Azize

Kitaplara İman ile ilgili konu

Bu konu Azize tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
Azize
Azize
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 8698
Yanıt Sayısı: 0
20 Mayıs 2021, 10:40

Kitaplara İman ile ilgili konu

Hayalet
Kitaplara İman

İman rükünlerinden biri de Allah’ın, rasullerine indirdiği kitap ve suhuflara iman etmektir. Rabbani emir nasıl meleklerin hepsine iman etmeyi gerektiriyorsa aynı şekilde semavi kitapların hepsine de imanı gerektirmektedir. Bu da imanın bir cüzüdür, bu olmadan kişinin imanı tamam olmaz. Allah, Kur’an’ıNebimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e indirdiği gibi diğer kitaplarını da başka rasullerine indirmiştir. Bu kitaplardan bazısını Allah Kur’an’da isimlendirip bize bildirmiş, diğer bazılarını ise bildirmemiştir. Kur’an’da isimlerini zikredip bildirdiği kitapları şunlardır:
1) Kur’an’ı Kerim’dir

Allah Onu son Rasulü Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e indirmiştir:
“Kâf, şanlı Kur’an’a and olsun.”
Kâf: 1
“Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik…”
Yusuf: 2
“O Allah’a hamd olsun ki kuluna kitabı indirdi.”
Kehf: 1
“Âlemlere uyarıcı olması için kuluna Furkan’ı indiren Allah ne mübarektir.”
Furkan: 1
“O Kâfirler Kur’an’ı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi. O delidir diyorlardı. Hâlbuki O âlemler için uyarıdan başka bir şey değildir.”
Kalem: 51, 52
2) Tevrat’tır

Allahu Teâlâ Onu Musa (Aleyhisselam)’a indirmiştir:
“Tevrat’ı biz indirdik Onda hidayet ve nur vardır. Allah’a teslim olmuş Nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Rabbani âlimler ve rahipler de Allah’ın kitabını korumakla görevli olduklarından Onunla hüküm verirler ve Onu gözetleyip korurlardı…”
Mâide: 44
3) İncil’dir

Allahu Teâlâ O’nu İsa (Aleyhisselam)’a indirmiştir:
“Onların ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve Ona, içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.”
Mâide: 46
4) Zebur’dur

Allah Onuda Davud (Aleyhisselam)’a vermiştir:
“Davud’a da Zebur’u verdik.”
İsra: 55
5) Suhuflardır

Allahu Teâlâ bazı Rasul ve Nebilerine de suhuflar vermiştir.
“Kendisine suhuf verilen Rasuller İbrahim: “Yoksa kendisine Musa’nın ve çok vefalı İbrahim’in suhufunda bulunan haber verilmedi mi?”
Necm: 36, 37
“Muhakkak ki felaha eren, zekât veren ve Rabb’inin adını anıp namaz kılandır. Ama siz şu dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa Ahiret daha iyi ve daha kalıcıdır. Bu hüküm elbette ki önceki suhufta vardır, İbrahim ve Musa’nın suhufunda.”
A’la: 14, 19
Diğer rasullere indirilen kitaplara gelince Allahu Teâlâ onların isimlerini açıklamamıştır. Fakat Allah, her Rasulün kavmine tebliğ etmekle görevli olduğu bir risaleti olduğunu açılamıştır.
“İnsanlar bir tek ümmet idi, Allah nebileri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere içinde gerçekler bulunan kitaplar indirdi.”
Bakara: 213
“And olsun biz rasullerimizi açık delillerle gönderdik ve mizanı (ölçü) indirdik…”
Hadid: 25
Kur’an’da adları anılan ve anılmayan kitaplara Allah’ın indirdiği bütün kitap ve suhufa iman ederiz şeklinde icmali bir iman gerekir. Allah’ın gönderdiğini söylemediği bir kitabıda Allah’a nisbet etmekten kaçınmak gerekir. Allah kendisine nisbet ettiği kitapları hak, nur ve hidayet üzere indirmiştir. Onların hepsi Allah’ı Rububiyet, Ulûhiyet, O’nun güzel isimleri ve yüce sıfatlarında birleme üzere gelmiştir. Buna muhalif olarak o kitaplara nisbet edilen şeylerse beşerin tahrifinden başka bir şey değildir.
Tevrat hakkında Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Gerçekten Tevrat’ı biz indirdik, Onda hidayet ve nur vardır…”
Mâide: 44
İncil hakkında ise şöyle buyurmaktadır:
“Onların ardından yanlarındaki Tevrat’ı tasdik edici olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve Onu, içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.”
Mâide: 46
Semavi kitapların ana meselesi: İbadetlerle Allah’ı birleme ve hiç bir şeyi O’na ortak koşmamaktır. Bu mesele, bütün kitapların asıl mevzusu olup hiç değişmez esastır.
“Senden önce gönderdiğimiz her rasule ‘Benden başka ilah yoktur, sadece bana kulluk edin’ diye vahy etmişizdir.”
Enbiyâ: 25
“And olsun biz her millet içinde: Allah’a kulluk edin, tagut (a tapmak) tan kaçının diye rasul gönderdik…”
Nahl: 36
Ayetlerde görüldüğü gibi, kitapların talim ettiği muhteviyat aynı olunca hepsine iman zorunlu olmaktadır. Ancak Allah’ın, Kur’an’ı diğer kitaplardan ayırdığı ona has özellikleri vardır. Onları şöyle sıralayabiliriz:
1) Kur’an Adem (Aleyhisselam)’dan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e kadar inen ilahi talimin bir hulasasıdır. O, Allah’ı birleme, O’na ibadet ve itaat yönüyle önceki kitaplarda bulunan hükümlerin tasdikçisidir. Kur’an geçmiş kitaplardaki faziletlerin hepsini kendisinde cem etmiştir. Onlardaki hakkı ikrar ve itiraf eder, tahrif ve sonradan girme batıl şeyleri de beyan ve reddeder:
“Sana da kendinden önceki kitabı doğrulayıcı ve Onu kollayıp koruyucu olarak bu Kitabı hak ile indirdik.”
Mâide: 48
“Bu Kur’an, Allah’tan başkası tA’rafından uydurulacak bir şey değildir. Bu ancak kendinden öncekilerin tasdikçisi ve kitabın açıklamasıdır. Onda asla şüphe yoktur. Âlemlerin Rabb’i tarafından indirilmiştir.”
Yunus: 37
“Bu Kur’an iftira edilmiş bir söz değildir. O ancak kendinden önceki kitapların tasdiki, her şeyin açıklanması, mümin topluluk için de hidayet ve rahmettir.”
Yusuf: 111
Kur’an beşeriyetin tamamı için genel bir şeriat getirmiştir. Onda insanlık için dünya ve ahiret saadetini sağlayıcı her şey vardır. Kur’an getirdiği şeriatla geçmiş toplumlara has ameli şeriatların hepsini nesih edip, her zaman ve her mekâna uygun kıyamete kadar ebedi kalıcı hükümler vazetmiştir.
2) Kur’an tahrif, önünden ve arkasından batılın yaklaşması gibi şeylerden uzak yegâne Rabbani kitaptır.
“Şüphesiz ki O zikri biz indirdik biz. Onun koruyucusu da elbette biziz.”
Hicr: 9
“Onlar kendilerine gelen Kur’an’ı inkâr ettiler. Hâlbuki O eşsiz bir kitaptır. Ne önünden ne de arkasından Onun hükmünü boşa çıkaracak bir söz gelmez. O, hüküm ve hikmet sahibi çok övülen Allah’tan indirilmiştir.”
Fussilet: 41, 42
Allah Kur’an’ı Rasulüne indirirken Onu sadece kendi toplumuna tebliğ etmesi için indirmemiştir. Aksine Onu bütün insanlığa tebliğ edip duyurması için indirmiştir. Bu yönüyle de Kur’an diğer kitaplardan ayrılır. Diğer kitaplara gelince, Allah’ın bize haber verdiğine göre müntesipleri tarafından tahrife uğratılmıştır. Yahudilerin kendi kitaplarında yaptıkları değişiklik ve tahrifatı şöyle zikretmektedir:
“Şimdi siz, onların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup vardır ki, Allah’ın sözünü işitirler de düşünüp akıl erdirdikten sonra bile bile onu değiştirirler.”
Bakara: 75
“Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerinden kaydırıyorlar.”
Nisâ: 46
Hristiyanların İncil’de yaptığı tahrifi anlatırkende şöyle buyurmuştur:
“Biz Hristiyanız diyenlerden de söz almıştık, ama uyarıldıkları şeyden ibret almayı unuttular. Bu yüzden kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara ne yaptıklarını haber verecektir. Ey kitap ehli, Rasulümüz size geldi, kitaptan gizlediğiniz şeylerin çoğunu size açıklıyor, çoğundan da geçiyor. Gerçekten size Allah’tan bir nur ve açık bir kitap geldi.”
Mâide: 14, 15
“Yahudiler: Üzeyr Allah’ın oğludur dediler. Hristiyanlar da: Mesih Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla ifade ettikleri sözleridir. (Sözlerini) önceki kâfirlerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları helak etsin, nasılda iftira ediyorlar.”
Tevbe: 30
Bu ayet Yahudi ve Hristiyanların Allah’a çocuk isnat edip iftirada bulunarak kitaplarını tahrif ettiklerine en açık bir örnektir. Kur’an bu tahrifi İhlâs suresindeki “Kendisi doğurmamıştır ve (başkası tarafından da) doğrulmamıştır.” İhlâs: 3 ayetiyle tashih edip düzeltmiştir. Allahu Teâlâ eş ve çocuk edinmekten münezzehtir. Rasullere gelince onların hepsi birer beşerdir. Ancak, Allah onları vahiy ve onu insanlara tebliğ etmekle hususi kılmıştır. Rasullerin sonuncusu Nebimize hitaben şöyle buyurmuştur:
“De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahiy olunuyor…”
Kehf: 110
Ehli kitabın kendi kitaplarında yaptığı tahrif ise genel olarak üç kısma ayrılmaktadır:
1) Sözü Olduğu Gibi Bırakıp Tevil Ederek Manayı Tahrif Etmek

Kur’an buna şu ayetle işaret ediyor:
“Yahudilerin yaptıkları zülüm ve birçok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden dolayı kendilerine temiz ve güzel şeyleri onlara yasakladık. Men edildikleri halde faizi almaları ve haksız yere insanların mallarını yemelerinden ötürü böyle yaptık.”
Nisa: 160, 161
Görüldüğü gibi kitaplarında bulunan mevcut hükme rağmen çeşitli hileler yaparak insanların mallarını batıl olarak yemektedirler. Bununla da kalmayıp şöyle demektedirler: Yahudiler kendi aralarında faiz alamaz, birbirleri ile olan ilişkilerinde de emanete riayet şarttır. Ama Yahudi olmayan biriyle olan ilişkilerinde faizin bir sakıncası yoktur, artı onun malını da yiyebilirsin. Onların bu halini Kur’an bize şöyle anlatıyor:
“Kitap ehlinden öyleleri vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan onu sana öder. Onlardan öyleleri de vardır ki, ona bir dinar versen, devamlı olarak başında beklemeden onu sana ödemez. Onlar: Ümmilere karşı bize bir sorumluluk yoktur dedikleri için böyle yapıyorlar ve Allah’a karşı bile bile yalan söylüyorlar.”
Âl-i İmran: 75
Bu gün Tevrat’ta olan bir hükme göre, Yahudi ancak Yahudi komşusuna ve kendi dindaşına karşı dürüst davranmakla yükümlüdür. Yahudi olmayanın malını çalması, ona yalan söylemesi bir Yahudi için günah değildir.
2) Değiştirip İlaveler Yaparak Tahrif Etme

Değiştirme ve ilave yoluyla yapılan tahrifin de birçok örneği vardır. Yahudiler Tevrat’a Allah’ın indirmediği birçok hurafe türü şeyler ilave ettiler. Onlardan bazısı Allah’a iftira ve rasuller hakkında ağza alınmayacak çirkin kelimelerdir. Bunlardan bazısını Kur’an bize nakletmektedir:
“Şüphesiz ki Allah ‘Allah fakirdir, biz zenginiz’ diyenlerin sözlerini işitti. Onların dediklerini ve haksız yere nebileri öldürmelerini yazacağız ve yangın azabını tadın diyeceğiz. Bu, sizin ellerinizin yapıp takdim ettiği karşılığıdır. Allah kullara asla zulmetmez.”
Âl-i İmran: 181, 182
“Yahudiler: Allah’ın eli bağlıdır dediler. Kendi elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır, Allah’ın iki eli de açıktır, dilediği gibi verir.”
Mâide: 64
Tevrat’ta bunlardan daha çirkin ifadeler bulmak da mümkündür.
Hristiyanların İncil’de yaptığı tahrif yahudilerin tahrifinden pek de aşağı değildir. Mesela, İsa (Aleyhisselam)’ın ilahlığı ve aynı zamanda Allah’ın Rasulü oluşu, Allah’ın üç oluşu: ‘Baba, oğul, Ruhu’l-Kudüs’ bu ve emsali şeyler İncil’e yapılmış ilavelerdir.
“Allah ancak Meryem’in oğlu Mesih’tir diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih: Ey İsrail oğulları, benim Rabb’im ve sizin Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin demişti.”
Maide: 72
“Allah üçün üçüncüsüdür diyenler, elbette kâfir olmuştur. Oysa yalnız bir ilah vardır ve (ondan) başka ilah yoktur…”
Mâide: 73
“Meryem oğlu Mesih, rasulden başka bir şey değildir. Ondan önce de rasuller gelip geçmiştir. Annesi de sıddıka idi. İkisi de (herkes gibi) yemek yerlerdi…”
Mâide: 75
“Allah demişti ki: Ey Meryem oğlu İsa, sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah’ı bırakarak ilah edinin’ dedin? (İsa) dedi ki: ‘Hâşâ, sen yücesin, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybları bilen yalnız sensin sen!”
Mâide: 116
3) Tamamen Tahrif Edip Gizleme Bu iki şekilde olmuştur:

1) Şeriatın Hükümlerini Gizlemek:

“Allah, kendilerine kitap verilenlerden: Onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü arkalarına atıp umursamamışlar ve yok pahasına onu satmışlardı. (Böyle yapmakla ne kötü bir şey satın aldılar.)”
Âl-i İmran: 187
2) Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Risaletini Gizlemek:

“Kendilerine kitap verdiklerimiz Onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, ama yine de onlardan bir grup bile bile hakkı gizlerler.”
Bakara: 146
“Meryem oğlu İsa da: ‘Ey İsrail oğulları, ben size Allah’ın gönderdiği bir Rasulüm, benden önce gelen Tevrat’ı tasdik edici ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir Rasulü müjdeleyici olarak geldim’ demişti. Fakat (İsa’nın müjdelediği rasul) onlara apaçık deliller getirince: Bu apaçık sihirdir dediler.”
Saf: 6
“Allah nebilerden şöyle söz almıştı: ‘Size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunan (kitapları) tasdik edici bir nebi geldiğinde, ona mutlaka iman edecek ve yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi, bu hususta ahdimi aldınız mı?’ demişti. ‘Kabul ettik’ dediler. O halde şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım dedi. Artık kim bundan sonra dönerse, işte onlar fasıklardır.”
Âl-i İmran: 81, 82
Allah’ın bu emirlerine rağmen ehli kitap Rablerine asi olarak açıklamakla emrolundukları hükümleri insanlardan gizlediler ve Allah’ın ayetlerini az bir pahaya sattılar. Buhari ve Müslim’deki Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anhuma)’ın rivayet ettiği şu hadis onların kendi kitaplarına karşı tutumlarını ortaya koyan en bariz örnektir. Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle demiştir:
“Yahudiler Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldiler ve O’na kendilerinden bir adamla bir kadının zina ettiğini zikrettiler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara:
‘Siz recm hakkında Tevrat’ta ne buluyorsunuz?’ buyurdu. Onlar:
−Biz zina edenlerin ayıplarını ortaya koyup teşhir ederiz, bunlar bir de değnekle dövülürler dediler. Abdullah bin Selam onlara:
−Yalan söylediniz, Tevrat’ta recm ayeti vardır dedi. Bunun üzerine onlar Tevrat’ı getirdiler ve kitabı açtılar. Yahudilerden biri elini recm ayetinin üzerine koydu, ondan önceki ve sonraki ayetleri okumağa başladı. Abdullah bin Selam ona:
−Elini kaldır dedi. O da elini kaldırınca recm ayeti görülüverdi. Yahudiler:
−Ya Muhammed, Abdullah bin Selam doğru söyledi, gerçekten Tevrat’ta recm ayeti vardır dediler. Zinanın sabit olması üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zina eden bu iki kişinin recm edilmelerini emretti. Onlar da recm edildiler. Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anhuma):
−Ben, onlar recm edilirken yahudi erkeğini, kadını atılan taşlardan korumak için kadının üzerine meyleder halde gördüm demiştir.”
Buhari: 6697, Müslim: 1699/26
Kur’an’ın diğer kitaplardan ayrıldığı bir başka yönü de onun bütün insanlar ve cinlerin kitabı olmasıdır: “O (Kitap) âlemler için ancak bir öğüttür.”
Kalem: 52
“Allah katında din İslam’dır…”
Âl-i İmran: 199
“Kim İslam’dan gayrı bir din isterse, bilsin ki o (din) ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette zarar edenlerden olacaktır.”
Âl-i İmran: 85
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, bu ümmetten yahudi, hristiyan veya herhangi bir kimse beni işitir de sonra benimle gönderilen şeye iman etmediği halde ölürse muhakkak o, ateş ehlinden olur’ buyurdu.”
Müslim: 153/240
Bu meziyet, diğer meziyetlerden ayrı bir özelliktir. Kur’an Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, bütün insanlara tebliğ edilmek üzere indirilmiştir. Muayyen bir kavme tebliğ edilmek üzere indirilmemiştir. Önceki kitaplar ise muayyen toplumlara geliyordu. Kur’an kıyamete kadar insanlar üzerinde Allah’ın hücceti olup insanların onu tahrif etmemeleri için de Allah tarafından korunmaya devam edecektir.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile