Kayıtsız Üye
kulak ile ilgili deyimler ve anlamlarını yazarmısınız
asil melek
* kulak (kulağını) tırmalamak
kulağı rahatsız etmek: “Evde kimse yoktu sözü kulağını tırmaladı.” -M. Ş. Esendal.
* kulak misafiri olmak
yanında konuşulanları konuşmaya katılmadan dinlemek: “Her önünden geçtiğim insanın söylediklerine kulak misafiri oluyorum.” -O. V. Kanık.
* kulak tutmak
dinlemek, işitmek istemek.
* kulak vermek
merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak: “Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın / Bir vatan kalbinin attığı yerdir” -N. H. Onan.
* kulakları dolmak
aynı şeyi dinlemekten usanmak.
* kulakları paslanmak
çoktan beri müzik dinlememiş olmak.
* kulakları patlatmak
Gürültüyle rahatsız etmek: “Kulakları patlatan bir ses bütün ormanı, bütün kuşları, bütün dünyayı susturdu.” -M. Ş. Esendal.
* kulaklarına kadar kızarmak
çok utanmak.
* kulaklarını dikmek
hayvan dikkat kesilmek.
* kulaklarının pasını gidermek
çoktan beri dinlememişken müzik dinlemek.
* kulaktan burun yakın, kardeşten karın yakın
insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.
* uzun kulaktan haber almak
uzaktan uzağa haber almak.
* yarım kulak dinlemek
umursamadan, önem vermeden dinlemek: “Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu.”
Misafir Üye
Çok güzel yapmışsınız ellerinizi sağlık
1 Cevap
3 yıl önceKARAGÖZ İLE HACİVAT: BUZAĞI Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşırl...
1 Cevap
3 yıl önceCuma günü güneşin doğması ya da şafak vakti ile cuma namazı arası...