admin

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı İçin Tiyatro Metni

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 1:59

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı İçin Tiyatro Metni

Rosalinda
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı İçin Tiyatro Metni

TİYATRO

(sokağın başından 90 yaşlarında bir adam görünür.elinde bastonu ile iki büklüm olmuş bir vaziyette sahnenin ortasındaki bankın oraya kadar ilerler…zorlanarak oturduktan sonra kendi kendine başlar konuşmaya..

__ kaç aydır dışarı çıkamıyordum. Ne kadar güzelmiş hava. Ne güzel herkes barış içinde. Ne kavga, ne gürültü ne de silah sesleri var. Ah gençliğim. Şimdi yanımda olsaydın ne güzel olurdu. Hep istediğin hayat bu değil miydi ki?

Eeeee normal tabii. Biz barışa , rahatlığa hasrettik. Şimdi ki gençlere bakıyorum da gözlerime inanamıyorum kimi zaman. Onlar silahlanmaya, kavga etmeye her zaman hazırlar. Üstelik bunlar için de ellerinden ne gelirse yapıyorlar ya ben bunu anlayamıyorum……ne zaman dışarı çıksam ya bir kavga görüyorum ya da zorluk içinde geçen hayatlar. Gazeteleri açıp okumaya gücüm yetmiyor artık. Bütün sayfalarda kan , vahşet. Yahu bu ne rezalet?….. ama şimdilik sokak sakin görünüyor… ne güzel…

(sokaktan geçen iki üç kişi konuşması sırasında O’na bakar, gülerek gelip geçerler yanından. Bir müddet sonra yaşlı adam yine konuşmaya başlar. Ama sanki bu sefer birisi vardır yanında..)

___ aleyküm selam evladım.( ayağa kalkar, şapkasını çıkararak selamlar)

………..

___ tabi, tabi. Oturabilirsin. İsmin ne senin bakalım

………..

___ Abdullah’mı. Güzel isim. Nerelisin sen bakalım?

………..

___haklısın haklısın. Hepimiz Türk’üz. Nereli olduğunun ne önemi var. Bağışla beni, yaşlılık işte. Kaç yaşındasın?

………..

___Sen artık kocaman delikanlı olmuşsun evlat. Ben senin yaşlarındayken cephede savaşıyordum. Geriye bakınca ne iyi etmişim diyorum kendi kendime. Eskiden böyle rahat yaşayabilmek imkansızdı bizler için? Sokakta yürürken bile rahat edemezdik biz…

( bir anda sinirlenir yaşlı adam. Sesi şimdi yüksek ve kızgın bir tondadır)

____ dört bir yandan sarılmıştık düşmanlarla. Artık yaralı bir insandan farkı yoktu ülkenin. Ölüm döşeğinde, kan kaybeden bir yaralı her nasılsa öyleydi işte. Ta ki Samsun’dan doğan o iki güneşe kadar. Birisi normal bildiğimiz güneşti tabii. Diğeri ise Mustafa Kemal’di. Hayal etsene evlat, Allah’ın bize sunduğu güneş gibi parladı Mustafa Kemal. Düşmanların karanlık düşüncelerine ateş, bizlerin karanlık günlerine ışık oldu. Türklüğün şanını göklere çıkarttı. Aslında üçüncü bir güneş de vardı. Biliyor musun o neydi?

…………..

____TÜRK HALKI. Zaferden zafere koştuk, canımızı hiçe sayarak….

(hüzünlenir bir anda. Cebinden mendilini çıkarır gözyaşlarını siler.)

____ Annem 50 yaşında bir köylüsüyken başlamıştı savaş. Ben cephedeyken aldım haberini. Cephane taşırken kurşunlar karnına isabet etmiş. Ama o durmamış. Yaralı da olsa taşımış cepheye onları. Son nefesinde ne demiş biliyor musun?

____ bu vatan için keşke bir canım daha olsaydı. Hiç düşünmeden onu da verirdim…..

____Şimdi en çok neye seviniyorum biliyor musun evlat? Çektiğimiz çileler boşa değilmiş. Biz özgürlüğümüzü kazandık. Biz bağımsızlığımızı kazandık. Eğer ki yürekten inanmasaydık bunlar da olmazdı. Özgürce düşünebiliyoruz. haklarımız var. Kendi kurduğumuz ülkede, kendi inançlarımızla, kendi bayrağımız altında yaşıyoruz. Bunlar hep Cumhuriyet’in armağanı bizlere. Cumhuriyet ise bizim kendimize olan güvenimizin, inancımızın armağanı.

Bak sana ne anlatıcam. Sıkılmadın umarım?

…………..

_____ Savaş bitti. Bütün herkes bize büyük bir özentiyle bakıyorlar. Dört bir yandan, bütün ülkelerin kralları, cumhurbaşkanları ülkemizi, Atatürk’ü ziyaret ediyorlar. Bunlardan birisi olan Yugoslav kralı Alexander bir ziyaret sırasında Atatürk’e;

Size bir sırrımı söyleyeceğim diyor ve ekliyor. Bazı Avrupa devletlerinin vaadlerine kanmış olsa idik Yunanlıların yerine, Anadolu’ya biz çıkacaktık.

Atatürk gülerek kralın elini sıktıntan sonra yanıtlıyor…

____O halde geçmiş olsun Majeste…..

____Atatürk kendine ve Türk milletine büyük güven duyardı. Hep en iyi olmayı isterdi. En çok kızdığı da bir şey vardı. Fes takmayı gericiliğin işareti olarak görürdü. Bilirsin tebdili kıyafette değişiklik kanunu çıkartmıştır. O zamanlar feslerimizin yerine farklı bir şapka takmak beni çok heyecanlandırmıştı. İnanır mısın, yeni kıyafetlere ısınana kadar dışarı çıkmaya utandım.. Mısır elçisini bir toplantıda Atatürk kırmızı, uzun püsküllü bir fesle görmüş. O bunlara çok karşıydı ve bunu herkes de bilirdi. Adamın üstüne sinirli bir şekilde yürüyünce Mısır’lı çok korkmuş ama yine de fesini çıkartmamış. Çünkü iş kralının emrinde..

___ o başındaki de ne diye bağırmış Atatürk.

Korkuyla karşılık vermiş elçi;

___Fes…

Herkes Atatürk’ün elçiye vuracağını hesap ederken O herkesin şaşıracağı bir şey yapmış.

___ “iyi öyleyse. Çıkartmayın başınızdan” demiş…

Anlayacağın Atatürk öyle sertliği pek seven bir insan değildi. Sadece prensiplerinden, kurallardan ödün vermeyi sevmezdi. Zaten kaba kuvvet güçsüzlerin silahıdır. Atatürk gereksiz sözleri, konuşmaları sevmezdi. Sanat’a çok büyük bir düşkünlüğü vardı. Bütün hareketlerinde bir incelik, zekice bir tavır vardı. Bak sana bir şey daha anlatıcam. Sıkılmadın umarım. Anlatmamı ister misin?

………………

___iyi öyleyse… senin gibi meraklı, öğrenmeye niyetli gençleri görmek ne hoş. Boğaziçinde bir bahçeye kendiliğinden uzak, etiketsiz bir ortama girmek istemiş. Tabi mümkün mü. O girince herkes gözünün Boğaz’ın eşsiz maviliğinden alıp O’nun mavi gözlerine bakmaya başlamışlar. Bakmış ki bir yurttaş özgürlüğünü istediği gibi yaşayamayacak bir gence yönelmiş.

___Siz delikanlı ne işle uğraşıyorsunuz?

___Resim yaparım Paşam…

Gülümsemiş Atatürk;

___ Güzel, demek sanatçısınız. Bize sanatın ne olduğunu anlatır mısınız diye bir sohbet açmış. Sonra konu uzadıkça uzamış ve hukuk konusuna kadar gelmiş. Herkes Atatürk’ün bu konudaki düşüncelerini büyük bir sessizlik ve merakla beklemeye başlamış. Büyük sessizliği bir şangırtı bölmüş. Dönüp baktıklarında arka masalardan birisinde, bir bardak düşürüldüğünü görmüşler. Herkesin kinci bakışları bu adama yönelmiş. Adam utançtan ölecek. Yerin dibine giriyor derken ikinci bir şangırtı duyulmuş. Sesin geldiği yöne baktıklarında gördükleri herkesi büyük bir şaşkınlığa itmiş. Ata’nın eli düşürdüğü bardaktan sonra hala o şekilde havada duruyor. Bu büyük davranışı insanlar alkışlarıyla ödüllendirmişlerdir….

____Şimdi bakıyorum da, böyle halkını seven devlet adamları kaldı mı?

…………

____ Haklısın. Böyle bir insanla tanışmak kadar onur verici bir şey yok. Savaş dönüşü kendime bir tekne aldım ve balıkçılığa başladım. Denize küçüklüğümden beri büyük bir aşkım vardır. O yüzden bu işi seçtim. Bir gece sabahçı kahvesinde otururken kapıdan Gazi Mustafa Kemal Atatürk girdi. Hiç birimiz gözlerimize inanamıyorduk. Üstelik o anda hiç de bir cumhurbaşkanı gibi değildi. Üstünde gelişigüzel bir elbise, bir de kasket vardı. Daha sonra hep birlikte sahildeki gazinoya indik. Sabaha kadar danslar edildi, tartışmalar yapıldı, oyunlar oynandı. Sabaha karşı omuz omuza vermiş kasabiko oynuyorduk ki Vali Muhittin Üstündağ geldi.. mecburen o da katıldı bize. Ne yapıp edip Ata’yı götürmeliydi.

Keyfi bozuldu diye bir güzel payladı Vali’yi Atatürk.

___Yahu dedi. Felekten bir gece çalıp eğlenmeye, alelade bir vatandaş gibi eğlenmeye kalktık. Buna sen engel oldun.

Meğer Atatürk özgürlük isteğine dayanamayıp saraydaki kafesinden geceyarısı fırlayıvermiş. Sonra da bize katılmıştı.

Ben bu büyük insanla tanışma onurunu tattım evlat. Bu yüzden de çok mutluyum. Vatan uğruna canımızı vermek isterdim en başlarda. Daha sonra O’nu tanıyınca ölmediğim için çok şükrettim. Ama bizim yaptığımız bu vatan için sadece küçük bir hizmetti. Şimdi sıra senin gibi gençlerde evlat. Birlik olmak, faydalı işler yapmak zamanı. Unutma delikanlı; hayat barış içinde geçince gerçek değerini kazanır. Kinle, nefretle geçen ömür kaybedilmiş yaşamdır. Ara sıra çok üzülüyorum. Tek başıma ağladığım bile oluyor. Ama hiç kimse beni anlamıyor evladım. Herkes yalnızlığıma ağladığımı sanıyor ama ben yalnız değilim. Bunu anlatamıyorum hiç kimseye. Benim yanımda bu cennet vatan için ölen arkadaşlarımın sevgileri, inançları, hayalleri var. Ama bu vatan hiç de hak ettiği değeri görmüyor. Ben işte buna ağlıyorum.

Şu olayı da dinleyince eminim bana daha iyi hak vereceksin;

___Atatürk 1929’un o müthiş kışında memleket ne halde sualine cevap için kar buz içinde zorla Kırşehir’e varıyor. Şehrin kapısında vali üzerinde frak, başında silindir şapka ile karşılıyor Ata’yı. Atatürk soruyor bunun üstüne;

____Vali beyefendi. Bu kıyafet nerden icab etti..

vali efendimiz yol, erkan diye başlayınca sözünü kesiyor Ata..

bu memleketin beklediği yol,şu karda kışta üzerinden emniyetle geçilebilecek yoldur…

Ve bu olay üzerine orada kalmıyor Ata ve Yozgat’a geliyor. Yozgaz sınırında vali Boran kamyonlarla yolu açmaya uğraşırken karşısında buluyor Mustafa Kemal’i..Bunun üzerine yanındaki içişleri bakanı Şükrü Kaya’ya dönüyor…

___Her ile böyle yol, erkan bilen valin yok mu? Ve ekliyor ardından. Dilediğin zaman gidemediğin yere nasıl Vatanım diyebilirsin ki?

(bu sözün ardından bir müddet dalar yaşlı adam. sonra konuşmasına devam eder)

___İşte, o büyük insan 10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçe son nefesini verir. Bunu duyan herkes çok üzülür. Herkes şaşkındır. İstanbul Üniversitesinde de bu haber duyulmuştur. Hukuk fakültesinde olan Alman Prof. de şaşkındır. Derse girsin mi girmesin mi? Bir türlü karar veremez ve en sonunda rektöre sormaya karar verir.. kalkıp gider yanına;

___Efendim. Müteerridim. Acaba ne yapsam?

___Sizde bir büyük adam ölünce ne yaparsanız Onu yapın…

Prof. şaşkın, şaşkın kolunu iki yana açıp;

___ Biz de hiç böyle büyük bir adam ölmedi ki..

O zamanlar herkes çok üzülmüştü. Bizler bu vatanı bize bırakan insanın gözlerinin arkasında kaygılı kalmasına razı olamazdık. Ama öyle sanıyorum ki şimdi kaygılı gözlerle bizi izliyor.

(sahne arkasından sesler işitilir)

__ Burada deli var, deli. Saatlerdir kendi kendine konuşuyor. Gelin de gülelim.

(Yaşlı adam bunu duyunca büyük bir üzüntü duyar. Sahnenin ortasına gelir ve seyircilere)

___ Yaptıklarımın delilik olduğunu söylüyor herkes. Ama ben deli değilim ki. İnsanlar beni gerçekten bilmiyorlar. Ne diyebilirim ki? İsteyen inansın isteyen inanmasın. Ama asıl beni dinlemek istemeyenler, benimle dalga geçenler deli.. ben deli değilim………


—>: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı İçin Tiyatro Metni

Google
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ PİYES (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER)

Üniversiteyi hedefleyen bir gençle bu yolun başında, koşmadan yorulan bir gencin karşılaşması ve kıyaslanması üzerine…

SAHNE I

SAHANLATICI: Mustafa Kemal, uzun zamandır açığa çıkarmak için uğraştığı Cumhuriyet düşüncesini uygulamaya sokabilmek için İsmet Paşa hükûmetinin istifa etmesini istemiştir. İsmet Paşa hükûmeti istifa etmiştir. 29 Ekim’de yeni hükûmetin seçimi yapılacaktır.
(Bir masa etrafında birkaç arkadaşı vardır)
28 Ekim 1923 Pazar akşamı M.Kemal ve arkadaşları yemektedir. M. Kemal, bir ara arkadaşlarına şöyle der:

M.KEMAL: Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.
(Onaylama sözleri duyulur).

1. KİŞİ: Çok yerinde bir karar Paşam.
2. KİŞİ:Bu önemli karar için en uygun zamandır Paşam.

1. KİŞİ:Peki Paşam, nasıl bir yol izleyeceğiz.Bu düşünceye karşı çıkanlar olacaktır.

M. KEMAL: Arkadaşlar, bu konuyu daha önce sizlerle konuşmaya lüzum ve ihtiyaç görmedim.Çünkü sizlerin de benim gibi düşündüğünüzden asla şüphe etmedim. Milletimizin refahı ve huzuru için her türlü güçlüğe karşı durmasını bildik.Şimdi aynı millet için belki de en büyük iyiliği yapacağız.Bu konuda sonuna kadar yanımda olacağınızı biliyorum.

1. KİŞİ:Elbette Paşam.

M.KEMAL:Şimdi nasıl hareket edeceğimizi planlayalım.
(sahne kararır)

ANLATICI: Arkadaşları o gece köşkten ayrılırlar; yalnızca İsmet Paşa kalır.O akşam Mustafa Kemal ve İsmet Paşa müsvedde bir kanun tasarısı hazırlarlar. İlk kez o akşam kağıt üzerine dökülen şu maddeler, Cumhuriyetimizin en büyük nitelikleri olarak kurallaşır.

M.KEMAL: İsmet, öncelikle 1921 anayasamızın devlet şeklini tespit eden maddelerinde değişiklikler yapmalıyız.Birinci maddeye kesinlikle ” Türkiye devletinin hükumet şekli Cumhuriyettir.” Maddesini eklemeliyiz.

İSMET PAŞA:”Türkiye devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur.” Şeklinde bir maddeyi de ekleyelim. Ayrıca devlet başkanı ile ilgili de bir madde eklemeliyiz..

M.KEMAL: Bu konuda şöyle bir madde ekleyelim: Türkiye Cumhurbaşkanı Büyük Millet Meclisi tarafından bir seçim dönemi için seçilir.Cumhurbaşkanı devletin başıdır.

İSMET PAŞA: Bunlar yeni Türkiye Devleti için çok büyük ve önemli kararlar Paşam.Umarım muvaffak oluruz.

M.KEMAL: Bundan asla şüphe etmedim Paşam, asla şüphe etmedim.

(Perde kapanır)

SAHNE II
( Meclis sahnesi oluşturulur)

ANLATICI:29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 10.00’da milletvekilleri yeni hükumeti seçmek için Fethi Beyin başkanlığında toplanırlar.Bu sırada M:Kemal Çankaya köşkündedir.Ancak bakanlar kurulu için verilen yeni liste yüzünden tartışmalar başlar.

BAŞKAN FETHİ BEY: Yönetim kurulu hazırlık niteliğinde olmak üzere bir bakanlar kurulu listesi hazırladı. Yönetim kurulu, kesin bir şey tespit etmiş değildir.Karar saygıdeğer kurulumuzundur. Bu listeyi genel kurulumuza sunuyorum.

CELAL BEY:Bu listedeki isimler çekilen hükumetten daha kuvvetli değildir.Bizden refah ve yenilikler isteyen bir millet var, seçimde acele etmeyelim.Özellikle hükûmet başkanını seçerken iyi düşünelim.

SAİP BEY:Meclis başkanlığına Fethi Beyi, başbakanlığa İsmet Paşa’yı seçilmelidir..

EKREM BEY:Yeni hükumet, eski hükumetin boşluğunu doldurabilecek mi?M. Kemal Paşa Hazretleri mümkünse bu konudaki görüşlerini açıklasın, aydınlanalım.

ZÜLFÜ BEY:Yetki parti meclisinindir, yönetim kurulunun değildir..Parti meclisi toplanmalıdır.

MEHMET EFENDİ: Seçilecek hükumet ancak bir ay dayanabilir. Hükumetlerin sık sık değişmesi memleketimiz ve milletimiz için kötü ve güç bir durumdur. Hükumet istifa sebebini açıkça anlatmazsa herhangi bir seçime katılmam.

VASIF BEY: İsmet Paşa bu millet için çok büyük işler başarmıştır; ancak memleketi ve milleti niçin bırakmıştır.Liderlerimiz bizi aydınlatmamıştır.İsmet Paşa niçin görevi bırakmıştır?

NECATİ BEY: Memleketin güvendiği kimselerin bizi bırakıp ayrılmalarını kabul edemeyiz.İçeriye ve dışarıya karşı kuvvetli bir hükumete ihtiyacımız var. Mustafa Kemal Paşa bizi aydınlatmalıdır..

BAŞKAN FETHİ BEY:Arkadaşlar, bu liste ne Paşanın, ne de yönetim kurulumuzundur.

FİKRİ BEY: Vasıf ve Necati Beyin düşüncelerine katılıyorum .Memleket sütliman değildir. Memleket idaresi gelişigüzel yapılacak bir seçime terkedilemez. Kuvvetli şahıslardan oluşması lazım.

İLYAS SAMİ BEY:.. Bunalımın doğduğu gün giderilmesi gerekir. Bir hükumet başkanı seçelim, bu kişi arkadaşlarını toplasın ve bir hükumet kurulsun.

ŞEREF BEY: Arkadaşlar telaş etmeyelim, bu her memlekette görülen şeydir. Hepimiz vatanın saadetini düşünüyoruz. Önce hükumetin görevini belli edelim, meclis görüşlerini söylesin, sonra da Reis Paşa düşüncelerini açıklasın. Bir sonuca varalım.

EYÜP SABRİ EFENDİ: Bir seçim zorunlu gibi görünüyor.

RECEP BEY: Arkadaşlar, üç esaslı noktaya dokunacağım: Birincisi şekil, ikincisi çalışma eksikliği, üçüncüsü manevi birliğimizde açılan gediktir.Şekillerde eksiklik olursa iyi sonuç vermez.Eldeki listede yer alan arkadaşlar hangi zamanda, hangi şartlar altında çalışacaklar? Bu belli değil. Kuvvetli bir şahıs, kendi arkadaşları arasından bir hükumet kurmalı.

TALAT BEY: Hükumet başkanın görevi nedir? Önce bu gibi sorunları halletmeliyiz. Gazi Paşa bizi aydınlatmalıdır.

BAŞKAN FETHİ BEY: Arkadaşlar, bu görüşmeler yeterlidir. Kemalettin Sami Paşa meselenin çözümü için Gazi Paşa’yı görevlendiren bir önerge sunmuştur. Şimdi bunu oyluyorum.
(Oylama yapar).

-Önergeyi kabul edenler,
-Kabul edilmiştir.

(Perde kapanır)

SAHNE III

ANLATICI: Önergenin kabul edilmesi sonucu Mustafa Kemal Paşa toplantıya davet edilir. Mustafa Kemal, toplantı salonuna girer girmez kürsüye çıkar ve şu teklifi ortaya koyar.

MUSTAFA KEMAL: Efendiler, hükumet üyelerinin seçimi konusunda görüş birliğine varılamadığı anlaşılmıştır. Bana bir saat kadar müsaade buyurun, bir çözüm getireceğim.

BAŞKAN FETHİ BEY:Mustafa Kemal Paşa’nın bu teklifini kabul edenler.(Eller kalkar) Kabul edilmiştir Paşam.

ANLATICI : Mustafa Kemal Paşa, bu bir saat içinde gerekli kişileri odasına çağırır ve 28 Ekim gecesi İsmet Paşa ile hazırladıkları kanun tasarısını gösterir.Meclis saat 13.30’da yeniden toplanır. İlk söz Mustafa Kemal’ indir.

MUSTAFA KEMAL:Saygıdeğer arkadaşlar,üzerinde durduğumuz meselenin çözümünde karşılaşılan güçlüklerin sebebi anlaşılmıştır sanırım.Eksiklik ve yanlışlık uygulamakta olduğumuz usul ve şekildedir.Şu andaki anayasamıza göre hükumet seçmek için bütün arkadaşlar bakanları ve hükumeti seçmek zorunda kalıyor.Artık bu güçlüğün giderilmesi zamanı gelmiştir.Bu meselenin çözümü için görevlendirildim.Ben de düşündüğüm şekli tespit ettim.Onu teklif edeceğim.Teklifim kabul edilirse kuvvetli ve kendi içinde uyumlu bir hükumet kurmak mümkün olacaktır.Devletimizin şekil ve niteliğini tespit eden ve hepimiz için bir gaye olan anayasamızın bazı noktalarına açıklık getirmek gerekiyor.Teklifim şudur:

ANLATICI: Mustafa Kemal Paşa kanun tasarısını katiplerden birine verir, tasarı okunur. Mustafa Kemal Paşa’nın teklifinin özünde Cumhuriyet düşüncesi olduğu anlaşılınca tartışmalar başlar.
SABİT BEY: Hükumetin bu şekilde kurulması fikrini kabul ediyorum; ancak anayasa değişikliğiyle meseleyi çözmek mümkün değildir.Biz şimdi sadece başbakan seçelim, anayasa değişikliğini sonra düşünürüz.

HAZIM BEY:Anayasa değişikliğini biz burada yapamayız.Milletin varlığını ilgilendiren kanunların burada kesin bir şekilde tespit edilmesine taraftar değilim.Biz sadece hükumet bunalımına çare bulalım.

YUNUS NADİ BEY:Hazım Beye şunu söylemek istiyorum: Hangi memleket ilk defa anayasa kanunu yaparsa o iş için kurucu meclis oluşturulur ; ancak bizde bununla ilgili bir düzenleme bulunmuyor.Biz de bu gibi değişiklikler olmuştur.Buna yetkimiz vardır.Kararsızlığa gerek yoktur.Biz çözümü paşa’ya bıraktık, o da bize bu teklifi getirdi.Teklif edilen şekil zaten vardır, şimdi yalnızca adını koyacağız.

HALİL BEY:Anayasa değişikliğine yetkimiz vardır.Fakat yapılacak değişiklikler, vatan ve milletimizin saadetini sağlayabilecek mi?Bunu hukukçu arkadaşlar açıklasınlar.Açıklama yapılmazsa bu değişikliklere taraftar değilim.

HAMDULLAH SUPHİ:Gazi Paşa’nın teklifi yeni değildir.Dört yıl önce yapılan kanunun daha açık ifadesidir.Bunun aleyhinde söz söyleyecekler zaman kaybına yol açarlar.Teklif derhal görüşülmelidir.

SEYİT BEY: Kanunların en iyisi şartlardan ve ihtiyaçtan doğmuş olanıdır.İhtiyaç ise meydandadır.Teklif edilen şekilde bir yenilik yoktur.Zaten yürürlükte olan şeklin daha açık ifadesidir.

İSMET PAŞA: Parti Başkanının teklifini kabule ihtiyaç kesindir.Bütün dünya bizim hükumet şeklini görüştüğümüzü biliyor. Bu görüşlerimizin açıklamamak karışıklığı sürdürmek demektir. Avrupa diplomatları “Sizin devlet başkanınız yok.” Diyorlar. “Hükumetin başkanı devlet başkanınızsa idare şekliniz ne?” diyorlar. İdare şeklimizin ne olduğunu soruyorlar. Arkadaşlar cumhurbaşkanı olmadan başbakan seçilmesini teklif etmek kanunsuzluk olur, karışıklık doğurur. Başbakanın seçilebilmesi için Gazi Paşa Hazretlerinin teklifinin kanunlaşmazsı gerekir.

ŞEREF BEY: Hükumet şekillerinin teker teker sayılmasına gerek yoktur. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Kime sorarsanız sorunuz, bu Cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır.Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin.

YUSUF KEMAL BEY: Kanun kabul edilmelidir. Bu konuda gerekli işlemin tamamlanmasını teklif ederim.
ANLATICI: Saat 18.00’dir. Bazı milletvekillerinin itirazlarına rağmen ; kanun teklifi hazırlanır .

BAŞKAN FETHİ BEY: Tasarının öncelikli ve derhal görüşülmesini teklif ediyorum.
(Kabul sesleri duyulur).
Arkadaşlar Gazi Paşa tarafından hazırlanan kanun tasarısını kabul edenler?

(Kabul ve Yaşasın Cumhuriyet! Sesleri duyulur).

ANLATICI:Cumhuriyetin kabulünün ardından cumhurbaşkanı seçimine geçilir ve sonuç şöyle bildirilir:

BAŞKAN FETHİ BEY: Türkiye cumhurbaşkanlığı için yapılan oylamaya 158 kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına 158 üye, oybirliğiyle Ankara milletvekili Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini seçmişlerdir.
Şimdi kendisini kürsüye davet ediyorum.

M.KEMAL:Saygıdeğer arkadaşlar, dünya çapında önemli ve olağanüstü olaylar karşısında, saygıdeğer milletimizin gerçek uyanıklılığının ve şuurunun bir belgesi olan anayasamızın bazı maddelerini açıklığa kavuşturmak için kurulan heyetinize sunulan kanun tasarısının kabulü dolayısıyla Türkiye Devletinin zaten bütün dünyaca bilinen, bilinmesi gereken mahiyeti milletlerarası adıyla adlandırıldı.Bunun tabi bir gereği olmak üzere bugüne kadar meclis başkanlığında bulundurduğunuz arkadaşınıza cumhurbaşkanı ünvanı vermiş bulunuyorsunuz.Bu münasebetle şimdiye kadar hakkımda gösterdiğiniz sevgi, samimiyet ve güveni bir defa daha göstermekle yüksek değerbilirliğinizi ispat etmiş oluyorsunuz.Bundan dolayı yüce heyetinize gönlümün bütün samimiyeti ile teşekkürlerimi arz ederim.

Efendiler, asırlardan beri Doğuda haksızlığa ve zulme uğramış milletimiz, Türk milleti gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu.

Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, tutarlılık ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak , görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti..Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri , hiükumetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir.Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.

Arkadaşlar, bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son 4 yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olarak kendini gösterecektir.Bendeniz çok önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek zorundayım. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır.Ancak bu sayede ve Tanrı’ nın yardımıyla bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum.

Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz.Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır.
(Perde kapanır)

ANLATICI: Cumhuriyet kararı 29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 20. 30’da verildi. 20.45’te Cumhurbaşkanı seçildi. Durum aynı gece bütün memlekete bildirildi ve her tarafta gece yarısından sonra 101 pare top atılarak ilan edildi.

( Fonda 10.Yıl Marşı çalar).

HAZIRLAYAN: ÖMÜR SAĞKAL

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile