Asya

İstavrit Balığı, istavrit Balığı nasıl avlanır

Bu konu Asya tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
Asya
Asya
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 5005
Yanıt Sayısı: 0
19 Mayıs 2021, 9:44

İstavrit Balığı, istavrit Balığı nasıl avlanır

Kara Gözlü
İstavrit Balığı, istavrit Balığı nasıl avlanır

TANIYALIM:
Yılın hangi ayı, hangi günü olduğu önemli değil çıkın İstanbul boğazına, boğaz boyunca dizilmiş, kamışlı oltaları ile balık yakalamaya çalışan balıkçılar görürsünüz; hele hele Pazar günü ise o kadar çok balıkçının nasıl olup da o kadar sıkışık durarak avlandıklarını ister istemez merak edersiniz. Galata, Unkapanı köprüleri de farksızdır. Peki ne avlıyor bu balıkçılar? Avlanan balık cinsleri mevsime göre değişse de her zaman hiç değişmeden avlanan bir balık var ki çok kimse de zaten onun peşindedir, işte o bizim istavrit. Tüm sularımızda bulunan ve çok kimsenin sadece istavrit deyip geçtiği bu balığın ülkemizde yaşayan üç farklı türü vardır. Öncelikle bu türleri tek tek tanıyalım.

Trachurus mediterraneus

Marmara ve Karadenize özgü bir türdür, Akdenizde de bulunur. Yurdumuzda istavrit, sarıkuyruk veya sarıkanat istavrit olarak bilinir, bu ve diğer tüm istavritlerin küçüklerine kıraça denir. Yabancı dillerde adı Mediterranean horse mackerel (İng.), chernomorskaya stavrida (Rus, Ukr.), stavrid (Rom.), safrid (Bul.) gibi isimlerle geçer. Bu türün bir alt türü olan T. Mediterraneus ponticus daha çok Marmara da olmak üzere Karadeniz’de de bulunur. İki türün ayrımı pek amatör işi değildir. ama yandaki resimde üstte olan T. Mediterranus alttaki ise alt tür olan T. Mediterraneus ponticus’dur. Son zamanlarda her iki tür de T. Mediterraneus bilimsel adı ile tanımlanmaktadır. Sırt rengi diğer istavtrit türlerine göre daha koyudur, siyaha kaçar, yanları ve karnı beyazdır. Küçük pulları vücuduna çok iyi işlemiştir kazımaya gerek yoktur. Sırt yüzgeci çiftlidir, yan yüzgeçleri oldukça gelişmiş uçları sivri, kuyruk yüzgeci çatal yapılı ve kuvvetlidir. Dikenli yüzgeci yoktur ancak anüs yüzgeci önünde iki adet küçük sert dikeni vardır temizlerken dikkat edilmez ise ele batar. Boylu balıktır, 60 santime kadar büyürse de genelde 18-25 santim boylarına rastlanılır. Kafası ve gözleri iri, ağzı büyük ve körüklüdür. Etobur balıklardandır. Başlıca gıdası kendisi ile aynı sularda bulunan hamsi, çaça, sardalya gibi pelajik balıkların yavruları, yumurtaları ve planktonlardır. Kendisi de pelajik balıklardandır kışı derinlerde yazı daha sığlarda geçirir bu arada 40-500 metre derinliklere kadar gezinir, bazen su yüzeyinde rastlamak da mümkündür. Genelde büyük sürüler halinde gezer. Marmara’daki bazı sürüler baharda Karadenize çıkar sonbaharda geri döner. Yine de Marmara’nın yerli balıklarından sayılır. Üremeleri Nisan-Temmuz arası olur. Bir dişi 100-120,000 kadar yumurta yapar. Yumurtalar küresel ve pelajiktir. Çıkan yavrulan 2,5 mm olurlar boyunda ve pelajik olarak yaşarlar. Eti pembeye kaçar renkte ve lezzetlidir. Tavası, haşlaması, buğulaması, kurutulmuşu (çiroz), tuzlanmışı yapılır. Bol av veren ekonomik değeri yüksek olan bir balıktır.

Trachurus trachurus

Yurdumuzda istavrit veya karagöz istavrit diye bilinirken yabancı kaynaklarda Atlantic horse mackerel, horse mackerel (İng.), chincard (Fra.), common scad (USA), esfer (Sur.), grizosavrido, savridi (Yun.), gibi isimlerle bulunabilir. Yurdumuzdaki tüm sularda bulunur. Daha çok Marmara balığı sayılmakla beraber yazları Karadenize çıkarak yemlendiği sonbaharda da Marmara’ya döndüğü bilinmektedir. Ege ve Akdeniz’de de sıkça rastlanır. Akrabası T. Mediterraneustan biraz daha enli ve tombul olmasından başka; yanal çizginin üstündeki ikinci bir hat belli belirsiz nokta nokta kafadan kuyruğa kadar uzanır, diğerinde bu hat birinci sırt yüzgecinde biter. Sırtı mavimsi, gri-siyah renkte yanları ve karnı beyazdır. Yüzgeçleri akrabası ile aynı şekildedir, kafası normal ağzı körüklü ve büyüktür. Beslenme alışkanlıkları karagöz istavrit ile aynıdır. Pelajik balıklardandır, kışları 600 metre derinlere kadar çekilirken yazları su üstüne kadar çıkabilirler. Büyük sürüler halinde bulunurlar. Ege ve Akdeniz’de hemen hemen yıl boyunca yumurta dökebildiği tespit edilmiştir; Marmara ve Karadeniz de yaşayanlar ise genelde Nisan-Temmuz arası yumurta dökerler. Bir dişi 140,000 kadar yumurta dökebilir, yumurtalar pelajiktir ve açıldıklarında 5 mm., boyunda yavrular çıkar. ömrü 14 yıl kadardır, ortalama boyları 20-25 santimdir, yurdumuzda 50 santimlikleri yakalanabilirken açık denizlerde 70 santim boy ve 2 kilo ağırlığa kadar olanları yakalanmaktadır.

Marmara ve Karadeniz’de yakalananların eti çok lezzetlidir. Tavası, haşlaması, buğulaması yapılır; kurutulmuş ve tuzlanmış olarak da tüketilir. Ekonomik değeri çok yüksektir.

Trachuruc picturatus

Akdenize özgü bir türdür hatta daha çok Atlantik okyanusunun batı kıyılarında rastlanırken doğu Akdenizde, bu arada yurdumuzun Akdeniz kıyılarında da tesadüf edilir. Marmara ve Karadenize çıkmaz. Yabancı kaynaklarda blue jack mackerel (İng.), Blue scad (ABD), chicharro, jurel (İsp.) isimleri ile geçer. 0-550 metre derinliklerde büyük sürüler olarak gezerler. Diğer türlere oranla daha büyük ve çıkıntılı kafa yapısına sahiptir. gözler iri ağzı körüklüdür. Sırtı mavi, laciver yanları ve karnı beyazdır. Yüzgeçleri akrabalarına benzer kuyruk yüzgeci diğer türlere oranla daha incedir. Vücut yapısı torpil gibidir, ufak pulları vücuduna işlemiştir kazınması gerekmez. Beslenmesi diğer türlerle aynıdır. Üremesi sarıkanat istavrit gibidir, Akdeniz de ve Atlantikte yumurta döker. 60 santim boya kadar ulaşır. Ortalama ömrü 15 yıl kadardır.
Eti sularımızdaki diğer türler kadar lezzetli olmamakla beraber tavası çok nefistir. Ayrıca haşlaması, buğulaması yapılır; kurutulmuş ve tuzlanmış olarak da tüketilir. Ekonomik değeri çok yüksektir.

İstavrit balıkları denizlerdeki lüfer, palamut, orkinos gibi balıkları en büyük besin kaynağıdır. Bu nedenle bu tür balıklar için çok iyi yem olurlar. Amatör balıkçıların yaprak, sülük, şak şak, tek göz olarak en çok kullandıkları balıklardandır. Yaşadığı tüm sularda genelde uzun göçler yapar, göçmen balık olarak bilinir. Tüm türlerinin yüzme kesesi vardır. Hepsinde yanal çizgi üst üste dizilmiş sert plaka şeklinde pullardan oluşmuştur. Türlere göre yan çizgideki pul sayıları farklı olabilir. Tüm istavritlerin ağızları yumuşak ve körüklü olduğundan çaparide balık varken sertçe sallanırsa veya toplarken hızlı toplanırsa istavridin dudağı yırtılıp kurtulabilir.

NERELERDE BULUNUR:
İstavrit balığının yukarıdaki tanıtımından da anlaşılacağı gibi su yüzeyinden 600 metre derinliklerde bulunur ve devamlı hareket halindedir. O nedenle şurada bulunur burada bulunur diye önceden ahkam kesmek doğru olmaz. Ama prensip olarak bulunduğu sularda dibin durumundan bağımsız olarak 15 metreden 60 metreye kadar olan derinliklerde aranmalıdır.

AVLAYALIM:
İstavrit deyince akla ilk gelen takım elbette çaparidir. Çapari nedir, nasıl yapılır uzun uzun Olta takımları ve uygulamaları sayfasında anlatıldığından burada tekrarlamadan istavrite özgü inceliklere değineceğiz. Ama sadece çapari deyip geçmemek gerekir, istavritin yemli takımla da avcılığı yapılır. Buna göre istavrit avı:
a. Çapari
b. Yemli
c. Sıyırtma ( Atıp çekme )
d. Çarpma
gruplarında ayrılabilir.
a. Çapari
İstavritin çapari ile avcılığında kullanılan çapari genelde beyaz tüylüdür, bununla birlikte kolyoz için kullanılan kırçıllı tüylü çaparilere vurduğu da olur. Hatta parlak kırmızı çıplak iğnelerle kıraça, istavrit yakaladığımı bilirim. Son yıllarda tüy yerine sarı, yeşil veya beyaz simli iplikler bağlanarak da çapariler yapılmaktadır. Bu şekilde renkli simlerle çapari düzenlemek okyanuslarda avlanan yabancı amatörlerin uzun zamandır kullandığı bir yöntemdir. Hatta daha çok simli iplik yerine plastik parçalar kullanmaktadırlar, bu tür bir çaparide kullanılan iğnelerin resmi kolyoz sayfasında vardır. Eğer tüy kullanılacaksa o takdirde martı, ördek, kaz gibi uçucu su kuşlarının kanatlarındaki veya kuyruklarındaki kalem tüylerden alınan parçalar bağlanır. Kalem tüyden (telek) parça alınmasında çeşitli yollar vardır. Benim kullandığım usulde çaparide kullandığım iğnenin veya bir büyük numarasının ağız açıklığı kadar genişlikte parçalar koparırım; bunu için iğneyi ağız açıklığı tüy ile dolacak şekilde kalem tüye saplar ve ağız içinde kalan kısmı diğer tüylerden ayırır, sonra da ayrılan kısmı telekten sıyırırım. Tüyün boyu o kadar önemli değildir iğneden kısa olmasın yeter, uzun ise iğne boyuna uygun olarak yani tüyün ucu dirseği bir miktar geçecek şekilde bağlanır iğne palası üstünde kalan fazlası kesilir. İstavrit çaparisinde olta 040-050, beden 035, köstekler 020-025 olur; köstek boyları 10-12 santimdir ve üst üste binmemelidirler. İğneler 4-6 numara genelde kalaylı düz iğnelerdir. Simli ipliklerde yapılan çaparilerde siyah iğneler kullanılmaktadır hatta yakın zamanda bazı tüylü çaparilerde de siyah iğne kullanıldığını gördüm. İğnenin renginin verimi etkilemediği kanatindeyim bu nedenle genelde kalaylı iğneli çapari kullansam da siyah iğnelilere de hayır demem. İskandil 80-150 gramdır. İstavrit çaparisi eskiden 15-20 iğneli olurdu, ama kullanım zorluğu nedeni ile son zamanlarda daha yaygın olarak 10 iğneli çapariler neredeyse standard hale gelmiştir.
Çapari uygulaması karadan ve sandaldan olmak üzere iki çeşittir. Karadan yapılan uygulamada makinalı kamışlı takım kullanılması doğru olur. El oltası kullanıyor iseniz ve şansınız da varsa her üç beş atıp toplamadan sonra karışacaktır şanssızsanız ilk atışta karışacak ve açılmayacaktır. Karadan çapari kullanılırken takım yukarıda anlatılan gibi hazırlanır ağırlık sulara akıntıya göre 80-150 gıram gerekirse ve kamış da yeteri kadar kuvvetli ise siz daha ağırını da kullanabilirsiniz. Kamış, iskandile uygun kapasitede, 3,5-4,5 metre boyunda olmalıdır. Makinaya gelince, kıyıdan çaparicilik fazla miktarda olta ipi gerekemektedir o nedenle makina 040 misinadan 150-200 metre alabilmelidir. Bu da aslında o iş için gerekenden daha büyük bir makina bulundurmayı beraberinde getirir. Kıyıdan kamış yardımı ile mümkün olduğunca uzağa atılan çaparinin akıntı ile sürüklenmesi ve dibe doğru inmesi beklenir bu arada makinanın sarma teli ilk atıştan sonra etraftaki diğer balıkçıların durumuna göre bir müddet açık bırakılıp kapatılır. Çok fazla açık tutulursa diğer çaparicilerin oltalarına dolanma riski vardır hemen kapatırsanız da kısa mesafeyi taramış olursunuz. Artık duruma göre ayarı siz yapacaksınız. Takımın sarma teli kapandıktan sonra da bir müddet dibe inmesi beklenir fakat dibe değmeden sarmaya başlanır. Bekleme esnasında elle olta ipini tutarak veya hafifçe çekerek oltada balık olup olmadığını anlarsınız. Kıyıdan avcılıkta en önemli olan etraftaki yayalara, araçlara ve diğer balıkçılara zarar vermeden avlanabilmektir. İstanbul boğazı kıyı balıkçıları bu işin en büyük ustalarıdır.
Kıyıdan avlanırken her zaman atıp çekme uygulaması olmaz köprü, iskele gibi yerlerden yapılan çapari bazen sarkıtma gibi de kullanılır. Bu halde makinasan salınan çaparinin kullanımı aşağıda anlatılan sndaldan kullanıma benzer.
Sandaldan kullanılan çapari genelde el oltası olarak düzenlenir ama isteyen makinalı kamışlı takım da kullanabilir. Sandaldan salınan çapari her bir kaç kulaçta durdurulur takım bir kaz kez kol boyu yukarı kaldırılıp indirilir, böylece kösteklerin hareketlenerek açılması, böylece balığın görmesi sağlanır. Dibe inene kadar bu şekilde çeşitli derinlikler denenir. Dibe inene kadar vuruş olmaz ise dipte de bir müddet sallanan çapari çekilerek tekrar indirilir. Büyük bir sürüye denk gelindiyse balığın vurduğu derinlikte olta işaretlenir ve devamlı o civarda avlanılır. Sürü büyük değilse bunun garantisi olmaz balığı her seferinde aramak gerekir. Bazen iniş sırasında veya yeme atlarken sallanan çaparinin diğer iğnelerine aykırı yakalanan balıklar alışık olmayan amatöre "topladık ne varsa" sevinci yaşatır ama çıkan genelde kuyruktan veya sırtından yakalanıp aşırı direnç gösteren tek bir istavrittir. Yalnız bu olay sık sık oluyor ve balık vurmuyor ise bir terslik var demektir ilk olarak çapariyi değiştirin bu da olmaz ise yemli takımı deneyin.
Balığın sandaldan indirilen çapariye atlamadığı veya az olduğu dönemlerde dipten yaklaşık 1 kulaç kadar yukarıda tutulan çapari rölantide hareket ettirilen motorun peşinden sürütülür. Bu arada takımın uçmamasına tekneye hemen hemen dik gelmesine dikkat edilir. Sürütme sırasında açılan köstekler balığa görüntü vererek oltaya vurmasına yardım eder. Bundan da bir şey çıkmaz ise toplayıp dönün o gün balık yok demektir.
Sandaldan çapari yaparken eğer açık sudaysak, büyük tekneler ve akıntı tehlike oluşturmuyorsa sandalı demirlememek alargaya bırakmak en iyisidir, şartlar uygun değilse sandal demirlenir veya motor ya da kürek yardımı ile yerinde tutulmaya çalışılır. Bu durumda sandalda bir de yardımcı gerekir.
b. Yemli takım
İstavrit avında yemli takım daha çok kıyılarda iskele, köprü, duba üstelerinden avcılıkta kullanılır. Takımın yapılışı çaparide anlatıldığı gibidir. Tek fark iğneler tüysüz ve kesinlikle kalaylıdır. Yem olarak lokma kesilmiş hamsi, gümüş, baklava kesilmiş sardalya, hamsi, zargana, istavritin kendi eti gibi parlak beyaz derisi olan balıklar kullanılır ve bunların parlak derili etli kısmı kullanılır. Kabukları temizlenmiş karides eti, kum, kaya kurtları da yem olarak kullanılır, istavrit midyeye vurmaz. Takım genelde 4 en fazla 5 iğneli olur. Yemlenen takım dibe yavaş yavaş indirilir genelde iniş esnasında vuruş olur inene kadar vuruş olmaz ise dibe inen takımda iskandil dibe oturtulur olta hafif gergince apiko tutulur sallamadan vuruş beklenir.
Bazen Eylül ayında lüfer kofananın önüne katıp sürdüğü iri Karadeniz istavriti hem Karadeniz’in boğaz girişinde hem de Marmara’nın İstanbul boğazına yakın taşlık kırmalıklarına yayılır. Bu balık bildiğimiz istavrit türlerinden farklı olmayıp sadece onların irisidir, genelde de karagöz istavrittir. Akıntı altlarında 040 olta, 035 bedene dizilen 025-030 yarım kulaç kösteklere 1-1/0 iğneler bağlanır ve akyemle yemlenerek indirilir. Köstek sayısı genelde iki bazen de üçtür. Akıntı ile takımdan açılıp salınan köstekler bol bol iri istavrit toplar.
Yemli takımlarla sandaldan avlanma sırasında sandal demirlenmelidir. Tek demir üstünde kalmak yeter, tonoza gerek yoktur.
c. Sıyırtma (atıp çekme)
Genellikle İstanbul boğazında İstavrit, kolyoz, şimdi kalmayan uskumru gibi balıkların avında kullanılan bu takımn ne olduğu oltacılıkta kullanılan malzemeler sayfasında vardır buraya göz atabilirsiniz burada tekrar anlatmaya gerek yok.
d. Çarpma
İstavritin de çarpma avı olur mu? Demeyin çünkü olur. Biraz yukarıda çapariyi anlatırken çapariye bile çarpma balık yakalandığını anlattık ama orada amaç çaparicilik bu defa ise amaç açık açık çarpma ile balık yakalamak. Bu aslında bir fırsatçılık. Nasıl ki açık denizde büyük yırtıcılar küçük balıkları sardığında alttan onlar üstten de martılar nasipleniyorsa, kıyılarda da martının yerini bizler alacağız.
Özellikle İstanbul boğazında lüfer, kofana, palamut gibi balıkların sardığı istavritler rıhtım duvarlarına yaslanır etrafını saran yırtıcıların korkusu ile çok yoğun bir şekilde bir araya toplanır sağa sola yüzer, daireler çizer bazen de süratle akıp geçer. İşte bu durumda martı gibi davranan amatörler çarpma takımları ile indir birdir bazen tek tek bazen çift çift istavritleri toplarlar. Takım biraz aşağı salınırsa sürüye dalan lüfer kofanalardan da alma ihtimali az değildir. İstanbul boğazında yalılarda oturan meraklılar evlerinin önüne gelen bu fırsatı değerlendirip leğenlerle, kepçelerle de balıkları toplayabilirler. Biz amatör olarak çarpmadan ileri gitmeyelim derim.

İstavrit hemen hemen her ülkede bilinen, avlanan, ekonomik değeri çok yüksek balıklardandır. Amatör avcılık dışında uzatma, gırgır, manyat ağları ile de bol miktarda avlanır ve pazarlanır. Etinin lezzetli olması nedeni ile de rağbet görmektedir.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile