admin

Rum Kırımı Nedir – Rum Kırımı Hakkında – Rum Soykırımı

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 2:22

Rum Kırımı Nedir – Rum Kırımı Hakkında – Rum Soykırımı

Hayat…


Rum Kırımı Nedir – Rum Kırımı Hakkında – Rum Soykırımı

Rum Kırımı, Rum Kıyımı, Rum Soykırımı (Yunanca: Η γενοκτονία των Ελλήνων / Genoktonia ton Ellinon) veya Pontus Rum Soykırımı (Η γενοκτονία των Ελλήνων του Πόντου / Genoktonia ton Ellinon tou Pontou), I. Dünya Savaşı esnası ve sonrasında (1914–1923 arasında), Osmanlı İmparatorluğu hükümetinin ülkedeki Rum nüfusa karşı yürüttüğü kampanya sonucu oluşan kırımdır.[kaynak belirtilmeli] Bu kampanya çeşitli katliamlar, ölümüne sürgünler ve mezalim içermekteydi. Çeşitli kaynaklara göre, bu süreçte yüz binlerce Osmanlı Rum vatandaşı öldürüldü.[kaynak belirtilmeli] Bu katliamlarından kurtulan Rumlar ise Rusya topraklarına kaçtı.[kaynak belirtilmeli] Buna rağmen, yine de 1919-1922 Kurtuluş Savaşı sonucu yapılan nüfus değişimiyle Batı Anadolu’da yaşayan Rumlar ülkelerine döndü. Çeşitli taraflar bunun Osmanlı yönetimi tarafından uygulanan sistematik bir yok etme harekâtı ve soykırım olduğu savunulmaktadır.

Hikmet Bayur tarafından hazırlanıp Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanmış olan Türk İnkılâbı Tarihi adlı kitapta 800.000 Ermeninin yanı sıra 200.000 Rumun da katl ve tehcir yüzünden veya amele taburlarında öldüğüne dair bilgi Yarbay Nihat’ın bizim resmi kaynaklara göre de doğru saymak gerekir yazısyla birlikte aktarılmaktadır.[1]

Henry Morgenthau, 200.000 – bir milyon Rumların her yerde grup halinde toplanıp iç bölgelere dağıtıldığını ancak, Ermeniler ile farklı olarak genel bir kırıma uğramadıklarını aktarmaktadır.[2] Elefterios Venizelos ise Paris Barış Konferansı’nda 300.000 Rum’un yok edildiğini ve 450.000 Rum’un Yunanistan’a sığındığını ileri sürdü. Doğan Avcıoğlu ise büyük çapta bir Rum kıyımının yapıldığına dair fazla biglinin olmadığını aktarmaktadır.[3]

Yunan kaynaklarında, soykırım ile ilgili kişiler arasında, Alman İmparatorluğu’nun Atina Gesandter’i Hans von Wangenheim’in şansölye Bernhard von Bülow’e yolladığı rapordan alıntı yapılarak "Türk Başbakanı" "Sefker Pasha"nın adı[4] ve Merkez "Kolordu"ya bağlı bir kumandan "Mehmet Azit"’in adı[5] anılmaktadır.

Pontus İsyanı ve Koçgiri İsyanı olarak adlandırılan olaylar sırasında gerçekleştirilen katliamlarda Sakallı Nurettin Paşa komutasındaki Merkez Ordusu tarafından öldürülen Rumların sayısı, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı’nın gösterdiği resmî rakama göre, 11.181 kişidir.

Arka plan

Küçük Asya, Batı Asya’nın batı bölgesini teşkil eden bir yarımada olup modern Türkiye Cumhuriyeti’nin bazı bölgeleri oluşmaktadır. Kuzeyinde Karadeniz, doğusunda Kafkasya ve İran platosuna, güneydoğusunda Büyük Suriye ve (Yukarı Mezopotamya), güneyinde Akdeniz, batısında Ege Denizi ve kuzeybatısında Balkan Yarımadasına uzanmaktadır. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde Anadolu Türkler, Azeriler, Rumlar, Gürcüler, Ermeniler, Kürtler, Zazalar, Çerkezler, Süryaniler, Yahudiler ve Lazlar’ı dahil eden nüfusuyla etnik açıdan farklılık söz konusuydu.[kaynak belirtilmeli]

Küçük Asya’daki Yunan varlığı en zından Homeros zamanına dayanır.[7] Türkler tarafından fethedilmeden önce Yunanlılar Küçük Asya’da yaşayan birkaç yerli halklardan biriydi.[8] Coğrafyacı Strabon Küçük Asya’nın ilk Yunan kenti olarak Smyrna’dan bahsetti.[8] Yunanlılar Karadeniz’e "Pontos Euxinos" veya "konuksever deniz" diye adlandırdılar ve MÖ sekizinci yüzyılda kıyılarında gezinmeye ve sahilleri boyunca yerleşmeye başladılar.[8] Karadeniz’in en bilinen Yunan kentleri Trebizond (Trabzon), Sampsounta (Samsun), Sinope (Sinop) ve Herakleia Pontika (Karadeniz Ereğli civarı) idi.[8] Orta Çağda Trebizond önemli ticari merkez ve kendi devleti Trabzon İmparatorluğu’nun başkenti oldu.

Türklerin Yunan nüfusa karşı yürüttüğü kampanyanın [kaynak belirtilmeli] nedenleri arasında bu nüfusun Osmanlı Devleti’nin düşmanlarına yardım edeceği korkusu, bazı Türkler arasında varolan, bir modern ulus devleti oluşturmak için modern Türk ulus devletinin bütünlüğünü tehdit eden grupların devletin topraklarından temizlenmesi gerektiğine dair inanç idi.[9][10][kaynak belirtilmeli]

Bir Alman askerî ataşesine göre, Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa Ekim 1915’te kendisinin savaş sırasında Ermeni Sorunu’nu çözdüğüne inandığı aynı yöntemle Yunan Sorunu çözmek istediğini açıklamıştır.

Olaylar

1914 yılının yaz mevsiminde hükûmet ve ordu yetkilileri tarafından desteklenen Teşkilat-ı Mahsusa, askerlik çağında olan Trakya ve Batı Anadolu’lu Rum erkekleri işçi taburlarına aldırdı ve bunların yüzbinlercesi öldü.[12] Yüzlerce mil mesafeden İç Anadolu’nun içine sevkedilen bu askerler yol yapma, bina yapma, tünel kazma ve diğer saha çalışmasında istihdam edildi. Fakat onların sayısı yoksulluk ve kötü muamele ya da Türk muhafızları tarafından düpedüz katledilmesiyle büyük ölçüde azaldı.[13] Bu zorla askere alma programının kapsam alanı daha sonra Pontus dahil olmak üzere Osmanlı Devleti’nin diğer bölgelerine genişletildi.[kaynak belirtilmeli].

Rum erkeklerin zorla askere alınması, genel nüfusune yönelik katliamlar ve ölüm yürüyüşleri de dahil olmak üzere sürgün ile tamamlandı[kaynak belirtilmeli]. Rum köy ve kasabalarını Türkler tarafından kuşatılıp konşular tarafından öldürülecektir[kaynak belirtilmeli]. Örneğin, 12 Haziran 1914 tarihinde Batı Anadolu’da Smyrna (İzmir)’nın 25 mil kuzeybatısında bulunan Phokaia (Yunanca: Φώκαια, Foça, İzmir)’da erkek, kadın ve çocukların ölüleri bir kuyuya atıldı.[14]

Temmuz 1915’te Yunanistan’ın maslahatgüzarı, sürgünlerin Türkiye’deki Yunan mçilletine karşı yok etme savaşı ve onları İslam’a dönmesini zorlamak için uygulanan tedbirden başka bir şey olmadığını, ven bunun açık amacının da savaş bittikten sonra tekrar Avrupa’nın hristiyanları korumak için yapacak müdahalesini mümkün olduğu kadar az kılmak olduğu açıkladı.[15]

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı görevlisi George W. Rendel’e göre, 1918 yılına kadar … 500.000’den fazla Rum sürgün edildi ve orantılı olarak bunların az kısımı hayatta kaldı.[16]

Hatıralarında, 1913 ve 1916 yılları arasındaki ABD’nin Osmanlı Devleti Büyükelçisi Her yerde Rumlar grup halinde toplatıldı ve Türk jandarmaların "koruması" altında iç bölgesine, büyük kısmı yaya olarak, nakledildi. Kaç kişinin bu şekilde dağıldığı kesin olarak bilinmemektedir, tahimleri 200.000 ile 1.000.000 arasında değişir. diye yazdı.[2]

14 Ocak 1917 tarihinde İsveç’in Konstantinopolis Büyükelçisi Cosswa Anckarsvärd, Osmanlı Rumlarının sürgün kararıyla ilgili şu acil telgraf gönderdi:

  • Özellikle bu sürgünün yalnız erkeklerle sınırlı kalmayarak kadınlar ve çocuklara da genişletildiğinden gereksiz zulüm olarak görünmektedir. Bunun sürgün edilenlerin mülkiyetini kamulaştırabilmesini kolaylaştırmak için yapıldığı düşünülmektedir


Siyasi gelişmeler

Soykırım tanımlaması 1990’lı yılların başında Yunanlı siyasetçi, PASOK eski Merkez Komitesi üyesi Mihalis Haralambidis’in öncülüğünde yoğunluk kazanmış, 1994’de Yunanistan parlamentosu Vuli’nin bir Pontus soykırımını resmen tanıması ile sonuçlanmıştır.[18] Ayrıca ABD’nin New Jersey[19][kaynak belirtilmeli], Güney Karolina[20][kaynak belirtilmeli], Florida[21], Massachusetts,[22], Pennsylvania,[23] ve Illinois[24] eyaletleri de bu soykırımı tanıdıklarını ilan etmişlerdir.

İddia sahiplerince 1998’de Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan bazı girişimler günümüze kadar sonuçsuz kalmıştır.[kaynak belirtilmeli]

Haralambidis ise halen Batı Trakya’da, Dedeağaç’ın biraz batısında ve Gümülcine’nin tam güneyine denk gelecek bir noktadaki sahil şeridinde Romania adını yakıştırdığı ve Rusya’dan gelecek Pontus Rumlarının iskan edileceği bir şehir kurma faaliyetlerinin içerisindedir. Şehir, bir Yunan kaynağına göre "Açgözlü Türklerin elinde bulunan Helen-Bizans topraklarından" bir taş atımı mesafede olacaktır.[kaynak belirtilmeli]

Yunanistan resmi makamları düzeyinde ise, anılan parlamento kararı ile manidar 19 Mayıs tarihi "Pontus Rum soykırımı"nı anma günü ilan edilmiştir.[kaynak belirtilmeli] Mayıs 2006 içerisinde Selanik’te ardarda iki "soykırım anıtı" açılmıştır. Bunların ilki 7 Mayıs’ta Selanik merkezindeki Ayasofya Meydanı’nda, ikincisi de Selanik iline bağlı belediyelerden Eleftherio-Kordelio[25] merkezi meydanında Aya Yorgi Kilisesi’nin tam karşısında dikilmiş, kucağında çocuk taşıyan bronz kadın heykelleridir. Türkiye açısından ilk tepki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun imzasına hazırlanılan İzmir-Selanik kardeş şehir sözleşmesini iptal ettiğini açıklamasıyla gelmiştir.[26]

İsveç parlamentosu 2019 yılında 130’a karşı 131 oyla aldığı bir kararla Pontus Rum Soykırımı’nı Ermeni ve Süryani Soykırımları ile birlikte tanımıştır.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile