admin

Sanatta Mizah Nedir Sanatta Mizah Hakkında Bilgi

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 2:49

Sanatta Mizah Nedir Sanatta Mizah Hakkında Bilgi

Hayat…
Sanatta Mizah Nedir

Sanatta Mizah Hakkında Bilgi

Đnsanoğlu ile sanat üzerine, değisen zaman ve mekâna göre çok
farklı tanımlamalar yapılmıs ve bu tanımlamalar farklı anlayısların farklı
sanat kuramlarının kaynağı olmustur. Sanat üzerine düsünmek,
tanımlamalar yapmak Antik Çağ’dan günümüze değisimler ve gelismeler
göstererek devam etmektedir. Sanat olgusu ile ilgili sorulara her dönem
kendi kosullarında, bir önceki dönemin kendine bıraktıklarına eklemeler
yapılarak yanıt aranmıs ve sanat her dönemde toplumsal yasamın
vazgeçilmez bir parçası olmustur.

Đnsan, doğal olana müdahale ederek ve onu değistirerek doğala
üstünlük sağlarken, sanat tarihi açısından bugün sanat eseri olarak kabul
ettiğimiz ilk sanat ürünlerini Rönesanstan sonra ortaya koymaya baslamıstır.
Günümüz sanat anlayıslarının çoğunda mizah teması islenmekte ve
islenmeye devam etmektedir.

Sanatın Sınıflandırılması Ve Mizah
Tarihsel süreç içerisinde sanat anlayıslarının farklılasması,
gelismesi ve yeni sanat alanlarının ortaya çıkması ile birlikte, sanat
sınıflandırmaları da buna bağlı olarak bir değisim göstermektedir. Sanatın
sınıflandırılması da sanat üzerine ilk düsüncelerin gerçeklestiği Antik
Yunan’a dayanmaktadır.

“…sanatlar üç bakımdan birbirlerinden ayrılırlar taklit etmede kullanılan
araç bakımından, taklit edilen objeler bakımından ve taklit tarzı bakımından.
Đster bir sanatçı yetisi, isterse alıskanlığa dayanan bir ustalıkla olsun, bazı sanatlar renkler ve figürler aracılığı ile doğayı taklit eder. Bazı sanatlar ise
ses aracılığı ile taklit eder. Buna göre bütün adı geçen sanatlarda genel
olarak taklit ritim, söz ya da harmoni aracılığı ile gerçeklestirilir”
(Aristoteles, Poetika, 1963: 13).

Sanat disiplinleri kullandıkları malzeme, teknik ve yapılarından
kaynaklı olarak birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Günümüzde sanat
alanlarının sınıflandırılmasını su sekilde görmekteyiz: Dramatik Sanatlar:
göze ve kulağa hitap eden, zaman ve mekan boyutu ile ortaya çıkan
sanatlardır (tiyatro, opera, bale, dans). Fonetik (Kinetik) Sanatlar: sese ve
söze biçim veren sanatlardır (edebiyat, müzik). Plastik (Görsel) Sanatlar:
Maddeye biçim veren sanatlardır heykel, resim, seramik, grafik, çizgi film
vb. (Atalayer, AÜ Yay. 770: 25).

Dramatik Sanatlar
Drama, oyuncuları için yazılan bölümleri duygusal kurgu ile
canlandırma sanatıdır. En kabul gören bir tanıma göre drama; bir sözcüğü,
bir kavramı, bir davranısı, bir cümleyi, bir fikri ya da yasantıyı veya bir
olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak oyun ya da oyunlar gelistirerek
canlandırmaktır. Yunancada hareket anlamına gelen “dran” eyleminden
çekimlenmistir. Drama, yasamı, hayatı tanıtmak anlamına gelir.
Dramatik Sanatlar, göze ve kulağa hitap eden, zaman ve mekân
boyutu ile ortaya çıkan sanatlardır. Đnsanın, eyleme dönüsmüs ifadelerle
kendini veya bir olayı, bir olguyu anlattığı sanatlardır: Tiyatro, opera,
müzikal oyun, kukla gibi sahne sanatları, sinema, gölge oyunu gibi türleri
buna örnek olarak gösterilebilir.

Tiyatro
Tiyatro sözcüğü Yunancada "seyirlik yeri" anlamına gelen theatron’
dan türetilmis, dilimize Đtalyancadaki “teatro” sözcüğünden geçmistir.
Bir öyküyü, sahne olarak ayrılmıs bir yerde, oyuncuların söz ve hareketleriyle canlandırma sanatı olarak bilinir.
Mizah, baslangıcına doğru yol alındığı zaman arastırmacıları
antik Yunan tiyatro geleneğine götürmektedir. Eski Yunan’da sarap
tanrısı Dionysos, çok saygı duyulan bir tanrıdır. Öyle ki, Olympos’ta
varsayılan diğer tanrılardan bağımsız bir sekilde çok sonra ortaya çıkmıs
ve tek basına uzun süre varlığını korumustur. Sarap üretimi o dönemin en
önemli ekonomik etkinliklerden biri olduğu için Yunan halkı her yıl bağ
bozumundan sonra Dionysos adına "Pompe" adı verilen senlikler
düzenlemislerdir. Tiyatronun bu senliklerde yapılan etkinliklerden
doğduğu bilinmektedir. Ancak tragedya, komedyadan çok daha önce
MÖ.5.yy.da ortaya çıkmıstır. Komedya uzun süre önemsenmemis hatta
hor görülmüstür. Neredeyse üççeyrek yıl insanlar bu senliklerde acı, kadere boyun eğme ve suçun cezasını çekme gibi konuları izlemisler,
"Kahramanın çeliskili yazgısı karsısında hem dehset hem acıma
duymuslardır" (Yunan Tiyatrosu, Thema Larousse, V (1994): 33).

Uzun süren bu dönemden sonra komedinin nasıl olup da belirgin bir tür haline
geldiği konusunda kesin bir yargı yoktur. Sürekli bir keder, insan
ruhunda yaratacağı nese ihtiyacından kaynaklanmıs olabileceği fikri
ihtimaller arasındadır. Bilinen ilk komedi yarısması Atina’da M.Ö. 460’da
düzenlenmistir. Bu tarihten önce var olan pompelerde yer alan taskın,
komedyaya benzeyen gösterilere "eski komedi", bu tarihten sonra
komedyanın tiyatroda oyun olarak sergilenerek edebi bir türe
dönüsmesine de "yeni komedi" adı verilmistir. Halk tarafından çok
benimsenen bu etkinlik zamanla gelisme göstermistir.
Yeni Komedi, Helenistik dönem Yunanistan’ında en
beğenilen tür olmustur. Halkın komedyayı benimsemesi sasırtıcı
değildir. Çünkü komedi türü, tragedyada olduğu gibi,
"…konularını efsanelerden yada tarihten almaz, kendini sıradan
insanların basit ve günlük gerçeklerine adamıstır. Oyunun sonunda düs
kırıklığına uğramıs kurbanlar, ölüler kalmaz; oyun mutlu bir sonla
biter: evlenme, barısma, minnet duyma. Yani komedya tragedyanın
yarattığı boğucu havayı dağıtan bir ilaç gibidir" (Komedi, Thema Larousse,
V (1994): 33).

Ancak asil sınıftaki insanlar halkla aynı düsüncede değillerdi
ve basit bir eğlence biçimi olarak gördükleri komediyi uzun süre
görmezden gelmeye devam ettiler. Platon ve Aristotales’in konuyla
ilgili açıklamaları da hep komedinin kaba saba bir eğlence biçimi
olduğu, insanı aptallastırdığı yönündedir.
"Platon’un görüsüne göre; göreceli olarak güçsüz kimselerin
kusurlarına, ayıplarına ve özellikle de bilgisizliklerine güleriz. Platon
bundan aldığımız zevkin bu tür insanlara karsı bir kötülük olduğunu
bunun için de eğlence karsısında dikkatli olmamız gerektiğini
düsünmektedir" (Morreall, 1993: 33).

Aristotales gülme eyleminin temelde alay türünden bir sey
olduğunu ve bizi eğlendiren kisiyi bir sekilde kendimizden asağı
bulduğumuz konusunda Platon ile aynı görüsü paylasır.

Sinema
Sinema, herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek
bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık
bir yerde, bir perde üzerinde yansıtarak hareketi yeniden olusturma isidir.
Mizah sinemada komedi adı verilen türüyle karsımıza çıkar. Bu tarzla
sinema‘nın bulunusundan bu yana sayısız örnekleri mevcuttur.
“Makinelesen ve yabancılasan insanı arıyorlardı nerede olduğunu kesfetme aracıydı güldürü. Sonra onlara kendi bakıs açılarıyla Charlie Chaplin,
Harold Lloyd, Buster Keaton, Marx Kardesler katılarak kendi güldürülerini,
gag’larını olusturdular” (Makal O.1993: 8).

Oğuz Makal, 1995’de yazdığı güldürü ve komedi filmleri adlı kitabında
güldürü türü filmin ilk örneklerinin Fransa’da basladığından bahseder. Max
Linder’in öncülüğünü yaptığı türün devamında günümüze değin birçok
yönetmen ve aktör tarafından uygulandığına değinir. Chaplin filmleri,
Laurel ve Hardy karakterleri, Peter Sellers’ın pembe panter filmleri serisini
türünün önemli örnekleri olarak sunar.

Fonetik Sanatlar
Fonetik sanatlar sese ve söze biçim veren sanatlardır.Edebi eserler
ve müzik en temel ürün verilen disiplinlerindendir.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile