admin

Anneler Günü Anneme Mektup

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 7:48

Anneler Günü Anneme Mektup

Kayıtsız Üye
anneler günü anneme mektup örneği lazım


Cevap: Anneler Günü Anneme Mektup

Deli Sevdam
Anneler Günü Anneme Mektup

Sevgili Anneciğim,

Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki, çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler… Ve insan, zamanın nasıl insafsız bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor. Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta doktorların ‘Bundan sonra ağır kaldırmak yok’ müjdesinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı…
Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın istedin.

Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz geçirdin, kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın. O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar ortak üretiyor, tüketiyoruz.
Yolboyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık karşılıklı; toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik… Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense tarihin en iyi annesi… Her çığlıkta başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm. Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin o bencil alışkanlığıyla ayakta kaldım.

Sevginle donandım…
Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi ;
Büyüdüm… Senin kollarında ‘sen’den habersiz, bambaşka bir ‘ben’ çıktı ortaya. Bazen o eski ‘ben’e hiç benzemeyen bir ‘ben’… Çünkü farkettim ki anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş. Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım. Şaşırdım. Bostandaki lahanaların, ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta…

Söyleyemedim sana…
‘Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık eskisi kadar geçerli olmadığını’ anlatan kitapları salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye…
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeniden; ‘Devir de amma değişti’ diye yakınırken sen; ben ilginle boğulduğumdan dertlendim. Bir yerim yaralandığında ‘Anam görürse ne kadar üzülür’ diye gizlemeye çalışmak küçük bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin? Acından çok onda yaratacağın acı, acıtır canını…

Oysa ne çok acılar paylaştık seninle…
Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber…Nasıl dar günlerde yardıma koşup, kaç şenliğine ortak olduk birbirimizin? … Lakin artık kafesten uçma vaktiydi.’Danaların girdiği bostan’da ayakta kalabilmenin yolu, tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.

Yargıladık birbirimizi bir dönem…Sorguladık… Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe, ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum. Sen her sohbete ‘Bizim çocukluğumuzda…’ diye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne…

Nasıl da zalim bir çark bu değil mi? Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını bile bile koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun… …Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor. Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi, kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi… Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi… Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları… Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda…Bakışlarla anlaştık. Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı… Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk. Ben büyürken seni de büyüttüm.

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi…
Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor geceleri…
Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum.
Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu;
yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor.

…Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizli gizli… O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye devam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları… İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor sevginin değerini…Bense sevginden mahrum kalmaya fazla dayanamayacağımı biliyorum.

O yüzden bu Anneler Günü’nde sana upuzun bir ömür diliyorum.
Hem biliyor musun? ‘SENİ ÇOK SEVİYORUM’..

Anneye mektup

Herkes beni güçlü sanıyor anne. Oysa ne kadar güçsüz olduğumu bir tek sen bilirsin. Senin gözünde halâ küçük bir kız çocuğuyum hiç büyümüyorum büyümek de istemiyorum. Sanki yirmiüç değil yedi yaşındayım. Sana o kadar ihtiyacım var ki anne. Sakın beni sensiz bırakma. Ellerimi bırakma sakın anne… Sakın bir yıldız gibi kayıp gitme mavi gökyüzümden anne…

Sen varsan her şey güzel anne. Daha bir emin basıyorum yere… Adımlarım daha hızlı yüreğimde daha çok umut var anne… Her şeyi daha çok seviyorum seninle. Seninle daha çok gülüyorum daha az üzülüyorum.
Küçük şeylerden mutlu oluyorum çocuklar gibi oyun oynuyorum sokaklarda…
Utanmıyorum yaşımdan yada biri görürse ne der korkusu yok içimde…
Çantamı atıp bir yere top oynuyorum sokak çocuklarıyla yine cam kırıyorum
cama çıkınca komşular yine kaçıyorum anne… Kalp kırmıyorum anne hiç beceremedim bunu…Cam kırıyorum o yüzden kimse beni sana şikayete
gelmiyor… Kimseyi sırtından vurmadım anne… Kalleşliği öğrenemedim…
Çekip gitmeyi de… Zoru seçtim hep kolayı hiç sevmedim sevemedim…

Birini sevmedimse hiç sevemedim…. Sevdiğimi ölümüne sevdim anne…
Beni bırakıp hayatımdan gidene kadar gittiğinde bir daha sevmedim anne…
Aşık oldum; korkmadım aşktan nede acı çekmekten… Aldım sevdiğimi karşıma sevdiğimi söyledim. Bana deli dediler bu yüzden anne… Sevmek delilikse ben zırdeliyim… Ben senden öğrendim anne ölümüne sevmeyi…
Babamdan öğrendim sevdiğini sahiplenmeyi… İster sevsinler ister sevmesinler… İster söylesinler ister söylemesinler… Ben yine de severim…
ben yine söylerim sevdiğimi anne…

Minik bir yüreğe; koca bir aşkı yüzlerce dostu sığdırdım anne… Hepsi senin kadar sevdiler beni… Kimi ablam kimi abim kimi kardeşim kimi dostum
oldular… Hepsine bir lakap taktım anne. Galiba ben halâ büyümedim anne.. Onların da yüreğinde benim yerim ayrı anne… Onlar da benim gibi anne.. Ben onlar için deliyürek oldum cankız oldum karakız oldum asikız oldum… Görüyorsun ki anne insanları sevmekle başladı her şey… Cana can katmakla
başladı her şey… Senin kınalı kuzun ilk göz ağrın karakızın aslında çoktan büyüdü anne… Hayatı tanıdı.. Düştü kalktı… Yine yoluna devam etti dostlarla…
Bazen ben bile şaşıyorum kendime… Güçlü olan ben miyim? Yoksa içimdeki
küçük kız mı? Karıştırıyorum bazen bu iki kimliğimi anne… Üzüldüğümde sen
yoksan yanımda içimdeki küçük kıza sarılıp ağlıyorum ona dert yanıyorum…
Bazen düşünüyorum o küçük kızı benimle beraber mi doğurdun? Ben büyüdükçe o hep küçülüyor küçük kalıyor anne… Belki de bu yüzdendir sen beni görünce onunla karıştırıyorsun… Çünki ben yirmiüç o yedi yaşında anne… Bunu kimseye söyleme anne… Onlar yine beni olgun sansınlar anne…

Büyümek ne zor be anne. Sokağın en yaramaz kızı iken şimdi bir şirkette
‘…. Hanım’ diye çağrılmak zoruma gidiyor. Hanım’lık bize mi kaldı anne..
Ne güzel kardeşim dostum ablacığım abiciğim demek… Bu Bey ve Hanım da nereden çıktı anne… Senelerdir hiç alışmadım alışmak da istemedim…
Bizde bir kadın eşine Bey der… Bir erkek kadınına Hanım der…
Resmiyetlik bize göre değil anne… Bir insan ne ise o olmalı her yerde…
Babam yaşında ki adamlar senin yaşındaki kadınlar ‘buyrun efendim’ diyor… Sinirlerim tepeme çıkıyor anne… Ben sıkıldım böyle kalıplaşmış sözlerden… İltifat edeceğim kibar olacağım diye şekilden şekile giriyorlar anne… Nede komik oluyorlar anne… Bize bunlar tuhaf geliyor annne…
Meselâ ‘seni seviyorum’ demekten korkuyorlar anne… Sizleri diyorlar ne anlamı kalıyor o sevginin anne… Sanki söyleyince bir şey kaybediyorlar…
Onlar bir insanı sevmenin korkusunu yaşıyorlar… Bense bir çok insanı sevmenin mutluluğunu yaşıyorum birini kaybetmekten korkuyorum sadece…

Bunları içimden geldiği için sana yazıyorum anne… Çünki yarın sabah seni bir hasteneye bırakıp yine işime döneceğim… Bunu nasıl yapacağım bilmiyorum ama sen istediğin için yapmaya çalışacağım anne… Sabahtan beri ağlıyorum anne…. Ya bir daha gelmezsen eve diye… Ya bir daha kınalı kuzum demezsen… İşten çıkıp yanına geldiğimde gözlerini açmazsan ben nasıl olurum anne… O an senin gibi bende gözlerimi kapatırım anne… Ve bir daha açmam anne… Sana söz veriyorum anne güçlü bir kız olacağım… Dimdik ayakta duracağım anne… Kardeşlerime kendime babama yokluğunu aratmayacağım anne…

Sende bana söz ver sende bize söz ver anne… Beyaz önlüklü amcalar seni bilmediğim hastanenin koridorlarında benden alıp bizden alıp götürünce tekrar geleceğine ve gözlerini açacağına söz ver anne… Söz mü anne? …
Anne soğuk odada üşümeyecek koridorlar da kaybolmayacaksın değil mi? Yüreğimin koridorlarında olduğunu hatırla anne beni bul… bizi bul anne sakın kaybetme…. Sensiz yaşayamayacağımızı sakın unutma anne….

Seninle hep gurur duydum senin benimle gurur duyduğun gibi. Menekşe’m
Seni Çok Seviyorum. Senin için ölürüm anne… Ne olur papatyanı üzme ben seni hiç üzmedim… İyi ki senin kızınım iyi ki her şeyimle sana benziyorum anne… Allah’a emanet ol canım anneciğim… Ellerinden öpüyorum…


Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile