admin

ikinci dünya savaşının ekonomik sonuçları

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 2:25

ikinci dünya savaşının ekonomik sonuçları

Rosalinda
ikinci dünya savaşının ekonomik sonuçları nelerdir

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN TÜRKİYE’YE EKONOMİK ETKİLERİ

1-) Savaş Yillarinda Türkiye’nin Ekonomisi
Savaşin içinde dogrudan yer almadigi halde oldukça yakininda yaşayan ve çeşitli yönleriyle savaş ekonomisi deneyimi geçiren Türkiye üzerinde bu dönemin etkileri çok farkli olmuştur. Savaş boyunca yari seferberlik havasini devam ettirmiş ve yetişkin nüfusunun askere alinmasi üretim hacminde düşmelere neden olmuştur. Savaş öncesinde başlayan planlama çalişmalari ve sinai yatirim programlar, savunma harcamalarinin bütçeye hakim olmasi nedeniyle ertelenmiş ve bu yillarda yeni yatirimlara girişmek yerine mevcut yatirimlari korunup işletilmesi temel politika olarak benimsenmiştir.
Türkiye’nin ekonomik politikasını belirleyen temel metin, 1940 yılının başında çıkarılan ve hükümete ekonomiye müdahale konusunda sınırsız yetkiler veren “ Milli Korunma Kanunu” olmuştur. Savaş ortaminin bir geregi olarak çikartilan ve savaş içindeki diger ülkelerinde aldigi önlemlerin bir benzeri olan bu yasayi, Devletçilik politikasinin bir uzantisi olarak yorumlamak gerekir. Resmi bir politika olarak daha önce başlamiş olan devletçilikten uzaklaşma süreci savaş döneminde de bazi dalgalanmalarla devam etmiştir. Ülke dişinda süren savaşin ve ülke içinde yer alan seferberlik ortaminin ekonomik etkileri önemlidir. Bu baglamda deginilmesi gereken birinci konu, Türkiye’nin ihraç ürünlerine olan talebin artmiş olmasidir. Bu diger bir deyişle, tarim kesiminin gelirlerinin artmasidir. Ancak bu dönemde tarimsal üretim artmiş degil, tersine azalmiştir. Bunun nedeni ise köylünün büyük çogunlugunun silah altina alinmiş olmasidir. Savaş ekonomisi uygulamasinin yükünü küçük köylü çekerken, kazançli olan pazara dönük büyük çiftçi olmuştur. Ikincisi, gelişmiş ülkelerin savaş içinde olmalari yani sira Milli Korunma Kanunu çerçevesinde getirilen diş ticaret kisitlari, ithalatin önemli ölçüde daralmasidir.9 İthalatın ve yerli üretimin daralmasının yarattığı kıtlık ortamı, devletin seferberliği para basarak finanse etmesi çabası ile birleştiğinde enflasyon ortamı yaratmıştır. Bu karaborsa spekülasyon ortamının sonucu ise, önemli bir sermaye birikim olmuştur. Diğer bir deyişle, savaş döneminden karlı çıkan ticaret sermayesidir.
Bu dönemde biriken olağan üstü servetleri vergileyerek seferberlik finansmanına katkıda bulunak amacıyla 1942 yılında “varlık vergisi” kanunu çıkartıldı. Bu kanunla sermaye ve gelirlerinde yeni bir vergi alınarak acil askeri masraflar karşılanmak istemiştir. İthal mallar ve ihtiyaç maddelerinde karaborsacılık ve vurgunculuk yaparak zenginleşmiş olanlardan, tüccarlardan ve aracılardan vergi almak ve böylece sıkıntı çeken dar gelirli sınıfları manenen tatmin etmek yoluna gidilmiştir. Bu noktaya kadar savunulması kolaydı ancak, eleştiriler kanunun uygulanma şeklinden doğdu. 10 Bu kanunun öncelikli gayr-i müslim azınlıklara uygulanarak Kurtuluş Savaşından beri süre gelen yerli tüccarların azınlıkların yerini alma politikasına katkıda bulunmuştur.
Savaşin sona erdiginde çikartilan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ( 11 Haziran 1945 ); radikal hükümler içeren ve bir toprak reformu niteliği taşıyan bu yasa, meclisten güçlükle geçirilmiş ve büyük tepkilere neden olmuştur. Nitekim çıkarıldıktan hemen sonra tarım Bakanlığına bir toprak ağasının getirilmesi yoluyla fiilen uygulamadan kaldırıldı.11 .
____________________
9 Haldun Gülalp, Gelişme Stratejileri ve Gelişme Ideolojileri, Ankara, 1983, s.35
10 Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi, (Sosyal-Ekonomik-Kültürel Temelleri), İstanbul, 1996, s.110
11 Haldun Gülalp, a.g.e., s. 37

Savaş döneminde ithalatin önemli derecede azalmasi ve buna karşilik ihracat gelirlerinin artmasi Türkiye’’in altin ve döviz rezervlerinin de birikimine yol açmiştir. Ancak bu durum Amerika’daki gibi sinai gelişme açisinda olumlu etkilendigi halde Türkiye’de, toplumsal gelişme açisindan, tam tersi bir sonuç yaratmiştir. Türkiye’de bir sanayi burjuvazisinin gelişmemiş olmasi ve sinai sermaye birikimini devletin yürütür olmasi bu durumun oluşmasinda etkilidir.

II. Savaş Sonrasi Dönemdeki Ekonomik Gelişmeler
Bu dönemde Türkiye, ABD önderliğinde yeniden kurulmakta olan dünya sistemi içinde bunalım öncesindeki konumunu yeniden alma süreci olarak değerlendirilebilir. Bunalım döneminden alınan dersler değerlendiren gelişmiş kapitalist ülkeler açısından en önemli sorun,uluslar arası meta ve sermaye dolaşımını yeniden canlandırmak bunun sürekliliğini sağlayacak önlemler almak olmuştur. Bu amaçla 1914 yılında Brettan Woods anlaşmasi ile kurulan Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası(IBRD), uluslar arası kapitalizmin işleyişini denetleyen üst organ olarak nitelendirilebilir. Diğer bir kurumsal düzenleme, ABD Dış İşleri Bakanı Marshall’ın Avrupa’nın savaş yıkıntılarından kurtulup kalkınmasının kendi ülkesinin yararına olacağı ve bu amaçla yardımda bulunabilmek isteği ile başlayan Marshall Yardım Programıdır. Türkiye’nin bu dönemdeki ekonomik yönelimi bu iki düzenleme doğrultusunda gelişecektir.
Marshall yardım progr***** katılmayı amaçlayan Türkiye savaş sırasında devletçilik ilkesi doğrultusunda hazırlandığı planı uluslar arası konjoktör uyarınca, bu planı kaldırmış, yerine 1947 Türkiye İktisadi Kalkınma Planı diye bilinen ve gerçekte Marshall’a katılabilmek için sunacak metni hazırlamıştır. 1947 planı tarım, haberleşme, sulama, enerji, demir-çelik, maden ve sanayi alanlarını temel etkinlik noktaları olarak kabul ediyor ve tarımsal gelişme üzerinde odaklaşıyordu. Kaynak açısından plan dış kredilere dayanmaktadır. Sonuç olarak Türkiye 1948’de yardım kaps***** alınarak OEEC’ye üye olmuştur. Bu yolda CHP iktidarı tarafından başlatılan süreç, 1950 DP tarafından sürmüştür.

Türkiye’ye Verilen Marshall Planı Yardımları 12

Devreler Umumi yardım Direkt Endirekt
1947-48 – – –
1948-49 5 milyar 953 milyon 49 milyon –
1949-50 3 milyar 510 milyon 58,5 milyon 74,5 milyon
1950-51 2 milyar 418 milyon 45 milyon 55 milyon
1951-52 937 milyon 22,5 milyon 47,5 milyon

Toplam Oran Askeri yardım
1947-48 – – 100 milyon
1948-49 49 milyon %0,83 95 milyon
1949-50 132,7 milyon %3,7 102 milyon
1950-51 100 milyon %4,1 150 milyon
1951-52 70 milyon %7,4 240 milyon

__________________
12 Duygu Sezer, “Türkiye’nin Ekonomik İlişkileri” Türk Dış Politikası (1919-1965) s.484

III-) 1950 Yılından Sonra İzlenen Ekonomik Siyaset
CHP yerine gelen Demokrat Parti toplumda oluşan yani toplumsal ve ekonomik güçleri temsil ediyordu. Yeni hükümetin ekonomik siyaseti, devletin ekonomik yaşamindaki etkinliklerini sinirlamak ve özel kesimin gelişmesini desteklemeye dayaniyordu. 1950’den sonra “liberal” siyaset, devletçi uygulamayla genelde temelde ayniydi. Liberal olmaktan çok “müdehaleci” bir nitelik taşiyordu. Demokrat Partinin hükümet programlarinda tersini öne sürmesine karşin kamu kesimi üretimce egemen durumdaydi. 13
Temel anlayış değişmemiş olmakla birlikte DP yönetimi altında kimi gelişmeler olmuştur. İlk değişikliklerden biri plansız dönemin başlamasıdır. Ekonomik hükümetin aldığı günlük ekonomik kararlara göre biçimlenmiştir. Sonuç, iki yönlü bir “enflasyon” biçiminde gelişti. Bir yandan “talep enflasyonu”, öte yandan “maliyet enflasyonu” 1958 yılında “ 4 Ağustos kararları” olarak bilinen önlem Türk Lirasının değerinin düşürülmesini kapsıyordu. Fakat gerekli olan tüm önlemler alınmayınca ekonomik bunalım artar. Bu zorluklar siyasi ve toplumsal tedirginlikle pekişir ve sonunda 27 Mayıs 1960 askeri eylemine yol açar 1950-60 döneminde ekonomi sanayileştirilmek istenmiş fakat tarımdan sanayiye yeterli kaynak aktarılmaması sonucunda gerçekleşememiştir. 1960 lı yıllardan sonra Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulmasıyla tekrar planlı ekonomiye geçiş başlamış 1980’lere kadar 5 yıllık kalkınma planları devam etmiştir.

C-) SONUÇ
II. Dünya savaşinda Türkiye dogrudan yer almadigi halde stratejik konumu itibariyle savaşin siyasal, sosyal, ekonomik sonuçlarindan etkilenmiş, savaş sirasinda yaşadigi yalnizlik siyasetini aşmaya çalişmiştir. Savaş sonrasinda Sovyet Rusya’nin Emperyalist baskilarina maruz kalmiş ve denge siyasetin ABD’ne yakinlaşmakla bu bunalimi aşmaya çalişmiştir. Dünyada gelişen siyasal-ekonomik olaylara baglantili olarak bati siyasetinde yer almaya başlamiştir. Savaşin getirdigi ekonomik yikintilari aşmak için ABD’den diş yardim saglamiş ve uluslar arasi ekonomik ortakliklarda yer almiştir. Içte devletçilik siyaseti, çok partili yaşama geçişle yerini liberalizme birakmaya başlamiştir.

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile