memoli

Bilmeceler Her Konulu

Bu konu memoli tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
memoli
memoli
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 10876
Yanıt Sayısı: 0
21 Mayıs 2021, 9:04

Bilmeceler Her Konulu

Deli Sevdam
Bilmeceler Her Konulu

Adem-Havva: Ey kişi, ne biri bilirsin, nebeşi, dünyaya biri, (bir misafir) gelmiş, anası erkek, babası dişi.?

Ağız : Benim bir damım var, içinde çapa dolu.

Adım: Bahçevan bahçeye ilk önce ne atar? Adım.

Ağız, burun, gözler, kaşlar, altın saçlar: Tap tapılayık, tapılayığın üstünde muşulayık, mulayığın üstünde ışılayık, ışılağın üstünde kolancık, kolancığın üstünde alancık, alancığın üstünde ormancık, ormancığın üstünde bir güdük domuz.(Tezel)

Ağız, burun, gözler, kaşlar, saçlar: Altı aşçı dükkanı, üstü hor hor çeşmesi, aynacılar, kemancılar, kıl bayırı, hastane çayırı (Tezel)

Ağız, burun, gözler., saçlar: En altı bakkal dükkanı, daha üstünde kapaklı ayna, en üstünde çayır çimen.: .

Ağız, dişler , dil: Altı çukur ocva değil, üstü kubbe, hava değil, içinde bülbül öter, otuz iki kız çevresini bekler, ottan yapılmış yuva değil

AĞIZ: Kırmızı bir kafeste bir çok güvercin, gençliğinde iyi bak, kocalığın gövensin.

Ağız: Küçük bakkal, dünyayı yukar. Kafiyesiz ama, kolay bir bilmece olarak üretilmiş işte.

Ağız: Üzerinde çift oluk, içinde kızıl balık.

Akıl: Alemi döndürür felekten, dünyayı geçirir elekten, her başta bulunmaz bu yüksek dilekten.

Akrep: Üzidir, üzi, çirtiğin kızı. Çimdikler bizi.?

Altı deri, üstü deri, içinde bir avuç tatlı darı)(İncir)

Altı göl, üstü gül.(Lamba)

Altın- Sarıdır safran gibi, okunur kuran gibi, hem vallahi hem billahi ne şeftali ne zerdali?

Altın: Sarıdır safran gibi, okunur kuran gibi, ya bunu bileceksin, ya yarın sabah öleceksin?

Altın: Yer altında paslanmaz.

Ana kucağındaki ve karnındaki iki çocuğu: Bir köprüden üç kişi geçer, biri bakar basar geçer, biri bakar basmaz geçer, öbürü ne bakar, ne basar , geçer?

Araba tekerlekleri: Küçük kaçar, büyük tutamaz. ?

Araba: Dağdan gelir homur homur, ayağında koca demir. ?

Arabadan atladı, pantolonu patladı.( Karpuz)

Arı: Ben bir nesne gördüm, canı var, kanı yok, sütü helal, etki haram.?

Arı: Cici mici kuşlar, cami taşlar, verir meeği, ele bağışlar.?

Arı: Küçük bir kuşum var, çiçek gider hoşuna, uğrar her çiçeğin başına, emek çeker boşuna.?

. Asma kabağı: Sarı entarili, selvi boylu bir bebek gördüm. Bozuk . değildir sallanır, asma değildir çardaklanır.

Asma saat: Karşıdan baktım bir hane, yanına vardım Mevlane, içinde iki derviş, vaktini bil dermiş?

Asma: Alçakta biter, yükseğe çıkar.

Asma: Bıyığımı bura, bura, çıktım kapkara duvara?

Aşağı iner güle güle, yukarı çıkar ağlıya ağlıya.(Kuyu kovası)

Ay: Dam üstünde kalaylı tepsi?

Ay: Her akşam doğar, her sabah ölür.

Ay: Nar tanesi, nur tanesi, dünyamızın bir tanesi.?

Ayakkabı çarık: Ejderin gezerim gezerim eve gelirim, ağızım açık kalırım.?

Ayakkabı: Çözerim durur, bağlarım yürür.

Ayakkabı: Evden eve şibidik.

Ayakları su içer, üstünden gelen geçer. (Köprü)

Ay-güneş: Altın tas, gümüş tas, birini kaldır birin bas:

Ayna: Dünyaları içine alır, hiç içine girmez.

Ayva: Sarı sarı sarkar durur, düşerim diye korkar durur.?

Ayva: Sarı tavuk dalda yatar, dal kırılır yerde yatar.?

Baca: Dam üstünde kadı gibi göğe bakar cadı gibi.?

Badem: Altı tahta üstü tahta, içinde bir sarı softa?

Bakire- kız: Al getir ver getir, gelmezse yalvar getir. El değmeden ağaçtan koklanmadık gül getir. ?

Bakraç: Kuru girdi, sulu çıktı.

Balık: Ol nedirki kat kat giyer libas, kanadı var, kuyruğu var uçamaz, meskeninden ne zaman çıksa o hayvan, teslimi ruh eder hemen.

Balta- Balık: Dağda takılar, suda şakılar.?

Balta-balık,tazı tavşan: Dağda tak tak, suda şıp şıp, arşın ayaklı burma bıyıklı.?

Bardak: Bir kızım oğlum var, gelen öper, giden öper.

Baston: Ben giderim o gider, metelik (Hacılığa) kadar iz eder.

Baston: Ben giderim o gider, önümde tın tın eder.

Baş: Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak.

Başı iri, dibi ince, ne hoş olur deliğine girince.( Kaşık)

Ben giderim o gider, içimde tık tık eder.(Yürek)


Cevap: Bilmeceler Her Konulu

Deli Sevdam
Ben giderim o kalır.(Ayak izi)

Benim bir kuyum var, kuyunun içinde suyu, suyun içinde yılan, yılanın ağzında mercan.(Gaz Lambası)

Benim iki pencerem var, divardan etten, gece olur kaparım, gündüz olur açarım.(Göz)

Beş vakit namaz: Beş türlü yemiş, birbirine ermemiş, üçü gün görmüş, ikisi görmemiş.?

Beşik: Bir kaç çöpün çatağı, beyoğlu’nun yatağı.

Bıçak, hançer, kılıç: Altı mermer, üstü mermer, içinde bir kanlı berber.?

Bıldırcın budunu taşır, bulduğunu bana taşır.(Kaşık)

Biber: Uzundur, kılsızdır, huysuzdur, soysuzdur.

Bilmece bildirmece, dil üstünde kaydırmaca.(Dondurma)

Bilmece bildirmece, el üstünde kaydırmaca. Sabun)

Bilmece, bildirmece, saç üstünde kaydırmaca.(Tarak)

Bir ufacık mil taşı, içinde beyler aşı, pişirirsen aş olur, pişirmezsen kuş olur.(Yumurta)

Bir ağacı oymuşlar, içine dünyayı koymuşlar. (Eski radyolar)

Bir ayağım var, bir de şapkam.( Mantar)

Bir fıçım var, iki türlü suyu var.(Yumurta)

Bir küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk. (limon)

Bir mağarada bir dansöz.Otuz iki seyirci. (Ağız-Dil- Dişler)

Bir tabak yemişim var, yarısı yenir, yarısı yenmez.?

Bir top bezim var, sararım sararım bitmez.(Yol)

Biri oturur, biri kalkar.(Terazi)

Böcek: Altı ayağı var, dördü ile yürür, ikisi boş değil, boynuzu var, koç değil, kanadı var kuş değil.

Böğürtlen: Dokunmayın güzele, on parmağın kan olur, tutar isen yavuş tut, iki elin al olur.?

Böğürtlen: Zerre zerre dal olur, yeşil iken al olur, meylidince siyaha, lezzet verir dudağa, tutar isen yavaş tut.İki elin kan olur.?

Börek: Altı yayım, üstü yayım, içinde Musta dayım.

Buğday: Allahümme veresinde, kıllar bitmiş yüresinde, şirinlikten ikişak olmuş, inan onun arasında.

Bulaşık bezi: Çimer çimer, çiviye biner.?

Bulgur taşı: Evden eve saldırır

Cami: O yanı taş, bu yanı taş, içinde var yüz elli baş.?

Cemreler: Üç biraderler geldi., biri suya düştü, biri göğe, biri yere.?

Cenaze ve taşıyanlar: Bir acip nesne gördüm, sekiz ayak üzredir, dört canı var, beş kafası, yüz de anın parmağı.?

Cenaze ve taşıyanlar<. Bir cansız dört canlıya binmiş, bu ne biçim iş?

Cennet: Nar tanesi, nur tanesi, dört köşenin bir tanesi?

Ceviz ağacı, ceviz içi yaprağı: Deveden büyük, serçeden küçük, baldan tatlı, zehirden acı?

Ceviz,fındık, badem: Altı mermer üstü mermer, içinde buruşuk Ömer?

Ceviz: Ağaçta kilitli sandık.?

Ceviz: Ara beni bul beni, uğraştırmam çok seni, düşerim ağcından tırak tırak, tırak tırak, çekici al eline, ne tatlıdır, içim bak.

Ceviz: Dışı kütük içi katık.?

Ceviz: Fildirini fişini, taşla kırdım dişini,

Ceviz: Kutu kutu içinde, fiti kutu içinde?

Cezve kahve: Sürdüm kabardı, çektim geberdi.?

Cezve. Soktum kustu, çektim küstü.?


Cevap: Bilmeceler Her Konulu

Deli Sevdam
Ciğer: Karası katran gibi, sarısı safran gibi, gerisi düdük gibi, biz onu yedik gibi.?

Çadır: Dağdan gelir hor hor, tepeciği mor mor.? Sekül sükül ayağı var, seksen iki dayağı var.?

Çalar saat. Çınçınlı hamam, kubbesi tamam. Bir gelin aldım, babası imam?

Çalı süpürgesi: Ben ne idim ne idim? Yeşil kürklü bey idim? Felek beni şaşırttı, dama düşürttü.

Çalı süpürgesi: Dağ başında mamur idim, yeşil başlı emir idim, Allah beni şaşırttı, b… dama düşürdü.?

. Çamur: Bilmece, hem bildirmece, ayak üstü kaydırmaca?

. Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane. (Nar)

. Çat şurada, çat burada.Bir de baktım kapı yanında.( Süpürge)

Çatal kaşık: Bıldırcınım budun taşır, bulduğunu bana taşır.?

Çay: Rengi kızıl, şarap değil, kışın fena ahbap değil.?

Çekirdek fıstık: Çıtır çıtır yenir, ona eğlence denir?

Çeşme musluğu: Ol nedirki alem ona dolanır? Kulağını büktükçe aığzı sulanır.?

Çıkrık: Masal masal matırır, karıyı teper yatırır. Karı cırcır bağırır, kocası selavat getirir. ?

Çilek: Elle beni elle beni, iskelede bekle beni, ben bir dudu kuşum, şekerle besle beni?

Çivi çekiç: Sen seni, bilsen seni, sen seni bilmez isen, patlatırım enseni.?

Çocuk-baba-dede: Bize üç konuk geldi. İki oğul iki baba.

. Dağda gezer tak gibi, kolları budak gibi. (Kağnı)

. Dal başında karga içi dolu kavurga.(İncir)

. Dal üstünde al yanak, İnanmazsan gel de bak.( Elma)

. Dal üstünde kilitli sandık. (Ceviz)

Dalga: Uzun uzun abalar: Ak sakallı babalar, gelir, gider duramaz, gece gündüz çabalar.

. Dam üstünde dana oynar, döner döner giye oynar.(Mısır patlaması)

. Dam üstünde kadı gibi gözleri var cadı gibi. (Baykuş)

. Daracık damda at tepişir.(Yayık)

Davar kemresi: Açıldı sandık, döküldü fındık.

Davul: İnim inim inler, cümle alem dinler.?

Dayak: Deynek ucunda bir yşemiş, onu yiyen ölmemiş, bir daha yemem demiş.?

Def: Derisi var eşek değil, zilleri var köçek değil.? Hem hoplatır hem zıplatır, atarlar tokatı gerçek değil. ?

Def: Kızdırır kızdırır döverler.?

Def: Oğlumun adı Nail, dayak yemeğe mail. Entarisi deridir, kulakları geridir.?

Değirmen: Geldim geçtim önünden, hayır aldım yeminden, ne acaip kuş imiş? Yem yiyor göbeğinden.

Değirmen: Taştandır, demirdendir, yediği hamurdandır, dünyaları doyurur, kendi doymaz nedendir?

Deniz,- dere-göl: Gece, gündüz yatağından çıkmaz, kış ya da yaz yatmadan bıkmaz.

Deniz, -minare-dünya: Kurnasız hamam, ayaksız imam, hansız kapı.

Denize kapak, göğe merdiven., ölüme çare, yumurtaya kulp: Bu sabap bizim bahçeye bir kuş geldi. Gak dedi, guk dedi, bu dünyada dört şeye çare yok dedi.?

Dil: Altı tavan, üstü tavan içinde bir kırmızı oğlan,.

Dil: Baldan tatlı, zehirden acı, iyilik yapana duacı.

Dil: Min min minare, minarede kanarya, kanaryada alıcık, alıcıkda yalıcık.


Deli Sevdam
Diş: Biz biz idik, otuz iki kız idik, bir sıraya dizildik, görenlere süzüldük.

Dişler. İzidik, bizidik, otuz iki kız idik, kıran gelri hep döküldük.

Dişler: Biz biz idik, otuz iki kız idik, ezildik, büzüldük, bir duvara dizildik.

Dişler: Sıra sıra eveler, birbirini geveler.

Dişler: Sıra sıra petekler, bir birini kötekler.

Dişler: Sıra sıras dursalar, birbirini örseler.

Doğum, ölüm: Gelir birbir gider birbir, gelen gider, giden gelmez, bu nedir?

Dolu: Mini mini kuşlar, her yeri taşlar.

Domates: Alçacık boylu, kırmızı donlu.

Dondurma: Bilmece, bildirmece, dil üstünde kaydırmaca?

Dumanı tüter tren değil, denizde gider balık değil.(Vapur)

Dut: Tepesi aşağı sarkar, düşerinm diye korkar, dudu gibi adı var, şeker gibi tadı var?

Düven, öküzler. Altı taş, üstü tahta, sekiz ayak iki baş?

Ecel. Hak bilir, halk bilmez.

Ecel. Kaş ile gözden yakın, söylenen sözden yakın.?

. Elemez belemez, ateşin üstüne gelemez, ateşin üstüne gelince, daha geri dönemez. (Yağ)

Elenmez, belenmez, tandır başına gelemez.(Yağ)

Elmas: Fildir, fiştir, kayadır, taştır, bunu bilmeyenin avradı boştur?

Fasulye: Uzun uzun otlar, içi dolu kurtlar.

Fıldırdım fıstım, kaldırdım astım.(Elek)

Fındık: Altı tahta üstü tahta, içinde bir kuru fatma.?

Fırın- ekmek: Ağzı yayvan, bacası yüce, durmaz işler gündüz gece, yaş alır kuru verir, herkesin ağzında bu bilmece.

Fırın: Ağzı büyük alemet, içi kızıl kıyamet, yaş attım, kuru çıktı, çiğ koydukm pişti çıktı, salli ala Muhammet.

Fırın: Masal masal maskara, ağzı burnu kapkara.

. Gece boşum, gündüz doluyum.(Ayakkabı)

Gölge: ben giderim o gider, ben dururum o durur.

Gölge: Ben giderim, o gider, o benden önce gider.

Gölge: Bir kardeşim var, peşimden hiç ayrılmaz. Kaçarsam kovalar, kovalarsam kaçar.

Gömlek: Bir yerinden girilir, üç yerinden çıkılır, gene içinde kalınır.?

Gönül: Nereden geliyorsun, zirzop kalesinden, üstün neden yaş, denizden geçtim, çok derinmişdi? Kıyısından dolaştım, üstün neye beyaz,? Değirmenden geçtim. Çok kalabalık mıydı? Çakırdağı işittim, akşam nerede idin? Bey konağında? Ne yedin koç? Neresinden? Hiç, Nerede yattın? Minderde. Çok kaba mıydı? Kupkuru yerde. Üstüne ne örttüler? Perde. Sen uğrattın beni bu derde.

Gözler: .Bir küçücük mil taşı, dolaşır dağı taşı.?

Güğüm ibrik: Karnı kurnaz, burnu kurnaz, aç durur da susuz durmaz.?

Gül: Meşeden bir ay doğmuş, aşık birini bulmuş, annesi beşikte iken kızının kızı doğmuş.

Gül: Nazeninim naz göster, nazıma niyaz göster, hakipaye yüz sürem, hançerini az göster.

Güneş: Kaf dağından uludur, dünya onunla doludur. Sürati ile uçarsın, iğne değinden geçersin.

Güneş-kağıt-ölü –altın: Suya düşer ıslanmaz, damdan düşer kırılmaz, at üstünde seslenmez, yere düşer paslanmaz.

Günler, haftalar, aylar, bayramlar: Üç yüz altım altı leylek, kırsıkizdir yuvası, on iki yumurtası var, iki çıkar yavrasu.

Hallaç: Tak ha, taktakı ha., fificit, hahihi?

Hamam: Altı ateş üstü taş, içinde binbir baş.

Hamam: Altı kaynar üstü kaynar içinde bin kişi oynar.

Hanım içinde, saçı dışarda.(Mısır)

Harem ağası: Kadınlar içinde kişi, ne erkekdir ne dişi?

Havan: Şukkadar şukka, bukkadar bukka, entakka, tukka..?

Havan: Terellil terli, takış soktium gitti bir karış,>?

Havuç: Yer altında kırmızı minare.

Hayvan soyundu, insan giyindi.( Kürk)

Hıyar: Uzun uzun uzarlar, ot içinde buzağılar.?

Hıyar: Yerde yatar annesi, yeşil yeşil memesi, ne güzeldir myemesi?

Hıyar: Yeşil kadiufe kendi Zarife.

Hindistan cevizi: Bir kuru kafa, atarım rafa, şekerden tatlı, maymun suratlı.?

Horoz: Abdest almaz, namaz kılmaz, beş vakti bilmez, ezan okur.

Horoz: Kafası tarak., kuyruğu orak.

Hububat: Ah umutlar, umutlar, göz nurunda bulutlar, ayaklarından emer, tepesinden yumurtlar.

Hurma ağcı: Uzun uzanır, gelin gibi bezenir.?

Isırgan: Hantırhuttur, Arnavuttur, adam kapar, ağzı yoktur.

İğde. Bir küçük al yastık, içine tatlı un bastık.?

İğde: Ağaç başında unlu dağarcık?

İğde: Benim bir fabrikam van, üstü kadife, ortası un, altı odun pazarı.?

İğde: Üstü kırmızı, eti beyaz, kemiği kara, bilmem nedendir?

İğne iplik: Kendi demirden, kuyruğu kendirden.?

İğne: Tel tel kadayif, bizim hanım pek zayıf., bir kusuru var ise, bir tane gözü kayıp.?

İki delikten bakar, dünya içine akar.?

İki kardeş bir divarı öre öre çıkar.(Örgü şişi)

İki kaşık, divara yapışık. (Kulak)

İki sahan iki tabak, kaldır kaldır gine bak.?

İlim: Talebe toplar, muallim saçar, pembe olursa toplamaz kaçar.

İmam: Bir baş bin başı devirir?

İncir: Dışı deri gibi, içi darı gibi?

İncir: Dışı esmer içi cevher?


Deli Sevdam
İncir: İçi bitli, dışı tatlı (Kitli)?

İncir: Karşıdan baktım al, ağzıma aldım bal. ?

İncir: Ufacık fincan, içi dolu mercan?

İnek memesi – süt: Köprü altırnda dört düdük, o ağladı biçz yedik.

İnsan ve insan organlarıyla ilgili bilmeceler:

İnsanın rızkı: Mum üstünde mum durur, cim üstünde cim durur, Allah’ın üstüne kim durur?

İskambil kağıdı: Kesilir, dağılır, yenmez bakılır?

İskanbil kağıdı: Karılır, yayılır, ortaya dağılır, ne yenilir, ne içilir, keyfine varılır?

İstavroz: Üç kolu var, milyonlarca kulu var.

Kabak: Uzun Hasan uzanmış, uzandıkça et kazanmış.

Kabak: Uzun Osman sözde yatar, uşakları dizde yatar.

Kabe: Nar tanesi, nur tanesi, İslamların bir tanesi?

Kağıt,sigara kağıdı: Minareden attım kırılmadı, denize attım, kırıldı. ?

Kalem:-Mürekkep kalemi: Geldikçe gittikçe akıtır yaşı, sürttükçe dürttükçe bitirir işi. ?

Kalp: Gündüz gece durmadan, çalışır yorulmadan, bir defa bozuldu mu, tamire yoktur imkan.? Bu bilmecenin kalp ameliyatları yaygınlaşmadan icad edildiğini biliyorsunuz. Zira, bu gün tırnak kesme kadar basit hale gelen kalp ameliyatı olmuş insanların seneler boyu yaşadığını mutlulukla görüyoruz.

Kamel: Mürekkep kalemi: Uzundur, arıktır, başcağızı yarıktır. Sürüştürürsem kusar, sürüştürmezsem susar. ?

Kandil: Bizim evde deli var, tepesinde gülü var, şimdi gelir görürsün, güle güle ölürsün?

Kandil: Üstünden çiçek açar, altından su geçer.?

Kapı: Bir kızım var, gelinn, gidenin elini öper.

Kaplumbağa: Altı mermer üstü mermer içinde bir buruşuk ömer.

Kaplumbağa: Karşıdan gördüm bir taş, yanına gittim dört ayak bir baş.

Kar: Bir çarşafım var dünyayı örter, yalnız suyu örtmez.

Kar: Şekere benzer tadı yok, gökte uçar kanadı yok.

Kar: Tıngır elek, tengir taş, un elerim karnım aç.?

Kara dut: Çıktım, gittim tepeye, elim battı kınaya.?

Kara dut: Yukarıda kara kara, yere düşer para para, elime aldım kan gibi, ağzıma attım bal gibi.?

. Kara huzun kuyruğu uzun.(Tava)Benim bir gelinim var, gelenin gidenin elini öper.( Kapı tokmağı)

. Kara koyun meler gelir, dağı taşı deler gelir. ( Tren)

. Kara tavuk dalda yatar, dal kırılır yerde yatar.(Zeytin)

Karadut: Dokunmayın güzele, o n parmağı kan olur, tutar isen yavaş tut, iki elin al olur.

Karınca: Bir küçücük kumbaa, erzak taşır ambara?

Karınca: Yer altında evleri var, eğri büğru yolları var. İnce ince belleri var.

Karpuz: Allah yapar yapısını, demir açar kapısını?

Karpuz: Arabadan atladı, pantolonu patladı?

Karpuz: Dışı gön gibi, içi kan gibi.?

Karpuz: Yeşil sandığı açtım, al ipeği saçtım?

Karşıdan bakan türbe der, elini süren tövbe der.

Kat kat katmer değil, yenir ama elma değil.(Soğan)-

Kaval: Ağız içinde dil, haydi bunu bil.?

Kavun: Teptim tekerlendi, öptüm şekerlendi, bal ile badem, bir güzel adem.?

Kayık: Bir atım var mihriban, göğsü suda her zaman. Arpa saman istemez, gece gündüz, kişnemez.?

Kayısı zerdali: Yemesi tatlı, güneş suratlı?

Kaymak: Önü kaf, sonu kaf, ortasında var dört harf.

Keçi: Dağdan gelir sekerek, kuru üzüm dökerek.

Keçi: Dağdan gelir taştan gelir, kıçı açık enişten gelir.

Keman: kemençe, saç, ud: Çam ağacını oyarlar, içine tin ton koyarlar. Ağlama tintonum ağlama, kulaklarını burarlar. ?

Keman-kemençe-saz ud: Bir ağacı oymuşlar, içine nağme koymuşlar, yanılmış, yalan söylemiş, kulağını burmuşlar. ?

Kestane: Dağdan gelir, taştan gelir, meşin pabuçlu enişten gelir.?

Kestane: Dışı kazan karası, içi peynir mayası,

Kestane: Hey ne idim ne idim? Samur kürklü bey idim? Felek beni şaşırttı, kızgın küle düşürttü.?

Kestane: Kaftanı kara, gömleği sarı? Anası yüzlük bir koca karı.? Kestane: Dağdan gelir, bsayırdan gelir, meşin yüzlü enişten gelir.

Kırmızı biber: Uzundur, kızıldır, huysuzdur, tüysüzdür.

Kısacık boylu, kadife donlu (Patlıcan)

Kiraz: Aldır alası, yeşildir küpesi, bunu bilmeyen eşek sıpası?

Kiraz: Çifter çifter dizilmiş, enseninden asılmış.?

Kirpik: Sandığı kapadım, püskülleri dışarda kaldı?

Kova: Aşağı inerken kıkır kıkır güler, yukarı çıkarken şıpır şıpır ağlar,?

Köprü: Ayatkları su içer , üstünden gelen geçer.

Köprü: Yol üstünde yorgun katır, bir gün kalkmaz, her gün yatır.

Körük: Eyüpten aldım kara fatmayı, nereden öğrendin göbek atmayı?

Kulak. Çiğ ette çengel asılı?

Kulak: Başa yapışık, bir sapsız kaşık.

Kulak: Koto kaşık( Kuyruğu kesik kaşık) duvara yapışık.?

Kulak: Sapsız memeli kaşık, içi kıvrık kırışık, memesinde çengeli var, kendisi duvara yapışık.?

Kulak: Sarp kayada sansar yuvası,

Kulak: İki kaşık duvara yapışık.

Kur’an: Allah’tan küçük, peygamberden büyük.

Kur’an: Bir direkte bin yaprak, bunu bilmeyen ahmak.

Kur’an: Kırk çınar yaprağı, sevdiğim toprağı, ya bunu bilirsin, ya sabah ölürsün.?

Kurban: Dışından çorap yaptım, içinden kebap yaptım, senede bir gün kestim, yüce bir sevap yaptım.?

Kuru kafa, attım rafa.( Ceviz)

Kuş yuvası: Eden yapar, beden yapar, bıçkısı yok, keseri yok, ben de bilmem neden yapar?

Kuş: Yoldan gelir yürümeden, dala konar görünmeden.

Küp içinde beyaz uşak.(Peynir)


Deli Sevdam
Lahana: Bir kızım var bez gibi, kıçı çuvaldız gibi, kırk kat esvap içinde , gene içi buz gibi.

Lahana: Bir kızım var, kat kat çeyizi var.

Lahana: Geriden baktım aktaş gibi, yanına vardım sütlaç gibi.

Lahana: Kat kat katlancık, katlanmada ak pakçık.

Lahana: Kat katıdır, kat katı bu Allahın hikmeti.

Lahana: Yama yama üstüne yamanmış, hiç iğne batırmadan.

Lamba gaz lambası: Benim bir tek kuyum var, içinde dolu suyum var, su içinde yılan var, ağzında da alev var?

Lamba gaz lambası: Havuz havuzun içinde su, suyun içinde yılan, yılanın ağzında mercan, mercanın üstünde karpuz.?

Lamba-gaz lambası: Billurdan bir havuz, içinde bir kılavuz. Ağzında bir sarı yavuz. ?

Leylek: İki kire kas, bir makas bunu bilmeyen papaz. ?

Leylek: Laka laka lağmeli, laka dedim min elif, iki çubuk bir makas, kendisidir hokkabaz.

Limon: Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk.

Mangal. Bir tabak nar, etrafı kar.Buyursun hünkar.?

Mangal: Bir gelinim var, gelen kuvaklar, giden kucaklar.?

Mantar: Dalı gümüştür gümüş, dalı boynunu eğmiş, küçük, yapraksız yemiş.

Mantar: Direk üstünde sayvan, onu bilmeyen hayvan.

Mantar: Hacı Osman kırkında torbaları sırtında.

Mantar: Karşıdan gelir derviş., hele gözüme iliş.Sebzelerin içinde o bir yapraksız yemiş.

Mantosu yeşil, entarisi kırmızı, bil bakalım kimin kızı? ( Karpuz)

Mezar. Atladım hendek, içi dolu kundak.?

Mezar. Köşedir, boş değildir, kimse ondan hoş değildir.?

Mezarlık. Yer altında tahtalı çarşı?

Mısır patlağı: Pat etti, küt etti, başında beyaz külah bitti.?

Mısır: hanım içerde, saçı dışarda?

Mısır: Yerde8n çıkar sof u sofu, belinde çok piştovu.?

Minare – müezzin: Uzun uzun urganlar, içinde çığırtkanlar?

Minare: Dışı sivri içi iğri,?

Minare: Dolana dolana zıp çıktı, seni bu deliğğe kim tıktı?

Minare: İçi taş, dışı taş, ha dola, ha dolaş?

Minare: Süphanallah Suphi taş, içi kovuk, dışı taş?

Minare-Müvezzin: Dolana dolana çıkar, bağıra bağıra bıkar.?

Mum: Kat kat kadayıf, kendisi zarif, içinde özü vüar, kafasında gözü var.?

Müslüman- Hırıstiyan: Girmedi, girecek, ne girdi ne girecek? (Cennete)

Nalın. Ol nedir ki anın adı, hemmeze iki ata bir adam binip geze?

Namaz. Ayak ayak varmanın, hatası yok sormanın, kaçı günde, gölgede, aceba kırk elmanın?

Namaz: Hakteala, hoş yaratmış beş memiş, beşi dahi birbirini görmemiş, ikisine gün dokunur, yaz kış, üçü dahi gün yüzü görmemiş.

Nar: Ağaçta koca asılı, içikmde üzüm basılı.?

Nar: Anne beni gel ağlatma, kanlı yaşım damlatma, yakut gibi dizileyim, kandil gibi asılayım?

Nar: Bir karı ile bir koca, mırmır eder herkese, karı der ki, hey koca, acep istanbul nice? İstanbul bucak bucak, çevresi mermer ocak, içinde bir sandıcak, içi dolu boncucak.?

Nar: Çarşıdan aldım bin tane, eve geldim bin tane.?

Nar: Çarşıya git, al getir, vermez ise yalvar getir, satılmadık çarşıdan satılmadık kız getir?

Nar: Elimde bir tane içinde bin tane?

Nar: Hacılar hacca gider, ras gelir gece gider, benim bir yumurtam var binlerce piliç eder?

Nar: Hücre hücre, hücebba; içinde dolu murabba? Hilmi şeker, inci döker,?

Nar: Osmancıktan sandık gelir, sandıkçılar yapamaz, içlerinde boncuk gelir, boncukçular dizemez, arasında mektup gelir, değeme katip yazamaz.?

Nar: Sarıdır kabı, çoktur hapı.?

Nar: Ufacık sandık, içi dolu boncuk.?

Nargile: Altı deniz, üstü saman, aman efendim aman, köpürdükçe saçar duman?

Nargile: Altı tıkı tıkı, üstü fıkı fıkı, etrafı mani teknesi, içi tük

Nargile: Karnı gur gur eder kurbağa değil, ağzında zurnası var, zurnacı değil. Başında tablası var helvacı değil.?

Ne idim, ne idim? Tarlalarda bey idim? Felek beni ne yaptı? Beli bağlı kul yaptı.(Süpürge)

Ner: Yumruğum madar yumrkusu? İçinde yüz elli yavrusu?

Orak kazma: Anası eğri, babası doğru?

Oruçlu: Tıngır elek, tıngır saç, gece toktur, gündüz aç.

Oruçlu: Tıngır eletk, tıngır saç, elim hamur, karnım aç?

Ölü: Abdest alır, namaz kılmaz, cemaatten geri durmaz. ?

Ölü: Eriye meriye askeri al geriye, kuşlardan bir kuş gördüm, arkası üstü yürü?

Ölü: Niyet etti yatmaya, kıyamette kalkmaya?

Ölü: Yerden kalkar izi olmaz, erkeye bekmeye yüzü olmaz.

Örümcek: Eden yapar, beden yapar, tahtası yok burgusu yok, neden yapar.?

Pamuk: Minareden attım yayıldı, suya düştü bayıldı.

Pancar: qşyer altında kara bakır.

Para: Zenginin elinde fukaranın dilinde.

Parmaklar. Beş kardeş, bir kuyuya taş atar.?

Patlıcak: Dışarı deri gibi, içeri darı gibi.

Patlıcan dolması: kara tavuk karnı yarık.

Patlıcan: Kısacık, ( ufacık alçacık) boylu kadife donlu.

Peşkir- Alaca, bulaca, çıkakoymuş yamaca.?

Pire: Atlayarak yürür, patlayarak ölür.

Pirinç yipavı: Akar akar akışxır, üstüne et yakıyşır.

Pirinç: Fillidir fiştir, kayadır taştır, bunu bilmeyen avradı boştur.

Portakal limon,: Sarıdır ayca gibi, suludur elma gibi, ?

Portakal limon: sarıdır zerdali gibi, suludur şeftali gibi, ne vallahi zerdale, ne billahi şeftali.

Portakal: Sarı sarı sarkıp durur, düyşmesinden korkup durur. (limon)

Ramazan: Gökten on iki karpuz düştü, on biri yenir., biri yenmez.

Ramazan: Kapılara saç koydum, ben alemi aç koydum?

rük hokkası?

Saat: Bir bahçenin içinde on iki kapı. Taınrının yaptığı yapı. Ateş nedir, gül nedir? İçinde bülbül nedir?

Sabun- Dört köşedir beş değil, başı sudan hoş değil. ?

Sağ yanım çeker, sol yanım büker, bir sallanmada, bin tane döker.(Tırpan)

Sakız: Ağzıma attım bir habbe, ondan çıktı bir kubbe, pat dedi, çat dedi, döndü gene ağzıma girdi.

Sakal. Ben giderim o gider, önemde lin lin (Tin tin, dum dum, zım zım) eder?

Salyangoz: Yazı yazar katip değil.Duvara çıkar kedi değil. Boynuzu var inek değil, yük tayşır öküz değil.

Sandık kapandı, püskülü dışarda kaldı.(Göz)

Sarı tavuk dalda yatar, dal kırılır yerde yatar.(Ayva)

Sarıdır sarkar, düşerim diye korkar.(Ayva)

Sarımsak: Kat kat açılır, kokusundan kaçılır.

Selam: Kapıdan içeri hay ettim. Bir elmayı kırk kişiye pay ettim.

Sene- aylar- haftalar- günler: bir ağaçta on iki dal, her dalda dört yaprak, her yaprakta yedi damar,

Sene, – aylar- haftalar- günler: On iki dallı, otuz yapraklı, yedi yemişli ağaç?

Sepet: Parça parça yapısı, göğe bakar kapısı?

Ses: Bir dağdan bir dağa elma attım, hem attım hem tuttum.(Yankı)

Sıra sıra olmuşlar, hak yoluna durmuşlar, Vakti gelmiş ermişler, sararmışlar solmuşlar.(Buğday)

Sırık- Ele sığar, eve sığmaz.

Sigara: Parasını el alır, dumanını yel alır.

Sis: Karşıdan baktım bir çok, yanına vardım hiç yok.

Soba- Altı ay yatar, altı ay kalkar.?

Soba- Etteşeli, menteşeli, dört köşeli, bir maşalı.?

Soba- Kızınca etrafı terletir durur, kızmasa usluca durur, oturur.?

Soğan: Kat kat ama katmer değil, kırmızı ama, elma değil, yenir ama, meyva değil.

Soluğu var canı yok, kaburgası var kanı yok.(Körük)

Süpürge- Çat burada, çat şurada, çatk kapı arkasında?

Süpürge- Het dedim, met dedim, kapı arkasına yat dedim.?

Süpürge- Ne idim, ne idim, sahralarda bey idim, felek beni ne yaptı? Beli bağlı kul yaptı.?

Süzgeç- kevgir: El kadar yüzü var, kırk elli gözü var.?

Şamdan: Altındır abası, gümüştür küpesi, bunu bilmeyen eşek sıpası?

Şemsiye: Salman deve, girmez eve, kır sapını, girsin eve?

Şemsiye: Şim şakıdık, şakıdık, şakı benim elimde, ucu göğe direk oldu, kökü benim elimde.?

Şimşek: Hızır çaldı kılıcı, mağribe vardı bir ucu.?

Şimşek: Yağmurlu havada göz kırpar.

Tarak: Dağdan gelir vura vura, domuzları sıra sıra.?

Tavşan: Arşın ayaklı burma bıyıklı.?

Tavşan: Gidi gidiver, şu gidiyi tutuver. Şu gidinin nesi var? Ne tatlıca eti var?

Telgraf direkleri: sıra sıra söğütler, birbirini öğütler, dil bilmez kelam söyler, bunu bilen arifler.

Terazi: Kolum bir değil sakat, gözüm var, görmem gakat, doğru söylerim hakkat: ?

Tesbih: Hancıcık , mıncıcık, bir sürü boncuk?

Tiren: Uzunlyuğu urgan gibi, enliliği yorgan gibi, bağırıp çağırıp gelir, kuzulu kurban gibi.

Trafik polisi: Koskoca bir otobüsü tek eliyle kim durdurabilir?

Tüfek: Karşıdan gelir ok gibi, ağzı kokar b.. gibi

Tütfek: Derindir kuyu, gümbürder suyu? Çeken ölmez, içen ölür?

Tütün: Faydan yok, zararın çok, nedir aleme kederin, sene eken niye ekmiş, o kerata pederin?

Ustura: Masal masal matlamış, saç sakal otlamış.?

Uyku: baldan tatlı, Baltadan ağır, elle tutulmaz, çarşıda satılmaz, mendile konmaz, tadına doyulmaz.

Uyku: Ne alınır, ne satılır, ne görülür, ne tutumlur, ona derler küçük ölüm o gelince yatılır, o gelince yaratılır?

Ütü: Demirdir binası, ateştir gıdası, öyle öğretmiş hanım anası?

Üzerlik: Fili fili filmeli, uçları düğmeli, ya bunu bilmeli, ya bu gece ölmeli?

Üzüm: Hay hivicik, hivicik kıçındadır çivicik.

Üzüm-şarap: Şair bana gelin demiş, mahsulümden toplar yemiş. Manzaram hoş, mahsulüm çok, çok içenler olur sarhoş.

Vapur: Yürür yürür iz etmez, hızlı gitse toz etmez.

Vişne: Altmış para, yetmiş para, sapı uzun kendi kara.

Yağ küleği: Sıra sıra tulumlar, onu bilmeyen kimler?

Yağ: Elemez, melemez, ocak başına gelemez. Gelse de geri dönemez.

Yağmur, sağanak, dolu.: Usun uzun dervişler, akşam bize gelmişler.Tepinmişler durmuşlar, çekilmişler, gitmişler.

Yağmur: Gökte iplendi, yere diplendi?

Yankı: Bir dağdan bir dağa elma attım, hem attım, hem tuttum.

Yatak: Akşam yaparım, gündüz yıkarım.

Yatak: Gece hizmetçi, gündüz hanım.?

Yayık: Acaip kuyu, ses verir suyu.?

Yayık: Altı duvar, üstü duvar, içinde bembeyaz su var.?

Yayık: O yanı duvar bu yanı duvar, içinde atlı kavalar.?

Yazın iyinir, kışın soyunur.(Ağaç)


Kayıtsız Üye
iki delikten bakar dünya içinde akar


Misafir Üye
Yere düşer kirilir, 3 kez yapiştirilir yerine sağlam olarak konur, kirilmamiş görüntüsü oluşur, ama kiriktir nedir?


elma
Üç aydır wli elime değmemiş

Konuya Bir Cevap Yazın

İlgili Diğer Konular
  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile