admin

Lozan Barış Antlaşması ve Önemi

Bu konu admin tarafından 3 yıl önce açıldı ve Henüz Cevap Yok.
admin
admin
ADMINISTRATOR
Üyelik Zamanı: 3 yıl önce
Konu Sayısı: 12501
Yanıt Sayısı: 0
22 Mayıs 2021, 2:36

Lozan Barış Antlaşması ve Önemi

Jelibon
Lozan Barış Antlaşması ve Önemi

Lozan Barış Konferansı’nda, yalnız Yunanistan’la bir hesaplaşma ve savaşa son veren bir barış antlaşması yapılmamış, aynı zamanda, I. Dünya Savaşı’nın galipleri ile yüzyıllardan beri süre gelen hukuki ve siyasi sorunlar ve uyuşmazlıklar çözümlenmiştir. Açıkça, "Doğu Sorunu" bütün konferansın ağırlık merkezini oluşturmuştur.20 Kasım 1922 tarihinde Lozan şehrinin Mont Benon Gazinosu’nda toplanan barış konferansı, tarafsız İsviçre Konfederasyonu Başkanı Habb’ın konuşması ile açılmıştır. Lord Curzon’dan sonra söz alan İsmet Paşa (İnönü), daha ilk andan itibaren istiklal ve hakimiyet davasını önemle belirtmiş, "Bütün medeni milletler gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz" diyerek sesini duyurmuştur. Konferans, 4 Şubat’da Antlaşmazlık yüzünden kesilmiş, 23 Nisan 1923’te ikinci defa toplanarak, 24 Temmuz 1923’te Barış Antlaşması imza edilmiştir. Lozan Barışı sekiz aylık çetin ve uzun bir müzakere devresinden sonra, Lozan Üniversitesi’nin tören salonunda imzalanmıştır. Lozan’da imzalanan belgeler, esas Barış Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ile bir de nihai senetten oluşmaktadır.

Lozan’da imzalanan bu belgelerle, sadece bir barış Antlaşması yapılmamış, aynı zamanda Türkiye ile Batılı devletlerin siyasi, hukuki, iktisadi ve sosyal ilişkileri yeni baştan düzenlenmiştir.Lozan Barış Antlaşması, önsözünde, devletlerin bağımsızlık ve egemenliğine saygı gösterilmesi ilkesine yer vermiştir. Bu ilke, yeni Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’nın galipleri ile eşit şartlar altında, Lozan’da siyasi bir mücadeleye giriştiğini gösteren bir hükümdür. Türk bağımsızlık ve egemenliğinin tanınması bakımından da önem arz eder.Esas Barış Antlaşması, bir önsöz ve 5 bölümden oluşan 143 maddedir.Lozan Barış Antlaşması’nda düzenlenen konular aşağıda özetle belirtilmiştir:

Sınırlar

Lozan Barış Antlaşması’nda yapılan düzenlemeler ve alnın kararlar doğrultusunda yeni kurulan tam manasıyla bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırları aşağıdaki şekliyle kesinliğe kavuşturulmuştur.

Güney Sınırı: 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması gereğince, Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan’da bu sınır sadece teyit edilmiştir.

Irak sınırı: Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir. Antlaşmada, Türk topraklarının boşaltılmasından itibaren, bu uyuşmazlığın dokuz ay zarfında dostane bir şekilde çözümleneceği belirtilmiştir.

Batı Sınırlarımız: Yunanlılarla batı sınırı, Misak-ı Milli’ye uygun, Mudanya Mütarekesi’nde ön görüldüğü gibi, Meriç Nehri sınır olmak üzere düzenlenmiştir. Karaağaç ve çevresi Yunanlılardan alınarak savaş tamiratı karşılığı Türkiye’ye bırakılmıştır. Ege Denizi’nde Bozcaada ve İmroz Türkiye’ye verilmiştir. Ayrıca, Yunanlıların elinde bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar da, askersiz hale getirilmiştir.

Azınlıklar

Birinci Dünya Savaşı’na son veren barış antlaşmalarında azınlıkların himayesine ait hükümler bulunmaktadır. Lozan Barış Antlaşması’nın bu hususla ilgili hükümleri incelendiğinde, azınlıklar bir ayrıcalığa sahip olmamışlardır.Türk vatandaşı sayılan gayrimüslimlerin kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği sağlanmıştır. Antlaşmanın 42. maddesi ile gayrimüslim azınlıklar yararına olarak kabul edilen şahsi haklar ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesi ile önem ve anlamını yitirmiştir. Böylece Patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi muamelelerinde hiç bir yetkileri kalmamıştır.

Kapitülasyonlar

Kapitülasyonlar, adli, mali ve idari sahada yabancılara tanınan imtiyaz ve ayrıcalıklardır. Antlaşmanın 28. maddesiyle, kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmış ve yeni Türk Devleti, yüzyıllardan beri çekilen bir sorundan kurtulmuştur.

Savaş Tazminatları

I.Dünya Savaşı’nın galipleri, Osmanlı Devleti’nden 1.Dünya Savaşı nedeniyle tazminat istemişler, buna ek olarak, işgal masraflarına, kendi tebaalarının zarar ve ziyanlarını da eklemişlerdir.

I. Dünya Savaşı’na giren yenik devletlere ciddi bir mali yük olan bu sorundan, geleceğe bir borç bırakılmadan, sadece fiilen elimizde bulunmayan meblağ karşılık gösterilerek, büyük bir başarı ile kurtulunmuştur.

Türkiye, Yunanistan’ın savaşın devamından ve bunun sonuçlarından doğan mali durumunu dikkate alarak, tamiratla ilgili her türlü taleplerinden Karaağaç ve çevresinin Türkiye’ye bırakılması şartı ile vazgeçmiştir.

Borçlar Sorunu

1854’ten itibaren Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar devam eden Osmanlı kamu borçları, Birinci Dünya Savaşı’nda yapılan borçlanmalar da dahil, büyük bir meblağ oluşturuyordu.

Sene tertipleri üzerinde borcun taksimi yerine, sermaye üzerinden borcun taksimi ile esas borç toplamı bir hayli azaltılmıştır. Diğer taraftan bu borçlar, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğunun Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan’a olan borçları bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla 1.Dünya Savaşı’nın galiplerine devredilmiştir.

Osmanlı kamu borçlarının diğer çetin bir safhası ödeyeceğimiz borçların hangi para ile ödenmesi hususunda kendini göstermiştir. Karşı taraf bunu altın veya sterlin olarak talep etmiştir. Türk tarafı, Türk parası ve Fransız frangı olarak ödemeyi teklif etmiş, aradaki farkın muazzam meblağlara varmasına rağmen, burada da Türkiye’nin görüşü kabul edilmiştir.

Boğazlar

Lozan’da imza olunan en önemli belgelerden biri de, Türk Boğazlarının statüsü ile ilgili sözleşmedir. Boğazlar sorunu, antlaşmanın 23. maddesinde yer almış, Barış Antlaşması’na ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Boğazlardan serbest geçişi, Boğazlar Komisyonunun kurulmasını, boğazların ve civarının askersiz hale getirilmesini hedef tutan ve Milletler Cemiyeti’nin de garantisini sağlayan hükümleri içeren bu sözleşme, 1936’da Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir. Milli egemenliği sınırlayıcı hükümler kaldırılmış, milli çıkarlarımıza uygun hale getirilmiştir.

Nüfus Değişimi

Lozan’da çözümlenen bir diğer önemli sorun da, İstanbul’da yaşayan Rumlarla Batı Trakya’da yaşayan Türkler hariç, Türkiye’deki bütün Rumlarla Yunanistan’daki Türklerin değiştirileceğini öngören sözleşmenin, Barış Antlaşması’na ek olarak konmasıdır.

Lozan’ın Önemi

• Lozan Barış Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı’nın sağladığı, Türk milletinin hayati haklarını ve emellerini gerçekleştirdiği bir eserdir. Lozan aynı zamanda, Orta Doğunun en önemli bölgesinde, barış ve güvenliği kurmak ve devam ettirmekle dünya barışına da hizmet etmiştir. Türkiye Lozan’da Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmiştir.

• Türklerin varlığını ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tartışmasız kabul eden uluslararası bir belgedir.

• Lozan, Birinci Dünya Savaşı galiplerinin temel amacı olan Anadolu’nun parçalanmasını ve Türklüğün ortadan kaldırılmasını öngören Sevr Antlaşması’nın hükümlerini geçersiz hale getiren bir antlaşmadır.

• Lozan’la birlikte her türlü kapitülasyon, imtiyaz ve özerklikten arınmış siyasal ve ekonomik bağımsızlığa kavuşmuş tam bağımsız Türk devletinin kuruluşu sağlanmıştır.

• Anadolu’yu sömürgeci devletlerin sömürgesi haline getirme planının en önemli parçası, Sevr, aynı zamanda Anadolu’da dinsel ve etnik ayrıma olanak tanıyan çok hukuklu bir sistem yaratıyordu. Lozan’la birlikte sömürgeci devletlerin bu düşünceleri de hayal olmuştur.

• Türkiye ile I. Dünya Savaşı’nın galipleri arasında Lozan’da eşit koşullar altında imzalanan bu antlaşma, Türkiye’nin siyasal, ekonomik, malî, askerî ve kültürel bağımsızlığını, ulusal sınırlar içinde yeni bir Türk Devleti’nin varlığını dünyaya kabul ettirdiği için Türk tarihi açısından önemlidir.

• Mondros ve Sevr Antlaşmaları ile Türkiye’nin toprakları ve bağımsızlığı elinden alınıp sömürge haline getirilmek, Anadolu’da dinsel ve etnik ayrıma olanak tanıyan çok hukuklu bir sistem yaratılmak istenmiştir. Bu şekilde yok edilmesi planlanan Türk varlığı, Lozan Antlaşması’yla her türlü kapitülasyon, imtiyaz ve özerklikten arınmış, siyasal ve ekonomik bağımsızlığa kavuşmuş tam bağımsız bir devlet olarak tüm dünyaya onaylattırılmıştır.

• Lozan Antlaşması’yla emperyalizme karşı kazanılan askeri zafer diplomatik ve siyasal zafere dönüştürülmüş, tüm sömürge halklarına örnek olan bu başarı Hindistan, Arabistan ve Kuzey Afrika’da bağımsızlık inançlarını kamçılamış, sömürgeciliğin sonunu getirmiştir.

• Lozan Barış Antlaşması, XX. Yüzyılda emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşını başlatıp başarıyla sonuçlandıran Türk Ulusunun, kendisine bağımsız yaşama hakkı tanımak istemeyen düşmanlarına savaştan sonra barış masasında da bu hakkını kabul ettirmesinin belgesidir.

• Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi “Lozan Barış Antlaşması, Türk Ulusu aleyhine yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Barış Antlaşması’yla tamamlandığı zannedilmiş, büyük bir suikastın ortadan kaldırıldığını gösteren bir belgedir.”

I. ve II. Dönem Lozan Konferansı’na Katılan Türk Delegasyonu

Başdelege : İsmet İnönü (Dışişleri Bakanı)
Delegeler : Dr. Rıza Nur (Sağlık Bakanı), Hasan Saka (Maliye Bakanı)
Danışmanlar : Münir Ertegün, A. Muhtar Çilli, Veli Saltı, Zülfü Tigrel, Zekai Apaydın, Mahmut Celal Bayar, Şefik Başman, Seniyettin Başak, Şevket Doğruker, Mehmet Tevfik Bıyıklıoğlu, Tahir Taner, Nusret Metya, Yusuf Hikmet Bayur, Zühtü İnhan, Fuat Ağralı, Mustafa Şeref Özkan, Şükrü Kaya, Hamit Hasancan, Cavit Bey, Hayım Naum, Baha Bey

Basın Danışmanları : Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı
Genel Sekreter ve Danışman : Reşit Saffet Atabinen
Yazmanlar : Ali Türkgeldi, Mehmet Ali Balin, Cevat Açıkalın, Celal Hazım Arar, Saffet Şav, Süleyman Saip Kıran, Rıfat Bey, Dr. Nihat Reşat Belger, Atıf Esenbel, Sabri Artuç

Not : Yukarıdaki delegasyon 1.Dönem Lozan Konferansı’na (20 Kasım 1922-4 Şubat 1923) katılmıştır. Bu gruptan A.Muhtar Cilli, Veli Saltık, Zülfü Tiğrel, M.Celal Bayar, Seniyettin Başak, Şevket Doğruker, Zühtü İnhan, Şükrü Kaya, Hamit Hasancan, Cavit Bey, Hayım Naum, Baha Bey, Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı, Reşit Saffet Atabinen, Mehmet Ali Balim, Cevat Açıkalın, Celal Hazım Arar, Saffet Şav., Süleyman Saip Kıran, II.Dönem Lozan Konferansı’na (23 Nisan-17 Temmuz 1923) katılmamıştır.

II. Dönem Lozan Konferansı’na Katılan Türk Delegasyonu

Genel Sekreter ve Danışman : Tevfik Kamil Koperler
Yazmanlar : Naci Kenter, Hamit Eseniş, Ali Muhtar Bey, Aziz Topkaç, Hüsnü Özer.

Not : Fransa, İsviçre ve Almanya’da görevli hariciyecilerden Ferit Tek, Cemal Hüsnü Taray, Cevat Üstün ve TBMM Almanya-Avusturya basın temsilcisi ve Servet-i Fünun dergisi sahibi Ahmet İhsan Tokgöz bir süre konferans çalışmalarına katılmışlardır.

Gazeteciler

I.Dönemde : Ahmet Cevdet (İkdam), Ahmet Şükrü Esmer (Vakit), Hüseyin Cahit Yalçın (Tanin).
II.Dönemde : Velid Ebuzziya (Tevhid-i Efkar), Ahmet Şükrü Esmer (Vatan), Suphi Nuri İleri (İleri), Ali Naci Karacan (Akşam), Kerami Kurtbay (Hakimiyeti Milliye), Mecdi Sadrettin Sayman (İkdam), Kemal Salih Sel (Yeni Gün), Asım Us (Vakit), Hüseyin CahitYalçın (Tanin), Ahmet Hidayet Reel (Öğüt).

Konuya Bir Cevap Yazın

  • 14 Kayıtlı Üye
  • 66282 Konu
  • 160 Cevap
  • Son Üye: aile