzülecek olursa çok büyük bir ihtimalle mideye veya dimağa su kaçar. Böylece de oruç bozulur.[15]

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile