admin

Televizyonun Yararları Ve Zararları Kompozisyon

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 7:48

Televizyonun Yararları Ve Zararları Kompozisyon

Kayıtsız Üye
televizyonun yararları ve zararları kompozisyon
televizyonun yararları ve zararları ile ilgili kompozisyon örneği lazım bana


Cevap: Televizyonun Yararları Ve Zararları Kompozisyon

Deli Sevdam
Televizyonun çocuk üzerindeki fayda ve zararları

Çocuklar için öğretici ve eğitici nitelikte olan programlar ve filmler onların kendilerini tanıyabilmelerine, kişilik gelişimlerine hizmet edeceğinden, izlenmeleri teşvik edilmelidir. Ancak bu olumlu etkisinin yanı sıra çocuğun, oyun ve aile içi iletişimler yerine zamanının büyük kısmını televizyon karşısında geçirmesinin, televizyonun esiri olmasının önüne geçilmelidir. Kaldı ki pornografik ve saldırgan içerikler taşıyan programların, filmlerin zaten dürtü kontrolü güç olan çocuklarda olumsuz özdeşim ve davranışlara yol açtığı bilinmektedir. Böyle durumların ortaya çıkması engellenmelidir. Fakat çocuğu televizyonun olumsuz etkilerinden korumak, yerli yersiz yapılan emir ve direktiflerle, zorlamalarla olmaz, olmamalıdır. Çocuk televizyonun zaman zaman kapatılabileceğini bizzat ebeveynlerinden öğrenir. Bütün zamanlarını televizyon izleyerek geçiren ebeveynler, elbette bu konuda çocuklarını gerekli ve yeterli bir biçimde eğitemezler. Bazen çocuğun, istenmeyen bir programı izlemesinin önüne geçilemez. Bu takdirde ebeveynlerin programı çocukla birlikte izlemesi, daha sonra programı birlikte değerlendirmeleri, iyi ve kötü yanlarını dile getirmeleri yararlı olacaktır. Dehşetli, saldırgan, korkunç facialı filmleri seyrede ede, çocuk üzerinde yaşadığı dünyanın ve içinde bulunduğu toplumun gerçeklerine, meselelerine, dertlerine yabancı kalacak, onları küçümseyecektir. Bu yabancılaşma bazen onu saldırganlığa eğilimli hale getirebilecek, bazen de acıma merhamet hislerini törpüleyebilecektir. Sürekli televizyon izleyen çocukların konsantrasyon zorluğu çektiği, durmaksızın ve düşünmeden hareket ettiği ve çabucak kafalarının karıştığı bir gerçektir. Haftada 10 saat ve üzeri televizyon izlemenin zihin faaliyetini olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Yine televizyon seyretmek için geç saatlere kadar oturan çocukların uyku düzensizlikleri yaşadıklarını ve bu sorunun da okul performansını etkileyerek ertesi gün çocuğun derslere katılımını azalttığını ortaya çıkarmıştır. Şiddet içeren programların da uyku düzensizliklerine sebep olduğu bilinmektedir.

Ünlü ABD’li kişisel gelişimci Zig Ziglar, “İtiraf etmeliyim ki, eğer evlerinde televizyon olmasaydıçocuklarımız büyük ihtimalle “farklı” olacaklardı. İlk birkaç haftadan sonra “farklılaşacaklardı.” Daha mutlu, daha konuşkan ve açık yürekli, daha üretken, daha Müşvik, daha rahat, ahlâkî yönden sorumluluk taşıyan ve toplumsal yönden kabul gören insanlar olacaklardı.”demektedir.

Televizyonun çocukları esir aldığı ve bunun sonucu olarak kendini film kahramanı gibi gören çok sayıda kimlik ve kişilik bozukluğuna uğramış insan yetiştiği bildirildi. Fransa’da bir çocuğun okulda 900, televizyon karşısında ise yıl içinde 1.200 saat tükettiğine dikkat çeken ilgililer, çocukların aile bireyleriyle ilişkilerinin güçlendirilmesini ve oyuna yönlendirilmesini istediler.

Yapılan bir araştırma, fazla televizyon seyreden çocukların daha çok yaralanma kazalarıyla karşılaştıklarını ortaya çıkardı. Özellikle tehlikeli sahnelerde rol alan oyuncular ve dublörlere özenmenin kaza riskini artırdığına dikkat çekildi. Televizyonlarda gösterilen şiddet içerikli yayınların çocuk ruh sağlığı ve toplum yapısı üzerindeki etkileri uzun zamandan beri ciddi biçimde tartışılıyor. Anne ve babaların, televizyon programı seçiminde çocuklarıyla birlikte hareket etmesi tavsiye ediliyor.

Taklit ve televizyon

Çocuk, ruhsal gelişimini aile içinde tamamlamak zorundadır. Yetişkin kişi olmayı, taklit dediğimiz büyüklere benzeme arzusu ile öğrenir. 2-6 yaşlar arasındaki çocuğun belirgin özelliği taklittir. Bu yaşlardaki çocukta iyiyi kötüden ayırabilme yeteneği, yani üstbenlik gelişmemiştir. Gördüğünü iyi veya kötü diye tefrik edemeden taklit eder. Çocuğun başlıca taklit kaynağı ana ve babasıdır. Gününün tamamına yakınını geçirdiği evinde anne ve babasının hareketlerini, konuşmasını, davranışlarını, olaylara verdiği tepkilerini, huylarını görüp taklit ederek büyür. Televizyon evlere girince anne ve baba arasındaki muhabbet ve hürmet dolu iletişim, aile sohbetleri oldukça azalır. Artık aile fertleri saatlerinin çoğunu televizyon karşısında geçirmektedir. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre her Amerikalı, hayatının 15 yılını televizyon seyrederek harcamaktadır. Yorgun işten dönen baba, anne ve çocuklarla yeterince ilgilenmeden televizyon seyretmeye dalmaktadır. Bu durumda çocuğun taklit edeceği anne-baba ilişkileri yanında, gördüğü ilgi ve sevgide azalmaktadır. 6-11 yaşlarındaki çocuğun taklidi ebeveyninden çevreye yönelir. Ayrıca bu yaşlar çocukta süper egonun yani iyiyi kötüden ayırabilme yeteneğinin oluştuğu çağdır. Bu yaşlarda vereceğimiz ideal fikirler onların şahsiyetine yön verir. Çocuk televizyon seyrederek oradaki uygunsuz kimlikleri kendine örnek alabilir. Bugün en geniş izleyici kapasitesine sahip bazı televizyon programları, evlilik öncesi hatta evlilik dışı yaşanan cinsel ilişkileri “sıradan” kabul etmek konusunda bizleri şartlandırmaktadır. Yine reklâmlar çocukları gereksiz tüketime itmektedir. Bira, banka vs. reklâmları çocuklar için olumsuz örneklerdir. Ayrıca dizi ve filmlerde içki ikram edilmekte, “eğer eğlenmek istiyorsak içmemiz gerekir” diye bir mesaj beynimize kazınmaktadır.


Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile