admin

Türk Kadınının Kurtuluş Savaşına Katkıları nedir

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 2:23

Türk Kadınının Kurtuluş Savaşına Katkıları nedir

YaReN

Kurtuluş Savaşında türk kadını
Türk Kadınının Kurtuluş Savaşına Katkıları nelerdir
Türk Kadını Kurtuluş Savaşında neler yaptı

1. Dünya Savaşı nın ardından Anadolu topraklarının İtilaf Devletleri tarafından işgali, Türk halkının top yekûn bir Kurtuluş Savaşına girişmesine sebep olmuştur. Bu mücadele Türk halkı için bir hayal mücadelesinden çok yaşadığı topraklara sahip çıkma, hayat mücadelesi haline dönüşmüştür.İstanbul hükümetinin işgallere karşı tedbir almaması üzerine halk tarafından başlatılan mücadelenin en önemli adımı; Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışı ve Anadolu’daki hareketin önderi olmasıdır. Kurtuluş Savasının hazırlık aşaması diyebileceğimiz, kongreler ve Müdafai Hukuk Cemiyetlerinin kuruluşunun ardından T.B.M.M.’in açılışı ve savaş döneminde erkekler kadar kadınlar da her alanda görev almışlardır. Osmanlı Devleti’nin XX. yüzyılın başında arka arkaya girdiği savaşlar ile birlikte silah altına alınan erkek nüfusun yerine çalışma sahasına giren kadınlar: şimdi de, memleketin dört bir yanında başlayan işgalleri protesto etmek amacıyla mitingler düzenleyerek mücadelenin ilk adımını atmışlardı. Bu mitinglerin ilki 14-15 Mayıs 1919 gecesi İzmir’de gerçekleştirilmiştir.

İzmir’in işgalinin ardından İstanbul’da düzenlenen mitinglerde konuşma yapanlar arasında bulunan Halide Edip, Nakiye Elgün, Müfide Ferit Tek ve onları destekleyen binlerce Türk kadını, bu savaşta erkeklerin yanında mücadeleye hazır olduğunu tüm dünyaya duyurmuştur.İstanbul’da 19 Mayıs günü düzenlenen mitingde bir konuşma yapan Halide Edip: "Hanımlar! Bugün elimizde top. tüfek denilen alet yok; fakat ondan büyük, ondan kuvvetli bir silahımız var: Hak ve AllahTüfek ve top düşer, hak ve Allah bakidir. Topun yüzüne tükürecek kadar evlatlar, analar, kalbimizde aşk ve iman. milliyet duygusu var. Biz dünyada millet sınıfına lâyık bir millet olduğumuzu, erkek, kadın, halta çocuklarımıza kadar ispat etlik" sözleriyle; bu savaşın milletin her ferdinin savası olduğunu belirtmiştir.

30 Mayıs !919’da ikinci Sultanahmet Mitinginde Nakiye Elgün: "Efendiler! Fatih’in, Selim’in, Süleyman’ın mezarını, ecdadının ebedî âbideleri olan camileri, türbeleri bırakıp çıkacak içinizde bir erkek var mıdır? Ben tasavvur etmiyorum, çıkmayacaksınız, bırakmayacaksınız. Biz de daima sizinle beraber olacağız… Önümüzde acık iki yol var: Biri, tarihimize sanımızla devam etmek, diğeri gözlerimizle beraber tarihimizi de kapayıp ebediyete götürmektir."

Milli Mücadele’nin Önemli safhalarından biride; kadınların kurduğu ve amaçları vatanın kurtarılmasına hizmet etmek olan bu cemiyetlerdir. Hakkında çok fazla bilgiye sahip olmadığımız, Kasaba İslam Kadınları Cemiyeti bunlardan biridir."5 Kasım 1919’da Sİvas’da Anadolu Kadınları Müdafai Vatan Cemiyeti kurulmuştur. Kurucuları Sivas Valisi Resi! Pasa’nın eşi Melek Hanım ve arkadaşlarıdır. Cemiyetin kuruluş amacı açıklanırken tüm İslâm kadınlarının derneğin doğal üyesi olduğu kabul edilmiştir. Amasya, Kayseri, Niğde. Erzincan. Burdur, Pınarhisar. Konya, Denizli, Kastamonu ve Kangal’da Cemiyetin şubeleri açılmıştır. İşgallere karsı çeşitli devletlerin yetkililerine telgraflar gönderilmiştir. Dernek Mustafa Kemal’in de desteğini almış ve gönderdiği telgraf ile T.B.M .M.’in açılışına gösterdikleri ilgiye ve yurtsever hislerine teşekkür etmiştir. Dernek; Maraş ve İzmir’deki mücahitlere ve felaketzedelere verilmek üzere para yardımı kampanyası açmıştır.

Milli Mücadele’de doğu, batı ve güney cephelerinde ve cephe gerisinde görev alan kadınlarımızın sayısı hiç de az değildir. Milli Savunma Bakanlığımız tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre; Milli Mücadele’ye katılarak düşmanla mücadele eden kadınlarımız arasında 62 şehit kadınımız tespit edilmiştir. Çankırı’lı Yusuf kızı Emine, Amasya’lı Adil kızı Zeynep, Erzincan’lı Osman kızı Emine, Adana’lı Ayşe. Gaziantepli Güldane şehit edilen arşiv belgelerinden tespit edilebilen birkaç şehit kadınımızın ismidir. "" Bu kadınlarımızın bir kısmı top mermisiyle, bir kısmı evinde kurşunlanarak şehit edilmiş, veya yaralı olarak hastahaneye getirilmiş ve orada vefat etmiştir.
Kurtuluş Savaşında Ermenilere ve Fransızlara karşı gösterdikleri mücadele ile ayrı bir öneme sahip olan Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta 164 gazi Türk kadını tespit edilmiştir.

Tarihimizde düşmanla cephede bizzat mücadele eden şahsiyetlerin timsali 93 Harbinde Ruslarla mücadele eden Nene Hatun ile başlayan memleketi düşmanlardan kurtarma azmi. Milli Mücadele’de had safhaya ulaşmıştır. Kurtuluş Savaşının cephelerinde görev alan ve tespit edebildiğimiz kadınlarımızın bazıları şunlardır:

Kara Fatma (Fatma Seher Erden)

1888 yılında Erzurum’da doğdu. Subay Derviş Bey ile evlenmiş onunla birlikte Balkan Savaşına katılmıştır. I, Dünya Savaşında ailesinde 9-10 kadınla birlikte Kafkas Cephesine gitmiş, Mondros Ateşkesinden sonra eşi Ermeniler tarafından şehit edilince etrafına topladığı kadınlarla birlikte Ermenilere karşı çarpışmıştır. Erzurum’da Mustafa Kemal ile yaptığı görüşme sonucunda görev istemiş, kurduğu çetesiyle Bursa ve İzmit’in işgalden kurtulması için çalışmıştır Oğlu, kızı ve kardeşinin de bulunduğu müfrezesinde 35 kişi bulunuyordu. Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharabesine katıldı. Afyon civarında Yunanlılara esir düşmüş ve yine kendi çabalarıyla kurtulmuş, ardından üsteğmen rütbesine yükseltilmiştir. Üsteğmenlik maaşını Kızılay’a bağışlamıştır. 1954 yılında T.B.M.M. tarafından yeniden maaş bağlanmıştır. Erzurum’da 1955 yılında vefat etmiştir.

Ayşe Hanım

Yunanlıların İzmir’i işgali ile Milli Mücadele’ye katılmış, Aydın civarındaki mücadeleye ve I.-II. İnönü savaşlarına katılmıştır. Sakarya Savaşı’nda yaralanmış ve tedavisinin ardından müfrezesine geri dönmüştür. Başarılarından dolayı binbaşılığa yükseltilmiştir. Mücadele’nin kazanılmasından sonra Ankara’ya gelmiş ancak burada bavulunu çaldırdığı için evrakları kaybolmuştur. Okuması olmadığından, sonraları Merkez bankası’nda hademe olarak çalışmıştır.

Tayyar Rahmiye

Osmaniye’nin Kaziyeler köyünden olan Rahmiye Fransızlara karşı 9, Tümenin yaptığı mücadeleye müfrezesiyle katılmıştır, Temmuz 1920’de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" demiş, aynı muharebe sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için İleriye atıldığında şehit düşmüştür.

Hatice (Kılavuz) Hatun

Adana Pozantı’da Fransız kuvvetlerine Tekir Yaylasından Mersin’e ulaşacak en kısa yolu yanlış göstererek Türk askerinin eline düşmelerini sağlamıştır.

Kara Fatma Şimşek

1921-1922 "Fahri Milis Üsteğmeni" rütbesiyle Kocaeli Grubu mürettep Süvarisi emrinde müstakil Süvari müfrezesinde görev yapmıştır.

Tarsuslu Kara Fatma

8-10 kişilik çetesiyle birlikte Afyon Savaşlarına katılmış, Tarsus’un kurtarılmasında yararlılık göstermiştir.

Gaziantep Yirik Fatma

Antep’de kuşatmaya karşı koymak için çete teşkilatına katılmıştır.

Nazife Kadın

Kendisinden bilgi almak isteyen Yunanlılara karşı direnirken düşman tarafından Kavak önü Köyünde işkence yapılarak öldürülmüş ve ardından fırında yakılmıştır.

Gördesli Makbule

1921’de eşi Ustrumcalı Ali Efe ile birlikte Milli Mücadele çete savaşlarına katılmıştır. 17 Mart 1922’de Akhisar’la Sungurlu hududu üzerinde bulunan Koca Yayla’da elinde silah, düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit edilmiştir.

Asker Saime Hanım

15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali dolayısıyla İstanbul Mitinginde konuşma yapmış, tutuklanmış daha sonra Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’de görev almıştır. Savaş sonrası İstanbul Lisesi’nde Edebiyat öğretmeni olmuştur.

Halide Edip Adıvar

İşgallerin ardından İstanbul’da yaptığı konuşmalarla halkı işgallere karşı uyandırmaya çalışan, Milli Mücadele’nin en önemli simalarından biridir. Sultanahmet Mitinginde yaptığı konuşmadan sonra tevkif kararı çıkınca, eşi eli birlikte Anadolu’ya geçmiş ve Milli Mücadele’ye katılmıştır. Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etmiştir. "Halide Onbaşı" olarak İstiklal Savaşına fiilen katılmıştır. İstanbul Hükümeti tarafından, Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biridir.

Milli Mücadele sırasında cephede bizzat görev alan Anadolu kadınlarından bazıları daha sonra T.B.M.M tarafından mükâfatlandırılmıştır. Batı Cephesindeki 12 kadın ve Fatma Çavuş onlardan sadece birkaçıdır. "Garp Cephesi Kumandanlığı" Eskişehir Har-bindeki başarılarından dolayı 12 kadını İstiklal Madalyası ile taltif ve Erzak Kolu Kumandanlığı vazifesini ifâ eden Fatma Onbaşı’nın rütbesini "Çavuş"luğa terfi ettirmiştir. Cephe gerisinde mücadele eden Anadolu’nun her yerindeki kadınlarımız bu topyekûn savaşın isimsiz kahramanlarıdır.

Cepheye erzak ve cephane taşınması, askerlerin giyeceğinin temini, yaralı askerlerin tedavisi gibi geri hizmetlerini kadınlarımız gerçekleştiriyordu. Kastamonu İnebolu’da Milli Kuvvetlere bağlı olarak kurulan askeri teşkilat vasıtasıyla silah, cephane, erzak, giyecek, v.b. şeyler İnebolu İskelesi’nden Çankırı’ya oradan Ankara’ya ve cepheye gönderiliyordu. ”"Kağnı Kollarında 1921kışında Kastamonu şehrinin kapısı sayılan kışla önünde bir kadının cephane yüklü kağnısı üzerine kapanmış halde donmuş olarak askerler tarafından bulunmuştu.

Kağnı arabasındaki kıymetli yükü korumak için üstüne yorganını örten genç kadının bir elinde ügen-dire kollarını açmış halde yorganın üzerine abanarak kaldığı görülmüştür. Askeri birlikte bulunan Rıfat Çavuş öküzleri koşarken, Cemil Çavuş da şehidin üzerindeki karları süpürmüş, bu sırada yorganın altından bir çocuk sesi işitilmişti. Yorganın altından otlara sarılı top gülleleri arasında, çulların içinde kundaklı bir kız çocuğunun donmaktan kurtulduğu görülmüştü.

Bu örnekte olduğu gibi Türk kadını cephane taşınması sırasında gösterdikleri fedakarlıkları ile; vatan sevgisinin ve Özgürlüğün bir insan için ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya ve bugünkü nesillere ispatlamışlardır.
Savaşa hastabakıcı, çamaşırcı olarak katılanlar, yanında Çobanlar-Afyon demiryolu hattının onarımı da kadınlarımıza düşmüştür.
Düzenlenen mitingler, kurulan cemiyetler, savaşa asker, öğretmen, hemşire,hastabakıcı, çamaşırcı olarak katılanlar, cephe gerisinde mücadele edenler göstermektedir ki. Milli Mücadele; adına yakışır şekilde milleti oluşturan genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk herkesin katkılarıyla gerçekleşen gerçek bir destandır.

Mustafa Kemal Atatürk; "Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim" diyemez özleriyle Anadolu kadınının kahramanlığını tüm dünyaya duyurmuştur.
Milli Mücadele’nin burada bahsetmeye çalıştığımız kadın kahramanlar yanında belgelerde adına rastlanmayan pek çok isimin yaptıkları fedakarlıklar; üzerinde yaşadığımız toprakların bizler için ne kadar kıymetli olduğunu anlamamıza yetecektir. Ümidimiz yeni nesillerin de bu topraklara en az onlar kadar sahip çıkmalarıdır.


Cevap: Türk Kadınının Kurtuluş Savaşına Katkıları nedir

YaReN
Türk Kadınının Kurtuluş Savaşına Katkıları nedir

Tarih boyunca Türk kadını hayatın her safhasında erkeklerin yanında her
türlü sorumlulukları paylaşmış, özellikle Kurtuluş Savaşı’nda, mücadelenin
her döneminde bu kutsal savaşa destek vermiştir. Nitekim *Mustafa Kemal Atatürk "Dünyada hiçbir milletin kadını,’Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez" demek suretiyle kahraman kadınlarımızın değerini veciz bir şekilde ifade etmiş ve onları hak ettikleri şekilde onurlandırmıştır.

*İstiklal Harbi’nde kahraman kadınlarımız*

İstiklal Harbi’ne kadınlarımızın çok ciddi ve anlamlı katkıları olmuştur.Türk Kadınının Kurtuluş Savaşına Katkıları nedir,Genellikle bu konuda topluma mal olmuş birkaç isimden söz edilir. Oysaki bu mücadelenin fikirsel oluşumundan başlayarak bilfiil silahlı mücadeleye kadar çok büyük katkı sağlayan kahraman kadınlarımızın yaptığı fedakârlıkları;

*1 *Kurulan cemiyetler,

*2*Düzenledikleri mitingler,

*3 *Çatışmaya bilfiil katılanlar,

*4 *Taşıt kollarında görev alanlar şeklinde özetlemek suretiyle ifade etmek
uygun olacaktır.

Bu kutsal mücadelede ciddi ve anlamlı katkıları bulunan kadınlarımızı şükran duygularımızla yâd ederek onların yaptıkları önünde saygı ile eğiliyoruz. Bu konuda duygularımıza tercüman olan en güzel konuşmayı 10 Eylül 1922 günü
eski Meclis binası önünde *Hamdullah Suphi Bey* yapmıştır:

*Hanımlar! *

*Bu kadar acıdan sonra, bu kadar ayrılıktan sonra, yan yana çektiğimiz bu
kadar hasretten sonra, kurtuluş günleri geldi. Siz, bu kurtuluş günlerini
bize kazandıran aziz şehitlerin, gazilerin anaları, arkadaşları, kız
kardeşleri! Artık sevinin, sevinmek hakkınızdır, bayram edin, en büyük
bayrama erdiniz; büyük bayramınız mübarek olsun! *

*Anadolu kadınları! *

*Bu gaza diyarında bin seneden beri, ateş ve cenk yerlerine oğullarını
koşturan Anadolu kadınları, bin senedir oğulları daima uzak yerlerde ölen,
yetiştirdikleri oğulların mezarları nerededir bilinmeyen Anadolu kadınları!
Kurtuluş günleri, kavuşma günleri geldi; sevinin, bayram edin! *

*Cihan Harbi’nden beri, ardı arası gelmeyen bir cenk için ağzından bir
şikâyet sözü çıkmadan, nesi varsa hepsini veren Anadolu kadınları! Erkekleri
kan ve ateş yerlerinde savaşırken, uzak denizlerin kıyılarından orta
yaylalara doğru, günlerce, haftalarca, çıplak ayakları, giyimsiz sırtlarıyla
kurşunları, top mermilerini taşıyan Anadolu kadınları! Batıda, doğuda,
kıblede, bütün cephelerin arkasında memleketi işleten, tarlaları yeşerten,
sayısız yetim çocukları yetiştiren, büyüten sensin, ey Anadolu kadını!
Sırası gelince cephaneyi, yaralıyı taşımak sana yetmedi; silaha sen de
sarıldın, düşman önünde sen de nevbet bekledin, ateşlere sen de girdin, sen
de gaza ettin! Erkek arslan arslan olur da dişi arslan arslan olmaz mı,
diyen sensin. Erkeğinle beraber zafere erdirdiğin gazan mübarek olsun,
zafere eren gazanın büyük bayramı mübarek olsun! *

*Biz de İstiklal Harbi’nde vatan topraklarımızı kurtarmak aşkıyla
maddi-manevi her türlü fedakârlığa katlanarak hayatını hiçe sayan ve artık
hepsi bir başka dünyada olan kadın mücahitlerimizi minnet ve şükranla
yüceltiyoruz. Vatan sevgisi uğrunda ve erkeklerinin kâh ardında kâh önünde
böylesine canla başla çalışan kadın mücahitlerimizden yurdumuzun sonsuza
değin yoksun kalmamasını temenni ediyoruz." *

Kahraman Türk kadınları ile ilgili bu kısa çalışmamı Atatürk’ün ve Nâzım’ın sözleri ile bitirmek istiyorum.

Atatürk,

*"Dünyada hiçbir milletin kadını *’Ben Anadolu kadınından daha fazla
çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar
hizmet gösterdim’ *diyemez" *demiştir.

Nâzım Hikmet ise vefakâr Türk kadınına bir başka açıdan bakarak onun büyüklüğünü kendi üslubu ile şöyle anlatıyor:

*O benim kollarım, bacaklarım, başımdır. *

*Yavrum, annem, kızım, kız kardeşim *

*Hayat arkadaşımdır. *

İstiklal Harbimizde kahraman Türk kadınlarının, bu cennet vatanı bize armağan etmek için yaptıkları mücadele ve fedakârlıkları bugünkü nesillere hatırlatmak amacıyla özetlemeye çalıştığım bu çalışmamı müzikal bir
üslup içinde toplum ile paylaşmanın uygun olacağını düşünerek *"Kahraman TürkKadınları Kantatı" *yazdım. Bu eserin de bestelenerek fedakâr kadınlarımıza armağan edilmesi, benim için anlamlı bir görev olacaktır.

alıntı-Kaynak:Cumhuriyet-Aytaç Yalman

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile