Hayat…
Gerçek kardeşlik
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: “Ey bilge insan! Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne gibi fark vardır.” diye. “Bakın göstereyim.” demiş, ermiş. Önce sevgiyi dillerinden gönüllerine indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuş yerlerine. Derken, derviş tabaklar içinde sıcak çorbalar ve arkasından da kaşıkları getirmiş. Fakat kaşıkların boyu 1 metre imiş… Ermiş, “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle içeceksiniz çorbanızı.” diye bir şart koymuş. ‘Peki’ demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine ‘Şimdi’ demiş ermiş; ‘Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. ‘Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmişler, onlar oturmuş sofraya bu defa. ‘Buyurun’ deyince, herbiri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. “İşte” demiş ermiş; “Kim bu hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Kesinlikle şunu da unutmayın! Hayat pazarında alan değil, veren kazançtadır daima.