admin

Selimiye Camii’nin ilginç yönleri

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 2:25

Selimiye Camii’nin ilginç yönleri

Hayat…
Selimiye Camii’nin ilginç yönleri

Mimar Sinan’ın Selimiye Camii’nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı besinci bir işlem bularak çözdüğü söylenir.
Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir dehanın
ürünüdür. Almanlar aynı sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar. Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır.
Almanların dehası ise, o çirkin metal yığınına Selimiye’den fazla turist çekebilmelerindedir..
Bir gün Selimiye Camii’ne girenler, kubbenin altında bir Japon’un ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırtüstü yattığını görmüşler… Tabii hemen Japon’u, "Burası kutsal bir yer. Bu şekilde yatmak bizim inançlarımıza göre saygısızlıktır. Lütfen oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmışlar. Ancak, Japon trans vaziyetteymiş, gözlerini kubbeden ayırmadan şöyle sayıklıyormuş: "Bu imkânsız. Ben yılların mühendisiyim. Bu kubbe var olamaz. Hayal görüyorum. Bu kubbenin orada o şekilde durması fizik ve matematik kurallarına aykırı. Bu imkansız, orada hiçbir şey yok,orada hiçbir şey yok…"
Selimiye camisisinin zemini gevşek toprakmış. Bu nedenle minarelerinin yakın zamanda yıkılacağı fark edilmiş. Uluslararası bir grup bilim adamı toplanmışlar. Nasıl kurtarırız bu tarihi minareleri diye kafa kafaya vermişler.Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler.
Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karşılaşmışlar. Mimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce aynı şeyi düşünmüş meğerse!
1950–60 arası bir tarihte inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden oluşan bir Japon heyeti Türkiye’ye gelmiş.
Heyet İmar ve İskan Bakanlığı’ndan izin alarak ülkemizdeki tarihi yapıları incelemeye başlamış. Ayasofya yı, Yerebatan Sarnıcını filan gezdikten sonra sıra Sinan’ in kalfalık eseri Süleymaniye Camisi’yle Sinan’ın öğrencisi Mimar Davut Ağa’nın eseri Sultanahmet Camisi’ne gelmiş. Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar. Her geçen gün şaşkınlıkları daha da artıyormuş. Çünkü Japonlar daha ilk incelemede camilerin gevsek bir zemin üzerine inşa edildiğini anlamışlar.
Ama bunca yıl, bu camilerde bir çatlak dahi olmamasına akil sır erdirememişler. Bunun üzerine Türkiye programının gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yoğunlaşmışlar.
Araştırmalarının sonucunda herhangi bir sarsıntı sırasında bu iki caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiği ortaya çıkmış. Minareleri incelediklerinde ise dumurları ikiye katlanmış. Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem mekanizması üzerine oturtulduğunu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiğini görmüşler. Daha derin araştırma yapmak için Edirne’ye, Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camisi’ne gitmişler. Oradaki olağanüstü sistemleri görünce iyice şok olmuşlar.
Selimiye’nin tüm sırlarını aylarını harcayarak çözmüşler. Japonya’ya döndüklerinde ise Sinan’ın sırlarını uygulamaya sokarak şehirlerini Sinan’ın kullandığı sistemlerle kurup muazzam gökdelenler dikmişler.Yani su an gelişmiş ülkelerin gökdelen yapımında kullanıldıkları çoğu sistem, yüzyıllar önce Sinan’ın geliştirdiği mekanizmalarmış.
Selim’in dehasına bir dip not olarak; Tac Mahal’in mimarı Mehmet Efendi Mimar Sinan’ın öğrencisidir.

kıbrıs seferi sırasında ıı. selim bir gece peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i rüyasında görür..
peygamberimiz: ‘ selim eğer kıbrıs’ı fethedersen edirne’de şu bizim işaret ettiğimiz yerde görkemli bir camii yaptıracaksın ‘ der..
ıı. selim kıbrıs seferinin meşgalesiyle bu rüyayı unutur. daha sonra lâlâ mustafa paşa komutasındaki bir donanma kıbrıs’ı fetheder. ıı. selim kıbrıs’ın fethinden çok memnun olur. fakat bir gece tekrar peygamberimiz : ‘ selim bize verdiğin sözü tutmadın. sen kıbrıs’ı fethedersen edirne’de cami yaptıracağına söz vermedin mi ? ‘ diye ikazda bulunur. selim o günden sonra mimar sinan’a bu camiyi yapma görevini tevdi eder. böylece dünyaca tanınmış selimiye camii bir fetih müjdesinin meyvesi olarak edirne ufuklarında tecessüm etmiş olur..
peygamberimiz hz. muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i rüyasında gören padişah 2. selim peygamberin emri üzerine onun rüyada işaret ettiği yere bir cami yaptırmaya karar vermiştir.1569 yılında temeli atılan ve inşaatı 6 yıl süren selimiye camii’nin mimarı mimar sinan’dır.1575 yılında bitirilen ve 27760 kese akçeye malolan caminin bitmesini,onu yaptıran 2. selim’in ömrü yetmediği için görememiştir.
16. y.y’ın en görkemli yapısı olan bu cami sultan yıldırım beyazıt’ın sarayının yerine ve baltacılar dairesinin yanına inşa edilmiştir.
mimar sinab’ın "ustalık eserim" dediği selimiye camii’nin kubbesinin çapı 31,5 m’dir.dünyada benzeri bulunmayan bu kubbe 8 sütun üzerine oturtulmuştur.kubbenin altında 12 sütuna oturtulmuş "müezzin mahfeli" bulunur.mahfelin sol köşesindeki mermer sütun üzerinde kabartma "ters lale motifi" bulunur.

Hünkar mahfelini süsleyen çinilerin bir kısmı 1877-1878 osmanlı-rus harbi sırasında general skoplof tarafından söktürülerek moskova müzesi’ne gönderilmiştir.
caminin 4 köşesinde 3 şerefeli minareler bulunur.bu minarelerin 2 tanesi 3 yolludur;yani her şerefeye ayrı merdivenden ulaşılır.bu merdivenler en son 3. şerefede birleşirler.ayrı merdivenlerden çıkan kişiler asla birbirlerini göremezler.evliya çelebi minarelerdeki toplam 12 şerefenin 2. selim’in 12. padişah olduğuna işaret ettiğini söylemiştir.istanbul istikametinden gelindiğinde de cami 2 minareli olarak gözükür.bu özelliklerinden dolayı yabancı bir mimarın selimiye camii’ne "bu bir kul yapısı değil gökten inme bir mabet" dediği rivayet edilir.
caminin 999 penceresi yoktur.avlu pencereleriyle birlikte 384 penceresi mevcuttur.
19. y.y’da abdülmecid döneminde cami italyanlar tarafından barok tarzı süslenmiştir.1950 yılından itibaren bu süslemeler sökülerek cami aslına uygun hale getirilmiştir.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile